'Adventures in the Anthropocene' series - Ankara, 2016, oil on canvas, 80 x 100 cm

Yeşim Akdeniz: Kulüp Distopya

Yeşim Akdeniz 2015 yılında Pi Artworks Londra’da açtığı The Secret Life Of My Coffee Table başlıklı sergisinden sonra, Pi Artworks İstanbul için Kulüp Distopya’yı kurguluyor. Yapıtları daha önce MAK Museum (Viyana, 2013), Guggenheim Gallery (Los Angeles, 2013) ve Stedeljik Musuem (Amsterdam, 2004) gibi kurumlarda sergilenen sanatçı, bu gerçeküstü kulüpte, erken dönem Cumhuriyet mimarisinin ulus devlet kurma ülküsünü yansıtan ancak bugüne ulaşmayan örneklerini, kendi resim dünyasında yeniden yaratıyor. Deforme edilmiş, orijinal bağlamlarından soyutlanmış mekan görüntülerine Yeşim Akdeniz’in son dönem pratiğinde sıkça rastlanır. Sanatçının gerçeküstü kompozisyonlarına bu kez, 1930’larda modernizmi Türkiye halkının yaşamına sokmak, onlara ideal bir hayat tarzı benimsetmek amacıyla inşa
Mayıs '16

Yeşim Akdeniz 2015 yılında Pi Artworks Londra’da açtığı The Secret Life Of My Coffee Table başlıklı sergisinden sonra, Pi Artworks İstanbul için Kulüp Distopya’yı kurguluyor. Yapıtları daha önce MAK Museum (Viyana, 2013), Guggenheim Gallery (Los Angeles, 2013) ve Stedeljik Musuem (Amsterdam, 2004) gibi kurumlarda sergilenen sanatçı, bu gerçeküstü kulüpte, erken dönem Cumhuriyet mimarisinin ulus devlet kurma ülküsünü yansıtan ancak bugüne ulaşmayan örneklerini, kendi resim dünyasında yeniden yaratıyor.

'Anthropocene Maceraları' serisi - Taksim'de Son Dans, 2016, tuval üzerine yağlıboya, 145 x 170 cm
‘Anthropocene Maceraları’ serisi – Taksim’de Son Dans, 2016, tuval üzerine yağlıboya, 145 x 170 cm

Deforme edilmiş, orijinal bağlamlarından soyutlanmış mekan görüntülerine Yeşim Akdeniz’in son dönem pratiğinde sıkça rastlanır. Sanatçının gerçeküstü kompozisyonlarına bu kez, 1930’larda modernizmi Türkiye halkının yaşamına sokmak, onlara ideal bir hayat tarzı benimsetmek amacıyla inşa edilen kamusal binalar giriyor. Bu bağlamda Taksim Belediye Gazinosu, Çubuk Gazinosu, Ankara Sergi Evi, İstanbul’un çeşitli yerlerindeki fabrika binaları, Akdeniz’in resim evreninde çeşitli göndermeler ve hikayelerle çıkıyor izleyicinin karşısına. Ya yıkılan ya da dönüştürülerek farklı amaçlar için kullanılan, bazı yönleriyle Sovyet estetiğini yansıtan bu binalar, bir bakıma toplum mühendisliğinin de sembolleri. Arada kalmış bir modernlik anlayışının sessiz temsilcileri olan bu yapılar, kendilerini inşa eden zihniyetin devamında, eskiyi silerek yeniyi dayatma isteğinin kurbanı oldular.

İnsan yapımı unsurların, çevreyi dolduran inorganik objelerin hatta ideolojilerin, insan hayatını yönlendirici gücü Akdeniz’in son dönem çalışmalarında işlediği bir olgu. Son serisinde bu fikri erken dönem Cumhuriyet mimarisiyle ilişkilendiren sanatçı temelde, Object Oriented Ontology* (OOO) öğretisi (özellikle Timothy Morton’un metinleri) ve dünyanın insan etkisiyle girdiği yeni ekolojik dönem Anthropocene’ye** dair teorilerden ilham alıyor. Bunlardan hareketle Akdeniz, insan faktörüyle şekillenen çevrenin dünyayı dönüştürmenin yanı sıra, belleği manipüle etmedeki etkisine de işaret ediyor. Diğer taraftan tüm bu elemanların, binaların, objelerin iç ve dış mekan betimlemelerinde bir araya getirilmesinin yarattığı bir aura var. Akdeniz’in kompozisyonlarında onlar, insan elinden kurtulup kendi yaşam döngülerini ve diyaloglarını başlatıyorlar. Varlığın akıldışı yaklaşımlarını, dünyadaki nesneler arasındaki alışılmadık bağlantı ve dalgaları görünür kılıyorlar.

Bu seride insan figürüne nadir rastlanıyor. Sanatçının ‘Anthropocene Maceraları’ serisi – Taksim’de Son Dans isimli yapıtında, dans eden bir kadın görünüyor. Bu iş hem bugün artık yerinde olmayan Taksim Belediye Gazinosu’na ve buranın yapıldığı dönemki modernleşme ve yeni bir yaşam tarzını yerleştirme girişimine gönderme yaparken, aynı zamanda semtin bugün yaşanan şiddet eylemleriyle değişen yapısını gündeme getiriyor.

*Object Oriented Ontology: İnsanın, insan dışı objelere göre ayrıcalıklı konumda sayılmaması gerektiğini savunan öğreti.
**Anthropocene: İnsan eylemlerinin yarattığı küresel etkilerle, dünyanın jeolojik yapısı ve ekolojisinin geri dönüşü olmayan bir biçimde değişmesi sonucunda girildiğine inanılan yeni çağ.

'Anthropocene Maceraları' serisi - Ankara, 2016, tuval üzerine yağlıboya, 80 x 100 cm
‘Anthropocene Maceraları’ serisi – Ankara, 2016, tuval üzerine yağlıboya, 80 x 100 cm

 

Yeşim Akdeniz, d. 1978. Başlıca sergileri arasında The Secret Life Of My Coffee Table (kişisel), Pi Artworks Londra, İngiltere (2015); Muhalifler ve Sempatizanlar (kişisel), Dirimart, İstanbul, Türkiye (2014); Le Peintre de la Modern, Galerie Jochen Hempel, Leipzig, Almanya (2013); Wir Drei, Guggenheim Gallery, Los Angeles, ABD (2013); Signs Taken In Wonder, Museum für Angewandtekunst, Viyana, Avusturya (2013); A Dream Within A Dream (kişisel), PAK Kunstverein, Hamburg, Almanya (2011); ve Confessions Of Dangerous Minds, Saatchi Gallery, Londra, İngiltere (2011) bulunur. Akdeniz’in yapıtları Deutsche Bank (Almanya), Nederlandsche Bank (Almanya), Fries Museum (Hollanda) ve De Atelier (Hollanda) gibi kurumsal koleksiyonlara dahil edilmiştir.

Yeşim Akdeniz: Kulüp Distopya
Pi Artworks İstanbul
İstiklal Cad. Mısır Apartmanı 163/4 Beyoğlu
13 Mayıs – 25 Haziran 2016
Ön gösterim: 12 Mayıs Perşembe, 18:30 – 20:30
10.00 – 19.00 (Pazar günleri hariç) ✪

Önceki

Kendi bacaklarından kendilerini asanlar, kendi taburelerini tekmeleyenler

Sonraki

Belit Sağ: Açık mektup