Lawrence Roberts

Lawrence Roberts, çektiği fotoğraflar üzerinde gerçeğe dair ufak bir detay bırakana kadar efektler uyguluyor. Amacı, fotoğraf sanatının resim, çizim ve heykel gibi sanat dallarına yakınlığını vurgulamak, aradaki ince çizgiye dikkat çekmek.

Ekim '08

Yin&Yang

Lawrence Roberts, çalışmalarında renk ve şeklin oyununa filtreleriyle katılıyor. Dijital devrimden beslenen eserlerinde gerçeğe dair sadece ufak bir(kaç) detay bırakan sanatçının Intrepid, Alaska, Black&White, Nonetheless Life, The Human Type ve Nature adlarında 6 seti bulunmakta. İmaj-isim bağlantılarına dikkat!

Sanatçının, Flickr sayfalarında seyire sunduğu çalışmaları satın alınabiliyor. “Bu duvarda ise gördüğünüz gibi hayal-gerçek arası gelgitlerde gezinen sanatçı Lawrence Roberts’ın nadide bir eseri sergilenmekte….” demek isteyen ilgililere duyurulur.

F: Ne kadar zamandır fotoğraf çekiyorsunuz ve görseller hazırlıyorsunuz?

Bana göre, bunlar birbirinden tümüyle farklı iki soru. Sanatsal bir bakış açısıyla 30 yıldır fotoğraf çekiyorum. Fakat bu aralıklı olarak devam ettirdiğim bir şeydi. Görüntülerin movie makarasındaki gerçekliğinin algılanışı hiçbir zaman tam olarak ilgimi çekmemişti ve karanlık bir oda için yer ve diğer fasiliteler New York yaşantısının sınırlarında daima eksik kalıyordu.

Kaynak materyallerinden arınmış görselleri yaratabilmem için gerekli araçları bana dijital devrim sağladı. Bu bağlamda son 5 yıldır görseller hazırlıyorum.

F: Benzer sonuçlar elde etmek isteyenler için ne tür donanım/yazılım tavsiye edersiniz? Kullandığınız programlar? Aksesuarlar, vs.?

Çalışmalarıma yaklaşımımdaki bir avantaj, kullandığım araç-gereçlerin kalitesine bağlı olmamasıdır. Kalitesi düşük sabit mercekli bir 1.3 MP P&S fotoğraf makinası ile başladım. Araç-gereçlerimin kalitesinin artmasına rağmen -ve bununla beraber önceden yakalanması mümkün olmayan kareleri yakalama olasılığı da- uyguladığım tekniklerin büyük çoğunluğunda düşük kalite ekipmanlar da iyi sonuçlar üretebiliyor.

Kaynak fotoğraflar için daha fazla zaman adamaya başladığımda Nikon D70s Dijital SLR kullanmaya başladım ve her zaman yanımda bir Nikon Coolpix P&S 5 MP kamera taşıyorum. S&P kamera imajlarını kaynak fotoğraflar olarak sıklıkla kullanmam dikkat çekici. Pek çok fotoğrafçının belirttiği gibi, o “anı” yakalamak için eğer fotoğraf makinan yoksa doğru zamanda doğru yerde olmak da yararsız. Aslında SLR’ın pek çok avantajından yoksun ama uygunluğu sorunlarından daha ağır basıyor.

Heavy Burden- Michelangelo’nun izinde

İmajlara değişiklik yapmak için tercih ettiğim program ise Photoshop Parts.

F: Çalışmalarınızda, doğru bir şekilde seçilmiş ayrıntıların sırrı nedir? Hangi çizgileri ortaya çıkaracağınıza nasıl karar veriyorsunuz?

Michelangelo’nun ünlü bir deyişi;

“İyi sanatçı, sadece mermerin içindeki düşünür; taşın içinde uyuklayan figürleri serbest bırakmak için sadece heykeltraşın eli büyüyü bozabilir.”

Benim sürecim de bir heykeltraşınkine çok benzer. Bu bir eksiltme süreci; sadece esas “öz” kalana dek gereksiz şeylerin çıkarılması. İmajlarımdan kalan unsurlar parçanın esas konusunu aydınlatmaya yararlar. Geri kalan her şey dikkat dağıtan unsurlardır.

F: Görsellerinize sonradan müdahale ediyor musunuz? Evetse, hangi yazılımları kullanıyorsunuz ve ne gibi değişiklikler yapıyorsunuz?

Kesinlikle. Adobe Photoshop Parts kullanıyorum.

Her ham görüntü farklıdır, bu yüzden farklı teknikler gerektirir. Bu bağlamda bazı ortak unsurlar da var:

a. Genellikle nesne ile arka plan arasında belirgin bir zıtlığın olduğu imajlarla başlıyorum.

b. Fotoğrafın konusu nispeten basit olmalı. Karede ne kadar çok nesne varsa kompozisyonun bütünlüğünde o kadar hatalar oluşabilir. Tecrübelerime göre fotoğraflar gücünü kameranın “gördüğü” detaylarında kaybediyorlar ama fotoğrafçı bunu fotoğraf çekmenin birçok dikkat dağıtan hallerinden fark edemiyor. Fotoğrafçının aksine seyirci ise imajın tüm detaylarını inceleme fırsatına sahip.

c. b maddesindeki fikri benimseyerek, genellikle imajı Photoshop’un Mud&Scracthes filtresiyle yumuşatıyorum. Dikkat dağıtan küçük detayları ortadan kaldırıyor.

d. Bu noktada yaklaşımım istenilen etkiyi yakalamak için pek çok Photoshop filtre uygulamasıyla çeşitleniyor (Blur, Poster Edges, Cutout, Watercolor, Sumi-e, vs.). Bu filtrelerin çoğunluğu, imajın renk paletinde dağılımını azaltıyor ki bu seyircinin şekle odaklanmasını sağlıyor.

Genellikle filtreler imaja bir bütün olarak uygulanıyor. Bazen farklı filtreler farklı dokular oluşturmak ya da birbirinden farklı ortamları tasvir etmek için imajın farklı kısımlarına uygulanıyor. Son çalışmalarımdan olan “Tree” imajları yanıltıcı bir karmaşıklıkta ortaya çıktı. İmajı bileşenlerine ayırıp her bileşeni farklı bir filtreyle işlemeye ve “opaque” ve “semi-transparent” layer serileri halinde birleştirmeye ihtiyaç oldu.

“Fikirlerin içeriği değişebilir ama iletişim eylemi aynı kalır.”

F: Yaptığınızı sanat camiası/akımları içinde nereye yerleştiriyorsunuz?

Bildiğim kadarıyla fotoğraf camiasında benim yaptığım bana özgü. Çalışmalarım, resim, çizim ve hatta heykel gibi geleneksel sanat formlarıyla dijital sanat ve fotoğraf sanatı arasında “olmayan bir yeri” kapsıyor gibi görünüyor.

Sanat okulu açısından ise, minimalizmin indirgeyici doğası ve nesnenin içkin/esas doğasını arayan ve temsil eden erken dönem soyut yaklaşımlarla benzerlikleri olduğunu düşünüyorum.

F: İmajlarınızda renkler ve şekiller çok parlak ve canlı. Bu yoğunluğu/belirginliği nasıl elde ediyorsunuz?

Gariptir ki imajlarımdaki nesnelerde parlak ve canlı renkler zaten bulunuyorlardı. Aslında renkleri sonradan zenginleştirmeyi çok az yapıyorum. Bu sadece bir, rahatsız eden unsurları kaynak materyalden çıkarma ve nesne renklerinin belirginleşmesine sebep olan basit monokromatik (tek rengin tonlarında) bir arka planla yer değiştirme eylemi.

F: Tek bir imajınıza baktığımda yalnızlık hissine kapılıyorum. Ama tüm bir sete baktığımda, görsel bir şölenin ardında bir hikayeyi takip ettiğimi hissediyorum. Her halükarda her iki durumda da yoğunluk var ve sanki biçimler bir şekilde hoşnut hissettiriyor ve ekrandan ortaya çıkan cansız resimlerden belirli bir hareket algılıyorum. Siz sanatınızı nasıl algılıyorsunuz? Sizle benim, yaratıcı ve seyirci olarak, aramızdaki fark nedir?

İş hayatımda pek çok function büründüm; avukat, akademisyen, sanatçı. Hepsinin ortak bir yanı var; fikirlerin iletişimi. Yöntemler ve yetenekler farklılık gösterebilir. Fikirlerin içeriği değişebilir ama iletişim eylemi aynı kalır. Siz seyirciyle, sözselden çok görsel iletişim kurmamın gerçekliği rollerimin merkezde buluştuğu benzerlikleriyle alakasız. Bu bağlamda eğer sanatçı şanslı ise, sanatçı ve seyirci, seyircinin seçtiği herhangi bir vesile vasıtasıyla devam etmeye elediği eş değerde/dengede bir görüşme yapıyorlardır.

Bryant Park Balloon No. 3 - Bekarım ve hobim olarak nitelendirebileceğim hiçbir şey yok

F: Soyut çalışmalarınızı yaratırken nasıl bir süreçten geçiyorsunuz? Bir işe başlarken aklınızda oluşturduğunuz bir şey var mı? Demek istediğim, daha fazlasına dönüştürmek için mi fotoğraf çekiyorsunuz yoksa deklanşöre rastgele basıp üzerinde oynayacağınızı sonradan mı seçiyorsunuz?

Soyut çalışmaya yeni yaklaşımlar üzerine çalışırken her zaman deneysel ve oyunsal bir boyut var. Bu bağlamda soyut setlerimin çoğunluğu ortak, özgün bir temadan çıkıyorlar. Örneğin, “Treeline” ya da “Time & Tide No. 12” gibi parçalarda görülebilen negatif uzamın yapısal tema olarak kullanılması. “Forest” serisinde bakir bölgelere metafor olarak çizginin kullanımında ya da “Skyscrapers” ya da “Emerald Metropolis”‘de kentsel karmaşaya kültürel bir gönderme olarak.

F: Dijital fotoğrafçılığın yanı sıra farklı medyalarla da çalışıyor musunuz? Sanatın diğer dallarına ilgi duyuyor musunuz?

Diğer dallara ilgi duymak? Kesinlikle, ama seyirci ve yorumlayıcı olarak, katılımcı olarak değil.

F: Soyut çalışmalardan hangileri favoriniz? Bir kendinizden bir de başka bir sanatçıdan seçin!

Kendi çalışmalarımdan bir tane seçmek çok zor. Sanki fikirlerimden hangisini daha çok sevdiğimi sormanız gibi bir şey. O anda sürdürdüğüm “konuşma” olduğunu düşünerek en yakın zamanda yapılandır genellikle.

Diğer sanatçılar içinse, sanırım siz de Rothko ve Giacometti gibi soyut ve ilişkili uygulamacılar ile sürrealist Magritte etkisini hissedebilirsiniz.

F: Çalışmalarınız ve kendiniz hakkında bilinmeyen ama bilinmesini istediğiniz nedir?

Çalışmalarımdan birinin; “Roof of Heaven No. 3”, yerel haftalık bir yayın olan Dan’s Papers’da kapak olması.

F: Bize bir gününüzü anlatır mısınız?

Tipik bir günüm olduğunu söyleyebilmeyi isterdim. Genellikle konulara göre gerekli ışığa göre hareket etmek durumunda kalıyorum. Bu, yumuşak renkleri yakalamak için gün doğumunda, kontrastı ençoklamak gölgelemeyi en aza indirmek için gün ortasında ya da hareketli renkler ve alacalı silüetler ve gölgeler için gün batımında çekim yapabilirim demek oluyor.

Gelgelelim çekim yapmadığım günler ise gün boyunca yaşamıma devam ederken görseller topluyorum. İçeriğinden daha bağımsız bir şekilde çalışabilmeye taze bir bakış için bir gün sonra çalışmaya gayret ediyorum.

…Benim sürecim de bir heykeltraşınkine çok benzer. Bu bir eksiltme süreci; sadece esas “öz” kalana dek gereksiz şeylerin çıkarılması….

F: Bize eğitiminiz, mesleğiniz, aile hayatınız, hobileriniz, favori müzikler, kitaplar, filmler hakkında ayrıntılı bilgi verebilir misiniz?

Columbia Universitesi Siyasal Bilimler bölümü mezunuyum. New York Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Uluslararası Kamu Hukuku üzerine grasp ve Cornell Hukuk Fakültesi’nde doktora yaptım. Amerikan’ın kuzeydoğu eyaletlerinde bulunan üniversitelerinde hukuk dersi veren bir akademisyen olmadan önce birkaç yıl avukatlık yaptım.

Bekarım ve hobim olarak nitelendirebileceğim hiçbir şey yok. Ne yazık ki işimin çoğunluğu okuma yapmayı kapsıyor ve geçen yıllarda kitap okuma alışkanlığım azaldı. Müzik içinse tercihim bağımsız plak şirketlerinden albümlere (The Decemberists, The Lemonheads, Nada Surf, The Pernice Brothers gibi) ve eskilere (Elvis Costello, The Pretenders, REM, The Police gibi) yöneldi.

F: Görsellerinizin fiyatları hakkında bilgi verir misiniz? Okuyucularımızdan ilgi duyanlar olabilir : )

Çalışmalarımı üretme şeklimden dolayı, neredeyse tümü çeşitli ölçülerde olabiliyor. Fiyatlar büyüklük ölçüsü ve miktara göre değişiyor. Örneğin, en küçük çalışmalar 5in x 5in (12.7cm x 12.7cm)’den 8in x 10in (20.3cm x 25.4cm)’ye, imzalı, sınırsız miktardakiler 75 ila 150 $ arasında değişiyor. İmzalı büyük boylar -bazıları 2 metreyi bulabiliyor- ise tek kopya ya da küçük boylarda satılabiliyor ve fiyatları birkaç bin doları bulabiliyor. Herzaman için karar vermeden önce benimle bağlantıya geçmek en iyisi. Çalışmalarımdan bazıları New York Danette Koke Effective Artwork galerisinden temin edilebilir.

Lawrence Roberts@Flickr ✪