Sevgi Soysal hakkında devlet görüşü: Bir nevi güldürücü hikâye olarak eşekle cinsi münasebet

Dosya No. 973/67 İstanbul Toplu Basın Asliye Ceza Mahkemesi Reisliğine Ankara Basın davalarına bakan Toplu Asliye Ceza Mahkemesinin 1971/122 sayılı ve 5.7.1973 tarihli talimatına atfen müstehcen neşriyat suçundan sanık Sevgi Soysal tarafından kaleme alınan Yürümek adlı kitabın incelenmesi ve bahse konu kitapta 426. maddede yazılı müstehcen mahiyet bulunup bulunmadığı hususunda bilirkişi sıfatıyla mütalaamızın tespiti istenildiğinden gerekli incelemeler yapıldı. 17.6.1971 tarihli iddianamede sanık tarafından kaleme alınan kitabın 89. sayfasında başlayıp 91. sayfasında sona eren kısımda geçen ve kitabın kişilerinden birisi tarafından anlatılan eşekle cinsi temas sahnesi ele alınmak suretiyle bu kısım TCK 427. maddeye aykırı nitelikte bulunduğu beyan edilmiş ve sanığın
Temmuz '16

Dosya No. 973/67

İstanbul Toplu Basın Asliye Ceza Mahkemesi Reisliğine

Ankara Basın davalarına bakan Toplu Asliye Ceza Mahkemesinin 1971/122 sayılı ve 5.7.1973 tarihli talimatına atfen müstehcen neşriyat suçundan sanık Sevgi Soysal tarafından kaleme alınan Yürümek adlı kitabın incelenmesi ve bahse konu kitapta 426. maddede yazılı müstehcen mahiyet bulunup bulunmadığı hususunda bilirkişi sıfatıyla mütalaamızın tespiti istenildiğinden gerekli incelemeler yapıldı.

17.6.1971 tarihli iddianamede sanık tarafından kaleme alınan kitabın 89. sayfasında başlayıp 91. sayfasında sona eren kısımda geçen ve kitabın kişilerinden birisi tarafından anlatılan eşekle cinsi temas sahnesi ele alınmak suretiyle bu kısım TCK 427. maddeye aykırı nitelikte bulunduğu beyan edilmiş ve sanığın 426. ve 427. maddeler gereğince cezalandırılması istenilmiştir.

Böylece heyetimize tetkiki için sunulan kitapta yer alan bu kısmın TCK’nun 426. maddeyi ihlal eder şekilde müstehcen olup olmadığını tespit görevi verilmiş bulunulmaktadır.

Kitabın bu kısmında bir toplantıda bulunan kişilerden birisi bir nevi güldürücü hikâye olarak eşekle nasıl cinsi münasebette bulunduğunu tafsilatıyla anlatmaktadır. İncelenen kitabın tümüyle bir edebi eser niteliğinde bulunduğu hususunda şüphe yoktur. Eserin gerek konusu gerek yazış tarzı değindiği meseleler yönünden edebi değeri haiz olduğunu tespit etmek gerekir. Yazarının kendisine göre bir tür ve üslubu olduğu ve bu üslubun toplumda yer alan bazı grupların hoşuna gitmeyeceği de açıktır. Yazar kişiliği belirtmek için ona 89 ve 91. sayfalarda yer alan hikâyeyi anlattırmaktadır. Bu nevi kişiler arasında dost sohbetlerinde, içki âlemlerinde anlatılması da mümkündür. Bu sebeple belirli kesimlere dahil kişilikleri tebarüz ettirmek amacını güden böyle bir eserde sözü geçen hikâyeye yer verilmesi fonksiyonel nitelikte sayılabilir.

Malum olduğu üzere müstehcenliğin en başta gelen şartına göre yazılan veya resmedilen şeyin, şehveti tahrik edici nitelikte bulunması ve bu bakımdan topluma müşterek ar ve haya duygularını incitecek nitelikte olması lazımdır. Bir eşekle cinsi münasebette bulunurken ne gibi şeyler yapılması gerektiğini, bu husustaki tekniği gösteren bir yazı ise şüphesiz toplumdaki insanların şehvet duygularını tahrik eylemez.

Her halde müstehcenlik ölçüsü bakımından mütalaa edildiğinde 89-91. sayfalarda yer alan ve mahiyeten toplumumuzun genel olarak nezahet duygularına aykırı nitelikte bulunan bu kısmın müstehcen telakkisine hukuken imkân bulunmadığını söylemek gerekir. Malum olduğu üzere müstehcenliğin en başta gelen şartına gore yazılan veya resmedilen şeyin, şehveti tahrik edici nitelikte bulunması ve bu bakımdan topluma müşterek ar ve haya duygularını incitecek nitelikte olması lazımdır. Bir eşekle cinsi münasebette bulunurken ne gibi şeyler yapılması gerektiğini, bu husustaki tekniği gösteren bir yazı ise şüphesiz toplumdaki insanların şehvet duygularını tahrik eylemez. Bir eylemin 426. maddeyi ihlal eder telakki edilmesi için sadece nezahete aykırı olması yeterli değildir. Ayrıca, yukarıda belirtildiği gibi, şehvet duygularını tahrik edici nitelik taşıması ve bu maksatla kaleme alınmış bulunması da lazımdır.

Bu maksadın varlığı ise eylemin icrası tarzından anlaşılır. Tümüyle edebi bir eserde yer alan böylece nezahate aykırı bir kısmın, bir iki sayfanın o eseri, halkın cinsi tecessüslerini uyandırarak, cezbederek sattırmak için kitaba ithal edilmiş bulunduğu söylenemez. Müstehcenliğin esas unsurlarından birisi ise, hareketin sürümü sağlamak maksadıyla yapılmış olmasıdır.

Yukarıda verilen izahattan anlaşılacağı üzere inceleme konusu eserde geçen belirli kısmın TCK 426. ve 427. maddeleri ihlal eder şekilde müstehcen nitelik taşımadığı hususunda mütalaayı ihtiva eden işbu rapor saygıyla sunulur.

Bilirkişi
Ord. Prof. S. Dönmezer

Bilirkişi
Prof. C. Tanyol

Bilirkişi
Ö.Ü.M. Aslıer ✪

Önceki

Johan August Strindberg: Baba’dan [Bütün ev silahlanmış bulunuyor]

Sonraki

Thomas Bernhard – Nereye bakarsak bakalım devlet ölüleri görürüz