[Etgar Keret] Yedi Güzel Yıl

[intense_lead]Etgar Keret’in ‘neredeyse’ gerçek öykülerinin bir araya geldiği “Yedi Güzel Yıl”ı dünyadan önce ilk kez Türkçede Siren Yayınları tarafından yayımladı.[/intense_lead] eret’in zaman zaman gerçeküstü öğelerin sindiği kısa hikaye kitapları ve derlemeleri daha önce Tanrı Olmak İsteyen Otobüs Şoförü, Buzdolabının Üstündeki Kız, Nimrod Çıldırışları ve Kapı Birden Vuruldu isimleriyle aynı yayınevinden çıkmıştı. Keret’in bu kitaptaki farkı ise [özellikle bazılarına Tablet Magazine’deki köşesinde değindiği] kendi hayatındaki durumlara eğilmesi. Bir baba, oğul, eş ve bir yazar olarak Ortadoğu’daki yaşamının [bize göre] kara mizah öykülerini anlatıyor. Keret’in yedi yılı, oğlunun doğumunu beklediği andan itibaren geçen süreyi kapsıyor. Keret’in başına gelenleri aktarması, savaşlarla karışan dünyada kendi başlangıç
Kasım '13

[intense_lead]Etgar Keret’in ‘neredeyse’ gerçek öykülerinin bir araya geldiği “Yedi Güzel Yıl”ı dünyadan önce ilk kez Türkçede Siren Yayınları tarafından yayımladı.[/intense_lead]

Keret’in zaman zaman gerçeküstü öğelerin sindiği kısa hikaye kitapları ve derlemeleri daha önce Tanrı Olmak İsteyen Otobüs Şoförü, Buzdolabının Üstündeki Kız, Nimrod Çıldırışları ve Kapı Birden Vuruldu isimleriyle aynı yayınevinden çıkmıştı. Keret’in bu kitaptaki farkı ise [özellikle bazılarına Tablet Magazine’deki köşesinde değindiği] kendi hayatındaki durumlara eğilmesi. Bir baba, oğul, eş ve bir yazar olarak Ortadoğu’daki yaşamının [bize göre] kara mizah öykülerini anlatıyor.

Keret’in yedi yılı, oğlunun doğumunu beklediği andan itibaren geçen süreyi kapsıyor. Keret’in başına gelenleri aktarması, savaşlarla karışan dünyada kendi başlangıç ve sonlarımızın peşinde, adına yaşam dediğimi kocaman trajedideki komik anları içeriyor ve karşımıza çıkan en tehlikeli anlarda ironinin önemi ortaya çıkıyor.

“Birkaç ay önce paslı posta kutumu açtım ve mavi-beyaz bir zarf buldum. Zarfın içinde üstünde soyadım işlenmiş, süslü harflerle SIK UÇAN ÖZEL YOLCU KULÜBÜ” yazılı altın sarısı plastik bir kart vardı. Bizim dışımızda, tarafsız bir yerden gelen bu takdir işaretini, hakkımdaki kanaatini yumuşatacağını umarak karıma gösterdim. Fakat pek yararı olmadı.

“Bu kartı başkalarına göstermesen iyi edersin,” dedi karım.

“Neden?” dedim. “Bu kart beni seçkin bir kulübün üyesi yapıyor.”

“Evet,” dedi karım, kendine özgü o çakal gülümsemesiyle, “bir hayatı olmayanların seçkin kulübü.”

  ✪