Başka başka şehirlerin kendi bölgelerine has yarattıkları define veya gömü diye tabir ettikleri hikayeleri vardır. Kuşaktan kuşağa aktarılan, kahve köşelerinde define avcılarının masalarına konuk olan ya da uydurulmuş rivayetlerle yola çıkılan efsane masallarıdır. Kimi zaman bir varmış bir yokmuş ile başlayan tepe arkasında sonuçlanan kazma kürek hüsranları, kimi zaman ise büyük paralar harcayıp, devletten izin alınarak yapılan resmi kazılardır. Tamamıyla uydurma hikayelerdir diyemem, ama eğer bir yerde böyle bir hazine yatıyorsa tarihsel sebepleri vardır. Örneğin, insanlık tarihinin bir parçasını oluşturan ölünün defin işlemi sırasında, ölüm sonrası yaşam için mezarına konan kişisel eşyaları olabilir, ya da savaşlarda elde edilen ganimetleri yol boyunca taşıyamayacak olan askerlerin gömdükleri altın, gümüş tarzı parçalarda. Kimi zaman çıkan haberlerde duyarız, kanalizasyon çalışmasında hazine bulundu. Aslında bulunan hazine olmakla birlikte, o hazinenin orda olmasıyla başlayan hikayenin asıl sebebi daha önemli tarihi adına.
Lozan antlaşması gereğince 1923 yılında Yunanistan ile Türkiye arasında gerçekleştirilen nufus değişiminde, o döneme kadar yerleşik hayat sürdükleri yerlerinden edilmeleriyle bırakmış olabilecekleri maddi birikimleri de olabilir.
İstanbul için de ayrı ayrı hikayeler uyarlanmıştır. Ayasofya için ayrı, Topkapı Sarayı’nın konuşlandığı Sarayburnu bölgesi için ayrı veya geçmiş tarihten günümüze yerleşim alanı teşkil etmiş bölgelerin ayrı hikayeleri, efsaneleri vardır. Nedense hikayelerin bir tarafından her zaman için şifrelemer vardır. İşte hikayelerde yatan gizemde budur.
Byzantion’dan bu yana yerleşik yaşamın sürdüğü İstanbul’da farklı toplumların farklı sebeplerinden dolayı geride bıraktığı ganimetler, aslında farklı inançların, kültürlerin sonucunda bizlere ulaşmaktadır.
• Süleymaniye Camii’sinin minare yapımı aşamasında harcına karıştırılan elmas, zümrüt hikayeleri
• Çemberlitaş, eski adıyla yanık sütun olarak da bilinen abidenin altında yatan ve Kudüs’ten getirildiği efsaneleştirilen Hz İsa mezarı rivayetleri
• İstanbul’un birçok yerinde yer alan sarnıçlarda gizlendiği rivayet edilen ve kuşaktan kuşağa aktarılan altınlar
Efsaneler hikayelendirmekle bitmez. İyisi mi sadece efsane olarak kalsınlar ve gizem olarak kuşaktan kuşağa aktarılsınlar.