Gelett Burgess: Mor ineğin babası, fanzinin atası

112 yıl öncesinden gelen bir mizah hayaleti. Bir eylül akşamı hayata veda eden Gelett Burgess, hem fanzinlerin atası sayılabilecek dergilere imza atmış, hem çağdaş sanat akımlarını kovalamış, lümpen/kodamanlara saldırmış, ama her zaman mizahi düşünmüş büyük bir yazar ve çizerdi. Anıyor ve mor ineğin peşinde 112 yıllık dergisini okuyoruz.
Eylül '10

1866 doğumlu Gelett Burges, yazar, şair, çizer ve sanat eleştirmeniydi. Boston doğumlu sanatçı, MIT mezunuydu. San Fransisco çevresindeki entelektüel ortamda yerini bulmuş, mutlu bir adamdı. Ancak dönemin kodaman “toplumda önde gelen” kişisi Henry Cogswell’in, şehrin birçok yerine büyük bir cömertlikle(!) bağışladığı çeşmeleri, göz bozduğu iddiasıyla saldırıya uğrayıp yeniden “çizilince”, Burges bu mizaha katlanamayan ve vandallık olarak niteleyen çeşmebaşınıtutmuşsermayederadamlar tarafından gözden düşürüldü. Hatta düşmekle kalmadı, Berkeley Ünviersitesi’ndeki işini de kaybetti. Söylediklerine göre, Burges ve arkadaşlarının amacı, çeşmeleri saldırıp yıkarak özgür bir sanat ortamına ulaşmaktı. Oysa Cogswell’in de çeşmeleri yaptırmakta bir amacı vardı elbet. Ona göre, halk her istediğinde soğuk su içecek bir yer bulamadığından alkole yöneliyordu. ABD çapında her 100 bara karşılık 1 çeşme yapılırsa, halk alkol illetinden kurtulabilirdi. Bu nedenle çeşmeleri yaptırmaya başladı. İşte bu noktada, hem çeşmeleri yaptıran hayırsever işadamının toplumu alkolden korumak için gösterdiği zeka pırıltısı, açıkça söylenmeli ki, 2010 yılında doğu ile batı arasında sıkışmış bir ülkedeki uygulamalardan daha harlıdır. Öte yandan, Burgess ve sanatçı arkadaşları, fluxus, situasyonizm ya da dadalardan hemen önce, “okyanusun öte yanından” böylesi bir lümpen-burjuva düşmanı sanat hareketi başlatmış oldu.

1894 yılında tüm bunlar olduğunda, Burgess işsiz ve serbest olarak, kendi çözümünü aramaya başladı. Böylece, birkaç arkadaşıyla, The Lark isimli, mizah ve humor temalı dergiyi kurdu ve derginin ilk sayısı, 1 Mayıs 1895 tarihinde, 16 sayfa ve tamamı Burgess tarafından edit sürecinden geçerek yayımlandı.

İlk sayıda, Burgess’in daha sonra çok duyulacak Purple Cow/Mor İnek isimli şiiri de, illüstrasyonlu şiir olarak bu sayıda yayımlanmış oldu. İronik olan, yıllar sonra, dijital çağa girildiğinde, Seth Godin isimli bir pazarlamacı, bu şiirden mülhem Mor inek (Sürüde farklı olma vs) kavramını geliştirerek dahi olarak tanımlanacak ve tüm güzel plaza insanları ile, kısa metin sever marketing insanlarıma yol gösterecek, dahi olarak addedilecekti. Oysa, o günlerde sıra dışı olmanın sorunlarını yaşayan burges şiirde şöyle diyordu:

I never saw a purple cow
I never hope to see one;
But I can tell you, anyhow,
I’d rather see than be one!

Hiç mor inek görmedim,
Görme umudum da yok
Ama yine de, şunu diyebilirim
Mor inek olan değil
gören olmayı tercih ederim!

The Lark isimli dergi ise, başarılı bir ömür sürdü. 3.000’in üzerindeki tirajıyla ilgi çekti ve hatta etrafında sanatçılar toplandı ve 25 sayının sonunda, başladıkları gibi bir günde, 1 Mayıs 1897’de çıkan The Epi-Lark isimli sayısıyla matbuat tarihindeki yerini aldı. Burgess bu arada kendi yarattığı Mor İneği öldürmeyi de unutmadı, bıkmıştı artık, şöyle yazdı sonunda:

Ah, yes, I wrote the “Purple Cow”—
I’m Sorry, now, I wrote it;
But I can tell you Anyhow
I’ll Kill you if you Quote it!

Evet Mor İnek’i yazan benim
Üzgünüm ama oldu işte
Ama yine de, şunu diyebilirim
Bir daha alıntı yaparsanız ondan
Alayınızı gebertirim!

Burgess, 1914 yılında, Estelle Loomis ile evlendi. Loomis, Burgess’e çeşitli edebi çalışmalarında yardımcı oldu, birlikte projeler yaptılar. Ancak Loomis’in sık sık tekrarlanan sağlık sorunları oldu. Kadının 1946 yılındaki ölümüne kadar evli kaldılar. Bu yıllar arasında Burgess çeşitli çocuk kitapları da yazdı. Parodiler ve şiirlerle süslediği hayatında hep yaratıcı bir yazar oldu. Zihni açık bir adamdı. Çizgi roman serisi de hazırladı, “sarhoş” kelimesinden türettiği kelimelerin sayısıyla Guiness Rekorlar Kitabı’na da girdi. Amerika kıtasına, Avrupa’daki kübist hareketi ilk tanıtan yine oydu. 1910 yılında yayımladığı The Wild men of Paris/Paris’in Vahşi Adamları isimli makalede Henri Matisse ve Pablo Picasso’yu tanıtıyordu. [[1. The Wild Men of Paris buradan okunabilir – Link]]

Burgess’in 1898 yılında çıkardığı tamamen el yapımı dergi The Agnes ise, o dönemler aşık olduğu kadın olan Agnes Bouchard için hazırlanmıştı ve 16 sayfaydı. Burgess’in belki de 20. yy’da kült olacak fanzin geleneğinin bu ilk örneği sayılabilecek dergisinin fiyatı “beş öpücük”tü. Agnes için yazılan hikaye, şiirler ile çizimlerden oluşuyordu. Arka sayfasında kendine ait afili bir resmini de konduran Burgess’in dergisi, mürekkep ve suluboya ile yapılmıştı. Yale Üniversitesi Nadide Elyazmaları ve Kitaplar arşivinde denk geldiğimiz bu dergide, bundan tam 112 yıl önce, el emeği matbuatın güzelliğini görüyoruz, tıklarsanız okunacak ve incelenecek boyutta olacaklardır, hiç kuşku yok:













Burgess 1951 yılında Kaliforniya’da, yaz sona ererken, 18 Eylül’de yaşamını yitirdi. Bugün Berkeley Üniversitesi kendilerinin ilk hocalarından olmasıyla övünürler ancak, okuldan nasıl attıklarını pek anlatmazlar. ✪

Önceki

Tarihte bu hafta 13-19 Eylül

Sonraki

Işık Sese Dönüşüyor: “Braun Tüpü Caz Grubu”