Alva Noto ile Blixa Bargeld, Ret Marut Handshake isimli EP’de birlikte çalışmışlardı. Ekim ayı başında bu kez dolu dolu bir albümle çıkageldiler. Elektronik müzik bestecisi ve aynı zamanda görsel tasarımcı Alva Noto (Carsten Nicolai) ile Nick Cave and the Bad Seeds ve Einstürzende Neubauten’den bildiğimiz, enteresan kafada musiki üretimi yapan, kendi deyimiyle “ses sanatçısı” Blixa Bargeld’in ortak çalışması, 2007 yılından beri birlikte hareket eden ikilinin hele şükür dünyaya açılmaya karar verdiklerini gösteriyor.
Albümde ilginç olan bir başka taraf ise, Michelangelo Antonioni’nin 1966 yapımı “Blowup” filminde de rol almış olan, bugün itibariyle 71. yaşını süren ikonik model Veruschka von Lehndorff’un da albümde iki şarkıda yer alması.
Deneyselliğini abstract ruh halinin ve emprovizasyonun öne çıktığı albümde, özenle ortaya çıkarılmış gürültü örgüsü, aslında tarifi zor bir müzik diyarı. Kendileriyle online yapılmış bir sohbetten apartıyoruz…
[Alva Noto (Carsten Nicolai) “A”, Blixa Bargeld “B” olsun, varılacak yere çizilen en kısa yoldaki düz çizgi bozulsun]
A: Enstürzende Neubauten oldukça etkileyiciydi. Belki doğudan geldiklerinden olabilir. Müzik anlamında değil ama anarşist fikir açısından bir yaşama biçimi şeklindeydi.
B: Bir etkisi olduğu düşünülebilir. Farklı alanlardan gelen insanlar vardı. Örneğin ciddi bir müzisyenin Kraftwerk etkileyici değildi diyeceğini sanmam.
A: Neubauten bence Kraftwerk’ten daha önemliydi.
B: Ya Depeche Mode? Ret Marut Handshake’den bahsedersek, Ret Marut kim biliyor musunuz? Sanırım okulda sırama kazımıştım Ret Marut kelimelerini. İsimden müthiş etkilenmiştim. Londra’daydı. Ama Ret Marut ismiyle değil de Torsten Torwalds olarak. Sonrasında Amerika’ya yarı harap bir gemiyle ulaşıp, yolculuğu hakkında bir roman yazmış. İşin komedisi John Huston ile karşılaşması olmuş. [Futuristika notu: John Huston -1906-1987- Malta Şahini, Moulin Rouge ve The Man Who Would Be King gibi filmlerin yönetmeni] Sierra Madre Hazineleri filminde [F not: B Traven’in aynı isimli kitabından uyarlanan John Hudsonyapımı film] bahsettiğim adam ormandan fırlıyor ve B Traven’in menajeri olduğunu iddia ediyor. Oysa aslında B Traven’ın kendisi!
A: Kayıt stüdyosunda yaptığımız şey canlı çalıp, çaldığımızı kaydetmek eylemi. Bu bana oldukça yeni gelen bir durum. Bir elektronik müzisyen aslında bir stüdyo müzisyenidir. Şarkılara dokunuşlar yapar. Onu oradan alır oraya koyar, loop ekler. Ama biz bunu yapmıyoruz. Bir şarkı çalalım diyip farklı versiyonlar deniyoruz ancak bir seferde sadece bir kayıt yapıyoruz. Normalde sonunda 50 şarkımız olacağına bir iki adet şarkıya ulaşıyoruz.
B: Bende kaydetmediğimiz bir cover şarkı da var, Jimi Hendrix’ten “Will I live tomorrow”. Hendrix sık sık çoğunluğa uymayacak garip işler yapardı. Bu nedenle elektronikaya yorumlanmaya açık olduğunu düşünüyorum.
A: Elektronika değil, elektronik…
B: Elektronika – lounge müzik mi?
A: Şekerleme gibi tatlı bir şey sanılıyor.
B: Ben de insanların endüstriyel demesini komik buluyorum. Nedir ki bu, Nine Inch Nails mi? Terminoloji iyi bir şey değildir.
A: Birçok gönderme, sanat tarihinden çok doğal bilimlere yönelik.
B: Müzik yapmaya başladığım ilk günden beri ve Enstürzende Neubauten için yaptıklarımın yüzde otuzunda referanslarım doğal bilimler, astronomi, biyoloji ve fizik oldu. Rede [Blixa’nın tek kişilik sahne performansı. Müzik, felsefe, tiyatro, stand-up, kelime oyunları, garip bir deneyim] zamanında pseudo-scientific deneyler etrafında sahneler inşa ettim. Google destekli yazım diyorum, o da aynı anlayış. Daha çok araştırmaya dayanan bir yapı. Her şarkının bir makale olduğu albüm yapmayı seviyorum. Ama tabi ki klasik makale yazım şekli takip edilmiyor. Daha çok, müzikal bir makale yazıyorsunuz. Bu da yazdığınız hakkında her şeyi araştırmanız anlamına geliyor. Bir durum açıklıyorsunuz. Sonunda dört dakikalık müzik tüm yönlere açık oluyor. Ancak bir başka şekilde ifade edilemez bir duruma da gelmiş oluyor. Farklılık şurada, araştırma yapmalısınız. Oysa normalde bir şarkı yazarken böyle bir gereksiniminiz olmaz.
A: Enstürzende Neubauten’de bana göre en önemli şeylerden biri metinlerdi. Sözleri anlayabiliyordum gerçekten, şiir severim, şiir okurum. Müzik olmadan şarkı sözlerinden bahsettiğinizde, sözler kendi başlarına kalıyor. Basit sözlerden hep etkilenmişimdir.
B: Teşekkürler ancak tabi almanca konuşmayanlara pek anlamlı gelmeyecektir.
A: Ben işin anlatı kısmında yokum. Blixa ise tam bir hikaye anlatıcısı. Tamamen zıt noktada. Benim yapamayacağım şeyler bunlar. Şarkılarımdan birinde vokal olmasını hayal bile edemezdim. Bana oldukça uzak bir durum. Ancak Blixa mükemmel tabi, ilk tercihim. Aslında gayet klasik bir diziliş, klavye ve şarkıcı var. Davulcu eksik. Mini grup gibiyiz. Laptoplarla yolculuk yapıyoruz. Gerçi şimdi hiçbir şey olmadan da dolaşabilirsin.
B: Evet, aslında şimdi iPhone sanatçısı olmak istiyorum.
A: iPad sanatçısı!
B: Beijing’in böyle genç nüfus olması muhteşem. 15 milyon civarında. Batı Berlin’deki underground sahne kadar geniş bir alan var orada. İlk gittiğimde kendimi Batı Berlin’de gibi hissetmiştim ama tek fark tabi herkesin Çinli olmasıydı. Çin’de plak da satmıyorsunuz zaten. Devlete ait bir plak şirketinde kayıt yapıyorsunuz. Onlar da 400.000 adet basıyor ve ertesi gün tüm kopyalar satılmış oluyor. Daha sonrasında ise tekrar basımları oluyor böylece bir kez ödeme alıyorsunuz. Aslında bir süre Çin’de plak şirketi işine girsek mi diye düşündük.
A: Beijing’de bir Neubauten şarkı ismine sahip olan barda çalmıştım: Yu Gung.
B: Beijing, yeni Berlin’dir. Ben Batı Berlin’de doğup büyüdüm. Şimdi çok daha normal bir şehir şeklinde yaşıyoruz. Berlin Duvarı’nı geri filan istemiyorum. Ama tabi tümüyle başka bir şehir artık.
Hiç özel uçak tuttunuz mu? En garip yanı, bu tür özel uçaklarda dergi olarak Playboy ve Penthouse var, ekstra kapaklarıyla. Bir keresinde uçakta bir adam vardı ve Walter Benjamin okuyordu. Ama okurken sürekli diliyle burnunun ucuna değmeye çalışıyordu. Bilgisayarımda sadece uçuş hikayelerinden oluşan bir klasörüm var. Roman bile yazabilirim bu konuda…