Michel Foucault ile Tatar Ramazan’ı Anlamak

Cezaevi yaşantısı ve Tatar Ramazan filmi üzerinden Michel Foucault eşliğinde bir inceleme yazısıdır. Merve Balcıoğlu İnsanlar üzerinde deney ve gözlem yapmayı mümkün kılmak ve onların üzerinde gerçekleştirilebilen dönüşümleri güvenilir bir biçimde çözümlemek için ayrıcalıklı bir yer olduğuna inanılan panoptikon, kendi mekanizmaları üzerinde bile bir denetim aygıtı oluşturabilir; yani müdür, merkezi kuleden hasta bakıcı, ustabaşı, ilkokul öğretmeni, gardiyan gibi bütün emrinde bulunan görevlileri gözetleyip yargılayabileceği gibi, kendisi de kolaylıkla gözetlenip yargılanabilir. Tatar Ramazan filmini izledikten sonra, genellikle kahramanın düşüncelerini sorgulamaktan ötede bir his oluşur. Adalet kim tarafından getirilmelidir. Adaletin sağlanamadığı bir yer düşünelim. Bu haksızlığa karşı gelecek birileri çıkarsa onlar kahraman

Cezaevi yaşantısı ve Tatar Ramazan filmi üzerinden Michel Foucault eşliğinde bir inceleme yazısıdır.

Merve Balcıoğlu

İnsanlar üzerinde deney ve gözlem yapmayı mümkün kılmak ve onların üzerinde gerçekleştirilebilen dönüşümleri güvenilir bir biçimde çözümlemek için ayrıcalıklı bir yer olduğuna inanılan panoptikon, kendi mekanizmaları üzerinde bile bir denetim aygıtı oluşturabilir; yani müdür, merkezi kuleden hasta bakıcı, ustabaşı, ilkokul öğretmeni, gardiyan gibi bütün emrinde bulunan görevlileri gözetleyip yargılayabileceği gibi, kendisi de kolaylıkla gözetlenip yargılanabilir.

Tatar Ramazan filmini izledikten sonra, genellikle kahramanın düşüncelerini sorgulamaktan ötede bir his oluşur. Adalet kim tarafından getirilmelidir. Adaletin sağlanamadığı bir yer düşünelim. Bu haksızlığa karşı gelecek birileri çıkarsa onlar kahraman olacaktır. Katil de olsa ana karakterimiz, içeriye de girse, o ortama adalet getirmek için çalışırsa, o kişi artık kötü bir karakter olabilir mi?

Tatar Ramazan filminin hikâyesi basit gibi görünür. Arkasına baktığınız zaman müthiş bir sistem eleştirisi görürsünüz. Gerçekten sorgulayıcı replikler vardır ve oldukça keskindir. ‘’Burada vurulması gereken biri vardı, onu da ben vurdum,’ der. Elbette şiddet çözüm getiren bir yaklaşım olamaz. Yine de gariban bir insan grubunun bir şekilde cezaevine düştüğü bir ortam düşünelim. Hapishane yönetiminden bahsetmiyorum. İçeridekilerden biri çıkıp da yönetim ile anlaşıp, kendi kader arkadaşlarına acı çektirip, eziyet etmeye başlıyorsa, işte o zaman bir kahraman çıkıp bu gidişe bir son vermek durumunda kalabilir.

Tatar Ramazan hikâyesi 1942’li yıllarda geçiyor. Film, 2. Dünya Savaşı sonrasında tüm dünyayı kötülüğe sürükleyen savaş döneminde ki bir hikâyeyi anlatıyor Kasabanın ağası ile tartışan Tatar Ramazan, ağanın oğlunu üzerine göndermesi ile nefsi müdafaa şeklinde bir cinayet işler ve içeri düşer. Hikâye kendini savunmak zorunda kalan bir adamı, şartlar gereği hapis yatmak zorunda olan bir mahkûma dönüştürür.

Hapishane müdürü, mahkûmlar ile işbirliği yapan gardiyanlar ve koğuş ağası ile kıyasıya bir kavgaya tutuşur. Bu kavga sabır isteyen, yürekli olanın kazanacağı uzun soluklu bir kavga olacaktır. Kavga kültürü olanlar daha iyi anlayacaktır, bu sahneleri, ancak düzen ve düzensizlik üzerine hatırlanması gereken bir film olarak önemlidir.

Michel Foucault’ya göre suçluların bilinen anlamıyla fiziksel olarak bir mekâna kapatılışlarının ilk başlangıçları, on dokuzuncu yüzyıldan itibaren görülmeye başlar. Suça eğilimli insanın bütün toplumun düşmanı olduğu fikri ceza usulü uygulamasına ilişkin olan derin değişimi açıklamaya yetmemiştir.

Tatar Ramazan filmi ile Foucault’nun bağlantı şöyledir denebilir: Hapishane iktidarın toplumsal işleyişi için bir tehdit oluşturmayan yasadışı olaylara karışmış olmakla birlikte, ekonomik bakımdan ezilenleri tehdit eden bir grubu toplumun dışına çıkaran yerdir.

Toplumun içerisinde bir ağa ile ters düşen film karakteri sonunda hapis cezası almıştır. Ana karakter, 7 Düvelde Namı yayılan Ramazan ‘Tatar Ramazan’ olarak bilinir. Dışarının düzen bozukluğuna müdahale edemeden içeri düşen, Ramazan içerideki düzen bozukluklarına daha fazla tahammül edemez ve müdahale etmek durumunda kalır. Mevcut olarak bozuk olan düzenin adaletini, yeniden getirmek zorunda kalmıştır.

Tatar Ramazan hapishaneye alışmıştır. İnsan nerede olursa olsun, doğru gitmeyen bir düzen için ortaya çıkmak zorunda olabilir. İnsanlık ve kötülere karşı verilen savaş çok uzun yılların değişmeyen mücadelesidir. Tatar Ramazan karakteri, içeri de fakir ve ezilmiş olan mahkûmlara, kumar oynatan ve hapishaneye uyuşturucu sokan adamların yarattığı düzene karşı direniş göstermiştir. Sisteme karşı savaşan bir süper kahraman gibidir, aslında Ramazan, Vendetta filmindeki gibi maskesi de yoktur. Gerçek hayatın içinden gelen, gerçek bir kahramandır Tatar Ramazan. Filmin müzikleri Ahmet Kaya tarafından yapılmıştır. Başarılı bir bozuk sistem eleştirisi filmi örneğidir. Her dönem içerisinde eski hafızları tazelemekte yarar vardır. ✪

Önceki

Oscar Kokoschka ve Alma Mahler: Gerçeksizliğe fetiş

Sonraki

Miroslav Tichy