Thomas Hobbes, Leviathan’ında, hukukun üstünlüğü veya bir tür sosyal sözleşme olmadan, insan hayatının “iğrenç, vahşi ve kısa” olduğunu yazmıştı. John Gray ise Hobbes’un sözlerini “insanlar doğaları gereği şiddet içeren hayvanlardır” olarak kabul etsek de, bu algının Hobbes’un aslında kastettiği şeyin neredeyse tam tersi olduğunu savunuyor. Aslında Gray’e göre Hobbes’un insanların daha çok korku ve “aşırı güvenlik ihtiyacı” tarafından yönlendirildiğini ve öncelikle (kendini savunmak için değil) şiddete yöneldiğini düşündüğünü ileri sürüyor. Hobbes haklı mı? Gray başka bir yanlış anlaşılmış kitabın, Cormac McCarthy’nin “Blood Meridian” romanının cevap verebileceğini düşünüyor.
Hobbes izinde “Herkese karşı savaş açmanın” kurgusal bir örneği olarak görülmesine rağmen, roman aslında “şiddeti bir yaşam biçimi olarak” tasvir ederek çok daha ileri gider. Hikayenin merkezindeki acımasız çete hayatlarına bir anlam ve önem katmak için öldürüyor, bu da bize insanların, örneğin teröristlerin kendilerini korumaktan başka sebeplerle de cinayet işlediklerini hatırlatıyor. Dahası Gray, Hobbes’un kendisinin, insanın eşsiz absürtlük ayrıcalığını yazdığında yazılarında da aynı şekilde kabul edildiğini düşünüyor. Nihayetinde Gray, Hobbes ve McCarthy’nin görüşlerinin aşağı yukarı tek bir gerçekle uzlaştırılabileceğini öne sürüyor: “Medeniyet insanlar için doğaldır, ama barbarlık da öyle.” ✪
Hobbes ve McCarthy
Yanlış anlaşılmış bir kitap için şerh: Cormac McCarthy'nin Kan Meridyen'i