Sahi kimdim ben?

"Ne zaman pikabın iğnesine dokunsam bir köy kahvesinde buluyorum kendimi"

Kendimde değilim bu günlerde, hâl değiştirip duruyorum sürekli.
Neden bilmiyorum ama bunun cevabı sanırım 45’liklerde saklı.
Ne zaman pikabın iğnesine dokunsam bir köy kahvesinde buluyorum kendimi.
Çatlamış, damarlı elleriyle pişti oynuyor yaşlı amcalar karşımda.
Arka masada köyün gençleri Züleyha’yla Nurten’i konuşuyorlar.
Aşrı aşrı yerlerde kına gecesi var anlaşılan.
Hep bir ağızdan türkü söylüyor kadınlar.
Uzuyor sigaramın külü.
Tam dökeyim derken, dört tekerlekli bir bisikletin tepesinde çocuk oluyorum birden bire.
Adeta sevişiyorum bisikletin pedallarıyla.
Yağmurun altında hiç durmadan sürüyorum.
Çamur sıçrıyor sırtıma kadar.
Temizlemeye yeltensem büyüyeceğimden korkuyorum.
Köylü bir kadın oluyorum aniden;
Kucağımda daha yaşına girmemiş çocuğumla, sırtımı taş duvara yaslayıp oturuyorum.
Deli oluyorum köyün ortasında.
Elimdeki sopayla araba sürüyorum, arkamda onlarca çocuk.
Sonra, sonra yaşlı biri oluyorum, trafiğin ortasından karşıdan karşıya geçmeye çalışan.
Yardım ediyorum kendi kendime, elimden tutup geçiriyorum karşıya.
Yüzyıllar öncesine gidip Fuzuli oluyorum.
Halkın arasına girip, beyitler haykırıyorum sokaklarda;

Mende mecnundan fizun aşıklık istidadı var
Aşık-ı sadık menem mecnunun ancak adı var

Ozan oluyorum, elinde sazıyla köyleri gezen.
Her gittiğim yerde yeni bir sevda yaşıyorum.
Hasta düşüyorum, yatak döşek yatıyorum günlerce.
Dua sesi geliyor annemin dudaklarından.
Tülbentinin kokusu yayılıyor odaya.
İyileşiyorum sonra, günlerce yüzüyorum denizlerde.
Issız bir adaya sığınıp yıllarca yaşıyorum orada.
Ağaçlara çeltikler atıyorum.
Bir yunusun karnında geziyorum sonra.
Denizden yürütüyorum bütün acılarımı.
Yoruyor beni bu halim, çıkıyorum denizden.
İstanbul’un yalnızlık kokan kalabalığına karışıyorum.
İnsanlar ürkek ürkek bakıyor bana.
Hasta diyor bazıları, deli diyorlar.
Korkuyorum dostum.
Hayır sarhoş değilim.
Anti depresanlar mı ?
Bilmem, belki de…

Alo ?
Alo ? … ✪