Milorad Pavić  ve romanı yeniden düşünmek

Pavic, kendi deyişiyle ve Hazar Sözlüğü’nde de gördüğümüz gibi, gerçeğin en iyi biçimde kurgu dünyasında yansıyabileceğini kanıtlama peşinde olan bir yazar.

İsmail Yerguz

Hazar Sözlüğü’nü yıllar önce çevirmiştim. O yıllardan hatırladıklarım, kitabın hiç bitmemesini istemiş olmam ve Milorad Pavić’in bütün kitaplarını keşke ben çevirebilsem diye düşünmüş olmamdır. Barok şiir uzmanı bir edebiyat tarihçisi olan Pavic, kendi deyişiyle ve Hazar Sözlüğü’nde de gördüğümüz gibi, gerçeğin en iyi biçimde kurgu dünyasında yansıyabileceğini kanıtlama peşinde olan bir yazar. Yüz bin kelimelik bir sözlük-roman olan Hazar Sözlüğü’ne okumanın herhangi bir anında, hiç kaybolmadan, herhangi bir yerinden girmek mümkün. Sözlüğün maddeleri sıra önemsenmeden de okunabilir.

Pavic, Hazarların tarihi aracılığıyla mitler ve dinler konusunda düşünmeye davet ediyor bizi. Bu kitaba tarihî roman, polisiye, macera romanı, kabalistik bir eser, fantastik bir kitap demek mümkün. .. Gerçeğin peşindeki bir polisin soruşturması, icatlarla dolu düşsel anlatılar, zevkle ve tutkuyla okunan bir hikaye.

Hazar Sözlüğü, Hazar Denizi kıyısında, Volga Nehri’nin döküldüğü yerde yaşayan gizem li halk Hazarla r gibi büyüleyici. Ruslar tarafından 965 yılında yok edilen bu halkla ilgili hiçbir maddi kalıntı bulunamamıştır bugüne kadar. Ama Hazarlar tarihe olağanüstü bir olay dolayısıyla geçmişlerdir: Hep birlikte eski dinlerini bırakıp üç büyük kitaplı dinden birini kabul etmişler. Efsaneye göre Hazarların kralı üç büyük dinin temsilcilerini halka açık bir toplantıda yarıştırmış: Bir haham, bir keşiş ve bir derviş. Ama kimin galip geldiği belli değildir efsanede. Kesin olan şudur: Hazar halkı din değiştirdikten kısa süre sonra tarih sahnesinden silinmiştir. Bu sır Volga ağzındaki bölgede araştırmalar yapan arkeologla nn ve nümizm atların takıntısı haline gelmiştir. Efsane, folklor ve ezoterizmin iç içe geçtiği yapıt aracılığıyla okuyucu da bu kayıp ha İlan izlerini sürebilir. Pavic çok sevdiği barok şairler aracılığıyla metnin iç bakış açılarını çoğaltmıştır, daha önce de belirttiğimiz gibi başından, sonundan ya da çapraz/kanşık biçim de okun a bilir kitap.

Yazar, “Hazar Sözlüğü’nü yazma düşüncesi çocuklarımın sözlüklere ve ansiklopedilere nasıl sarıldıklarını, bunları nasıl karıştırdıklarını görünce geldi aklıma.” diyor. Kendisiyle yapılan bir söyleşide de şöyle demiş: “Bir nöropsikiyatr bana sözlüklere düşkünlük yetişkinlerde görülen çocuksu bir özelliktir, demişti. Doğru olduğunu düşünüyorum bunun. Sizi sadece baştan sona doğru götürmeyen, yüzyıllardan beri yüceltilen bir okuma biçimine yönlendirmeyen bir kitaptan daha güzel bir şey olamaz.”

Pavic’e göre Hazarların tarihi, romancı için ideal olan, boşluklarla dolu bir tarih. Muhayyilenin, efsanenin, mistisizmin, folklorun, gerçek ya da uydurulmuş bilgilerin bütün kaynaklarından yararlanan Pavic baş rolü okuyucuya bırakıyor. Kitabın kahramanı olmak ona düşüyor.

Okuyucuyu çeken özellikle bu özgürlük. Pavic’e göre nasıl heykeller ve tablolar bakılan açıya göre değişirse kitaplar da birçok anlam katmanı sunabilir ve okuyucu kendi duyarlığına göre bunlan aramayı tercih edebilir. Sırp edebiyatında güçlü bir sözlük geleneği olduğunu belirten yazar, Hazar Sözlüğü’nün de bu gelenek içinde yer almasını ve bu geleneği daha da ileri götürmesini istediğini söylüyor.

Pavić’e göre roman krizde değildir, krizde olan gerçekçiliktir. Komanı yeniden düşünmek ve bu bağlamda XXI. yüzyılda yeni şeyler inşa etmek gerekir. Ona göre romanın bir mesajı da şudur: Dünyamızı tek bir biçime, tek bir ideolojiye, tek bir dine, tek bir düşünme ve yaşama biçimine, tek bir kültür modeline indirgememek gerekir. Bu dünyada gerçek yoktur, herkesin kendi gerçeği vardır. Pavic Hazarların öykülerinin bu sorunlardan söz etmek için bir bahane olduğunu söyler, “Dünyayı tek bir tuza indirgemek ölümdür.” der.

Yazma konusundaki düşüncelerini de şöyle aktarır: “Yazdıklarınızı sevmeniz gerekir. Bu kitabı düşündüğümde tek bir duygu hatırlıyorum: Korku. Bir zamanlar en gerçek, en otantik satırların yazarken en çok sevilen satırlar olduğunu düşünürdüm. Daha sonra anladım ki en iyi sayfalar yazarken en çok sevilen sayfalardır. Bir sınırın aşıldığının işaretidir bu. Bu korku yasak bir bölgeye girdiğinizin işaretini verir size. Romanda gerçek yaşamın verdiği her şeyi silkelemek gerekir, çünkü edebiyata aynen aktarılan hayatın olayları kitsch‘e dönüşür.” ✪