İstanbul Modern Sinema’nın, Goethe-Institut Istanbul işbirliğiyle altı yıldır düzenlediği Almanya’dan Yepyeni Filmler seçkisi, son dönem Alman sinemasının öne çıkan yapımlarıyla buluşturmaya devam ediyor. Son bir yıl içinde uluslararası festivallerde ses getiren ve ödüller kazanan “aşk” temalı filmlerde seyirciler gerek insan ilişkileri çerçevesinde gerekse sanata veya paraya duyulan aşk bağlamında, sevginin ve tutkunun farklı biçimlerini görme olanağını bulacaklar. 16-26 Ekim tarihlerinde gösterilecek seçkide yer alan filmler arasında; Dominik Graf’ın Berlin Film Festivali’nde Altın Ayı ödülü için yarışan, 87. Akademi Ödülleri’nde Yabancı Dilde En İyi Film kategorisinde Almanya’nın adayı olarak seçilen “Aşık Kız Kardeşler”i (Die geliebten Schwestern); Benjamin Heisenberg’in yönettiği, ilk gösterimi bu yıl Berlinale’de gerçekleşen ve hem Almanya’nın geçmişine hem de bireylerin kendi kişisel tarihleriyle ilişkisine bakan eğlenceli komedi “Süperegolar” ve geçen yıl hem Montréal Film Festivali’nde hem de Alman Film Ödülleri’nde başrolündeki Jördis Triebel’e En İyi Kadın Oyuncu ödülünü kazandıran “Batı” (Westen), Alina Bronsky’nin, Ingeborg Bachman Ödülü’ne aday gösterilen ve ülkemizde de yayımlanan aynı adlı romanından uyarlanan, Bettina Blümner’in yönettiği “Cam Kırıkları Parkı” bulunuyor.
Aşık Kız Kardeşler / Die geliebten Schwestern, 2014
Yönetmen: Domink Graf
Renkli, 140′
Deneyimli yönetmen Dominik Graf’ın imzasını taşıyan film bu yıl Berlin Film Festivali’nde Altın Ayı ödülü için yarışmıştı. Önümüzdeki yıl sahiplerini bulacak 87. Akademi Ödülleri’nde de Yabancı Dilde En İyi Film kategorisi için Almanya’nın adayı olarak seçilen film, 18. yüzyıl sonunda geçiyor. Ünlü şair ve yazar Friedrich Schiller’in, Charlotte ve Caroline von Lengefeld kız kardeşlerle yaşadığı gerçek aşk hikâyesinden yola çıkan film, bu üçlü ilişki aracılığıyla, Aydınlanma Çağı’nın idealleri ve günümüz dünyası arasında paraleller kuruyor. Her ne kadar bir dönem filmi olsa da modern bir yaklaşıma sahip “Aşık Kız Kardeşler”, özellikle Graf’ın yönetmenlik başarısıyla övgü toplamıştı.
Not: Filmin Almanya’da ticari gösterime giren 140 dakika uzunluğundaki kopyası gösterilecektir.
Az Pişmiş Aşk / Love Steaks, 2013
Yönetmen: Jakob Lass
Renkli, 90′
Geçtiğimiz yıl Münih Film Festivali’nden tam beş ödülle dönen “Az Pişmiş Aşk”, Karlovy Vary’den Rotterdam’a kadar pek çok önemli festivalin de programına seçilmiş bir yapım. Aynı termal otelde çalışırken tanışan genç bir kadın ve genç bir erkeğin aşklarının tutkuyla dolu ilk safhasını perdeye taşıyan filmde, yönetmen Jakob Lass belgesele yakın bir gerçekçilikten yana tercih kullanıyor. Mizah duygusunu da asla elden bırakmayan bir anlatımla Lass, son yılların en özgün aşk filmlerinden birisine imza atıyor. Genç oyuncularının performansları ve dinamizmiyle övgü toplayan “Az Pişmiş Aşk”, bu yıl En İyi Film dalında Alman Film Ödülü’ne aday gösterilmişti.
Zirvedeki Kız ya da Mesleki Deformasyon / Top Girl oder La déformation professionnelle, 2014
Yönetmen: Tatjana Turanskyj
Renkli, 94’
Kadınlar ve Emek üçlemesinin ilk filmi “Esnek Bir Kadın” (Eine flexible Frau) ile dört yıl önce Almanya’dan Yepyeni Filmler programı çerçevesinde İstanbul’a konuk olan Tatjana Turanskyj, bu sefer üçlemenin ikinci filmi “Zirvedeki Kız” ile karşımızda. İlk gösterimi bu yıl Berlin Film Festivali’nin Forum bölümünde gerçekleşen “Zirvedeki Kız”, seks işçiliğini merkez noktasına alıyor. Oyunculukta dilediği başarıya ulaşamayan Helena, hayatını eskortluk yaparak kazanmaktadır. Tıpkı zamanında kendisiyle ilgilenemeyen annesi gibi, o da kızına yeterince vakit ayıramamaktadır. Gününün büyük kısmı müşterilerinin fantezilerini gerçekleştirmek için kostümlere bürünmekle veya olumlu sonuç vermeyen deneme çekimlerine katılmakla geçer. “Zirvedeki Kız”ı çekerken Godard’ın “Vivre sa vie”si, Chantal Akerman’ın “Jeanne Dielman”ı ve Lizzie Borden’in “Working Girls”ünden etkilendiğini söyleyen Turanskyj, yer yer klasik bir anlatıdan uzaklaşarak, feminizm ve beden politikalarına değinen, kışkırtıcı bir makale filme imza atmış.
Not: Bu film içeriği nedeniyle 18 yaşından küçük izleyiciler için uygun değildir.
Süperegolar / Über-Ich und Du, 2014
Yönetmen: Benjamin Heisenberg
Renkli, 94′
Avrupa’nın yaşayan en önemli psikiyatrlarından birisi ve bir kitap hırsızı bir araya gelirse ne olur? Benjamin Heisenberg’in yeni filmi “Süperegolar” bu sorunun cevabını arıyor. İlerleyen yaşı nedeniyle artık terapi yapmayan ve sadece makale yazan psikiyatr Curt Ledig, bir konferansa katılma hazırlığı içerisindedir. Yolu hayatını antika kitaplar çalarak kazanan Nick ile beklenmedik şekilde kesiştiğinde, kendini bir anda küçük suçluların arasında bulur. Bir yandan kendi geçmişini ve III. Reich ile ilişkisini hatırlamaya çalışan Ledig, diğer yandan da alışılmadık yöntemlerle Nick’in çocukluk travmalarını çözmeye kalkışır. İlk gösterimi bu yıl Berlinale’nin Panorama bölümünde gerçekleşen “Süperegolar”, hem Almanya’nın geçmişine hem de bireylerin kendi kişisel tarihleriyle ilişkisine bakan, eğlenceli bir komedi.
Karanlık Dünya / Finsterworld, 2013
Yönetmen: Frauke Finsterwalder
Renkli, 2013, 91′
İlk gösterimi geçen yıl Münih Film Festivali’nde gerçekleşen “Karanlık Dünya”, Frauke Finsterwalder’in ilk uzun metrajlı kurmaca filmi. Geride bıraktığımız bir yıl boyunca pek çok önemli festivali dolaşan ve ödüller kazanan film, Alman sinemasının tanıdık yüzlerinin canlandırdığı geniş karakterler galerisiyle ülkenin dününe ve bugününe bakıyor. Finsterwalder, kendine has bakış açısıyla Almanya’nın dramatik olduğu kadar komik bir portresini çıkartıyor ve Almanların hem kendi ülkeleriyle hem de ulusal kimlikleriyle sevgi/nefret ilişkisini ele alıyor. Filmin senaryosunda, Finsterwalder’in eşi olan ve kitapları ülkemizde de yayımlanmış ünlü İsviçreli yazar Christian Kracht’ın da imzası var.
Yamyamların Zamanı / Zeit der Kanibalen, 2014
Yönetmen: Johannes Naber
Renkli,96′
Johannes Naber’in, ilk gösterimi bu yıl Berlin Film Festivali’nde Perspektive Deutsches Kino bölümünde gerçekleşen filmi “Yamyamların Zamanı”, kapitalizm üzerine acımasız bir kara komedi. Frank ile Kai, hayatları yıllardır seyahatlerde ve lüks otel odalarında geçen iki başarılı yatırım danışmanıdır. Müşterilerini Asya, Afrika veya Orta Doğu’daki çeşitli fakir ülkelerin gelişen ekonomiler olduğuna inandırmakta, böylece onları alıcısı olmayan yatırımlara yönlendirerek oyalamaktadırlar. Başka bir deyişle Frank ve Kai, eylemlerini kapitalist sistemin kurallarına uydurmuş iki dolandırıcıdır. Ne gittikleri ülkelerle, ne aileleriyle, ne de müşterileriyle duygusal bir ilişkileri vardır. Hayatta sadece parayı ve başarıyı seven bu iki erkeğin tek hedefiyse bünyesinde çalıştıkları şirkete ortak olmaktır. Bir gün şirket yanlarına üçüncü bir eleman gönderir. Genç ve idealist bir kadın olan Bianca, Frank ve Kai’ın otel odalarında kurduğu krallık için bir tehdide dönüşür. Şirkete ortak olması beklenen üstlerinin intiharı ve bulundukları ülkede çıkan iç savaşsa daha da büyük bir paniğe yol açar. Politik doğruculuğa yüz vermeyen bu grotesk komedi, kapitalizmin düşüşüyle ilgili çarpıcı tespitlerde bulunuyor.
Cam Kırıkları Parkı / Scherbenpark, 2013
Yönetmen: Bettina Blümner
Renkli, 91′
Alina Bronsky’nin, Ingeborg Bachman Ödülü’ne aday gösterilen aynı adlı romanından uyarlanan, Bettina Blümner’in yönettiği film, annesini öldüren üvey babasından intikam alma hayalleri kuran 17 yaşındaki Sascha’nın öyküsünü anlatıyor. Bu kaybın travmasını atlatmaya çalışırken bir yandan da ilk aşkı tadan Sascha’nın büyüme hikâyesini izlerken, toplumun kıyısındaki karakterlerin de bir portresine tanıklık ediyoruz. Blümner’in filmi geçtiğimiz yıl Max Ophüls Festivali’nde gösterilmiş ve başroldeki genç oyuncusu Jasna Fritzi Bauer’in performansıyla övgü toplamıştı.
Asta Rahatsız / Ich will mich nicht künstlich aufregen, 2014
Yönetmen: Max Linz
Renkli,84′
Bu yıl Berlin Film Festivali’nde Forum bölümünde gösterilen “Asta Rahatsız” özgün bir komedi. Yeni sergi projesi için finansal destek bulmakta zorlanan küratör Asta, Max Linz’in yönettiği filmin başkarakteri. Bir yandan sanat dünyasının iş ilişkilerine ve jargonuna uyum sağlamaya, diğer yandansa teoriye ve idealizme tutunmaya çalışan Asta gerçekten de “rahatsız”. Para için inanmadığı bir sistemin parçası mı olacak, yoksa bu sistemin dışında kalarak mı üretmeye çalışacak? Bu ikilem sadece filmin kendisine mekân olarak seçtiği Berlin’deki değil, dünyanın dört bir yanındaki tüm sanatçılar için geçerli kuşkusuz. Sanat ve sanatçıya destek verme fonlarının kapitalizmle ilişkisi üzerine bu hınzır film, Oberhausen Manifestosu’nun ve Alexander Kluge’nin ilk dönem filmlerinin etkisini taşıyor.
Batı / Westen, 2013
Yönetmen: Christian Schwochow
Renkli, 102′
“Kabuktaki Çatlaklar” (Die Unsichtbare) ile hatırlıyor olabileceğiniz Christian Schwochow, Julia Franck’ın romanından uyarlanan bu dramada bir anne ve oğlunun hikâyesini anlatıyor. 70’li yılların sonunda başlayan filmin başkarakteri Nelly, yaşadığı acıları arkasında bırakarak Doğu Almanya’dan Batı’ya göç etmeye karar veriyor ve sahte bir evlilik ayarlıyor. Böylece oğluyla Batı Berlin’e gelmeyi başarıyor ama ne yazık ki bu yeni dünyaya uyum sağlaması kolay olmuyor. Peşinden gelen geçmişi Nelly’yi siyasi bir entrikanın ve paranoyanın içine sürüklüyor. İlk gösterimi geçen yıl Montréal Film Festivali’nde gerçekleşen “Batı”, hem bu festivalde hem de Alman Film Ödülleri’nde başrolündeki Jördis Triebel’e En İyi Kadın Oyuncu ödülünü kazandırmıştı.
* Limon Production’ın katkılarıyla ✪