Hala yaşamakta olan Lebow, eserleri kah bir korku filminden kah bilim-kurgu filminden fırlamış gibidir ve tabi ki içlerindeki imge yüklü darbeler çok fazladır.
Orta yaşlı bir erkeğin kadın ilişkilerinden dine bakış açısını dahi anlatan bu eser belki herkesin yaşadığı bir iç hesaplaşmadır veya cinnetin bizzat resmidir.
7 melek adamı kanla yıkıyor. Burada 7 baş meleğe gönderme yapıldığı kesindir. Din metaforundan kendi düzlemine geçerken aksaklıklar yaşayan adam, kanı istese de istemese de vücuduna alacaktır. Dinden sıkılmıştır belki. Altın kâselerden akan kanı istiyordur. Zengin olma isteğinin açık bir kanıtıdır ayrıca. Sağ elin olmayışı adamın koyu bir dindar olduğunu gösterir. Sol el daima dini kalbi temsil eder. Sol elini havada tutar ve cinnet halindeki kendisini durdurmak istemez. Meleklerin kadın oluşu adamın saflığıyla alakalıdır. Çocukluğundan beri saf olan düşünceleri ona böyle ihanet ediyor. Kanlı bir banyo sefasıyla hem de!
Altında yanan insanlar ya önceden alındığı insanlardır ya da cinnet halindeki kendisinin o insanları yakma isteğidir. Sağ kaburga kısmının parçalanması önemli bir ayrıntıdır. Eski inanışlarda kadın erkeğin kaburgalarından yapılmıştır. Adamın cinneti büyük bir ihtimalle bir kadın yüzündendir.
Altta yanan 6 kişi vardır. Biri kendisidir (elleriyle yüzünü örtüp yere bakan kişi), biri annesidir (sağdan ikinci), biri babasıdır ( en sağdaki) biri karısıdır (en soldaki), en sonraki kişi ise kuşkusuz adamın öteki halidir. Sağ eli arkasında sol eli yukarıda eğleniyormuş gibi bir hali vardır. Adam kendi acısının içinden eğleniyor cinnetinden. Altıncı kişi bunu çizen Lebow’dur. İmzasının yanında yanan bir yüz. O bunları bize aktardığı için sadece çığlık atıyor. Eğlenerek de atıyor olabilir bu çığlığı…
Yananlardan annesi olan oğlunun yanan vücuduna girmek istiyordur sanki. Deniyor ama oğlunun etini koparmaktan başka bir şey yapamıyor. Anneler zaten istemeden çocuklarını yakmaz mı?
Kendi dininde kaybolmuş bir adamın cinnet hali, yaşamından asla bağımsız değildir. Özellikle meleklerin etrafı karanlıktır. Bu adam bir yerde hata yapmış. Ya dini yanlış anlamış ya da cinnet halinde karanlıklarda kaybolmaya çalışmaktadır….
Bir tiyatro sahnesini andırır bu eser. Yaşamın bir teatral tarafı bir de acı tarafı vardır.
Küçük bir kız durgun ifadelerle seyircilere bakar sanki. Şimdi ne olacak diye. İki tabut vardır. Biri kuşkusuz yerdeki adama aittir. Bu adam kızın babasıdır. Öteki tabut ise kızın elindeki bebeğe aittir. Bebeğin anne olma ihtimali yüksektir. Kız annesini kıskanmıştır. Elektra kompleksinin görüldüğü yerde tam olarak burasıdır. Kız babasını zihninde öldürmüştür. Annesini ise kendisiyle özleştirecek şekilde bebeği konumuna sokmuştur. Kız zihnindeki aşık olduğu babasının imgesini resim yapıp duvara bile asmıştır. Önemli olan tabutlardan hangisine koyacaktır onları? Yerdeki tabut kimi alacaktır içine. Kız bunu seyirciye sorar gibi duruyor. Kızın kendi içinde büyümeye başlayan çelişkileri ve takıntılaşmaya yüz tutmuş elektra kompleksi içinden çıkılamaz bir durumu gösteriyor.
Önemli bir ayrıntıda ayakta olan tabutun açık olmasıdır. Kız Tabuttan bir şeyde almış olabilir. Öldürdüğü annesinin sembolü olan bebeği de almış olabilir oradan. Gelecekteki halinin geçmişe dönüşü gibi bir gezinti yapıyor iç dünyasında. Ölen ne olursa olsun kız soru soruyor bize:
Hangi ölü hangi tabuta? Hangi beden hangi resme ait? Doğanın ötesinden gelen içgüdülerin cevabı nedir sizce? ✪