Evin odalarında onlarca eşya biriktiriyoruz; yüzlerce kelime, milyonlarca ses, milyarlarca görüntü. Sonsuz duygu biriktiriyoruz evin odalarında; öfke besliyoruz, sabır büyütüyoruz, güven hissettiriyoruz, neşe saçıyoruz duvarlara. Kişinin evi kendine Kabe’dir bana göre. Kapısı yoktur ama adımlara dikkat etmek gerekir. Evinin -belki de- en önemli odalarını bize açan bu yazarlara tedirginlikle teşekkür eder, dünyalarına hoş bulduğumuzu sanal bir tevazu altında iletiriz efendim, nacizane.
1- Alain de Botton
“…Fakat o Eylül gününden sonra hayat standartlarım gittikçe daha da belirginleşecek dramatik bir düşüşe geçti. Meşe çalışma masam bebek bezleri için kullanılan bir piste dönüştü. Halıda kusmuk lekeleri var. Kitaplarım oyuncak arabalara ve bir tren setine yer açmak için yer değiştirdiler. Çalışma odası şimdi bir çocuk odası ve bir zamanlar huzurlu olan ev şimdi gün ortasında Amazon kadar gürültülü…”
2- Michael Frayn
“…Mektupluğun önündeki ataç kutusu bulut desenleriyle torunlarımdan bir tanesi tarafından boyanıp doğum günü hediyesi olarak verildi (Bir oyunuma gönderme). Bunun dışında şahsıma ait şeyler duvardaki aile fotoğrafları. Bölümün gururu, ortadaki annemin fotoğrafı. Ben küçükken öldü ve ben de çok fotoğrafı yoktu. Halam annemin genç bir kadınken tezgahtar olarak çalıştığı Londra dükkanları için modellik yaptığını söyleyince Colindale’deki Gazete Kütüphanesi’ne gidip o dönemin dergilerini araştırdım ve aniden Mart 1925 tarihli Bystander’da Harrods reklamında onunla yüz yüze geldim; çok güzel görünüyordu, çan şeklinde bir şapkayla ve asla almaya gücünün yetmeyeceği bir elbise içinde…”
3- Geoff Dyer
“…Masamda, sol tarafta, her zaman bir Don Cherry fotoğrafı bulundururum ama hep aynı fotoğraf değil. Ne zaman Don’un yeni bir fotoğrafına rastlasam, hemen eskisiyle yer değiştiriyorum. Bir de babamın elinde tenis raketi, beyazlar içinde üst sınıftan biriymiş gibi göründüğü, büyüdüğü yerin konsey binasının önünde çekilmiş bir fotoğrafı duruyor. Bunlar dışında anıtsal başka bir şey yok, sadece buraya yığılanlar (Karım çalışma odama hep bir şeyler tıkıyor. Amerika’dan döndüğüm bir sefer, devasa bir konsol bulmuştum burada). Ah, sanırım kırmızı berjerin ritüelsel değeri var; her gün uyku tanrısına tapındığım yer oluyor kendisi…”
4- Eric Hobsbawm
“…Bu odada dikkatimi dağıtacak çok az şey var. Kaynak araştırmalarım haricinde okumalarımı başka bir yerde yapıyorum. Rahat koltuklar yok. Billie Holiday’in bir posteri (görüş içi) ve Brezilya’nın kırmızı-siyah bir resmi (görüş dışı) kitaplıkla kaplanmamış tek duvara asılı. Bu kadar. Bir tane radyo/plakçalar var ama nadiren dinliyorum. Müzik fazlasıyla etkiliyor. Bu odadaki ışığı seviyorum, kitaplarla renklenen, evin diğer bölümlerinden yayılan…”
5- Hanif Kureishi
“…Fotoğraflar çoğunlukla çocuklarımın. Masanın üstünde Kate Moss’un seksi bir fotoğrafı var. Bence her yazarın ilham için bir Kate Moss fotoğrafına ihtiyacı var. Kate benim gibi Londralı, hatta kız arkadaşım gibi Croydon’dan. Binlerce CD’im var; yazarken hep müzik dinlerim. Gençliğimden, yazmaya ilk Bromley’deki odamda başladığımdan beri bunu yapıyorum. Sessizlik beni rahatsız ve gergin hissettiriyor…”
6- Judith Kerr
“…42 yıldır burada çalışıyorum ve tüm kitaplarımı burada yazdım ve tüm çizimlerimi burada yaptım. Bu zamanın çoğunda eşim Nigel Kneale yan odadaydı. Yan yana odalarda olmak çok yararlıydı çünkü birimiz kötü bir durumda isek hemen diğerinin odasına geçiveriyorduk. Genelde öğlen aralarımız denk düşerdi. Çok güzel zamanlardı; ben çok şanslıydım. Bana yazacağı oyunlardan bahsederdi, ben de çizimlerimi gösterirdim ona. Bazen “O çocuğun kafası biraz büyük değil mi?” derdi mesela, ve her zaman haklı çıkardı. Ama yaptıklarımı hep beğenirdi, yoksa ne kötü olurdu…”
7- Craig Raine
“…Çok yorgun olduğumda, yere uzanıyorum. Pencerelerin tavandan yere kadar oluşu hoşuma gidiyor. Perde yok. Hiçbir şey olmaması ya da panjur tercihim. Perdeler manastırdaki vestiyerlere benziyorlar. Halı Christopher Legge’den ve ananaslarıyla ve tiltlerdeki gibi zigzaglarıyla çılgın bir Oceania gibi Matisse’den. Herkesin bir hata olduğunu düşündüğü tarzda bir halı bu…”
8- Kate Mosse
“…Masamda, eski bir arkadaşımdan hediye lamba var, çocuklarımın kartları, kağıt parçaları, eski not defterleri ile dolu mavi ve siyah kaseler de hediye. Yazarken yer taslaklarla, ikinci müsveddelerle, daktilo metinleriyle, belgelerle kaplı oluyor. Yazarken dağınığım, yazmazken derli toplu, odanın hali şu anki durumu ele veriyor. Yakında, yapraklar ağaçlara geri döndüklerinde, kitaplar değişecek, duvardaki resimler değişecek, çoraplarım tekrar ayaklarımda olacaklar…”
Yazıların orjinal dilinde ve tamamı ve diğer çalışma odaları öyküleri için: Writers’ Rooms ✪