Gördüğüm en hüzünlü şey

Doomed to Fail: The Incredibly Loud History of Doom, Sludge, and Post-metal kitabından bir alıntı. Hikaye anlatımı, rock’n’roll ve hayatta kalma çabaları üzerine. Ramona Frost çevirdi.

ABD’de herhangi bir yer: Yerel ekonomi bir ya da iki ana sektöre bağlıdır ve kasabanın çocuklarına pek seçenek bırakmaz; pek çoğu, kâr uğruna çalışanlarını feda eden bir şirket uğruna vücutlarını tüketerek ailelerinin izinden gider. Oralarda çalışıp kafayı bulmaktan başka yapılacak pek bir şey yoktur; metamfetamin ve haplar iyi esrardan daha kolay bulunur; intiharın yüksek olması, yaşayanlara her an ölümü seçebileceklerini hatırlatır.

İster Special Wishes‘ın özgüveni kemiren sludge ve country karışımı olsun, ister The Pleaser‘in yüksek oktan rock’n'(fucking)roll’u, Harvey Milk‘in müziği her daim o Amerikan toprağına kök salar. Gitarda ve vokalde Creston Spiers, bas gitarda Stephen Tanner ve davulda (plaklara göre değişen şekilde) Paul Trudeau ya da Kyle Spence’ten oluşan grup, Georgia’nın Atina kentindendir. Diğer birçok Güney kasabası gibi, 1800’lü yılların başında Atina’nın ekonomisini pamuk fabrikaları sürüklemişti. Fabrikaların çokluğuyla, Atina İngiltere’nin demir ciğer kasabalarına benzetilirdi. Atina’nın seçilmiş oğullarından bir grup, Georgia’daki ilk 311 demiryolu hattını inşa etti; bu hat kasabalarını Augusta’ya, oradan da Atlanta’ya bağladı.

Harvey Milk grubunun müziği her zaman çevresinin mavi yakalı ruhunu kanalize eder. 1992 ve ’93 boyunca grup birkaç yedi inçlik plak yayımladı ve kendi adını taşıyan bir LP kaydetti—bu, Hydra Head’in 2010’daki remaster’ına dek doğru düzgün yayımlanmadı. 1994’te Harvey Milk, mühendisler Brooks Carter ve David Barbe ile birlikte, o yıl Yesha’nın yayımladığı ilk resmi albümü olan My Love is Higher Than Your Assessment of What My Love Could Be‘yi kaydetti. Zehirli noise rock, huzurlu sükunet ve şiddetli sludge’un parçalı birleşimiyle soyutlanmış olan My Love…, bir cam kırığı kolajdır; parçaları birbiriyle savaşırken bir araya gelir, tıpkı Gummo filminde olduğu gibi.

Çaldığı LP’yi kapatan demiryolu marşı “All the Live Long Day” özellikle ezicidir. Tanner’ın distorsiyonlu bası ve Trudeau’nun floor tom vuruşlarının titreşimleri, Spiers’ın asıl (gerçekten de) bir sledgehammer ile bir demiryolu traversine vurduğu delici perküsyonla şarkıyı ileri taşır. Bu metal-metale vuruşlar, Trudeau ve Tanner’ın salyangoz hızında ritmine eklenip 1800’lerin Georgia demiryolu işçisinin acımasız hayatını yakalar; Spiers’ın şu sözleri haykırmadan hemen önce traversi döver: “Tüm gün çok çalışırım / Ve yaptığım budur.” Grup bu şarkıyı canlı olarak yalnızca birkaç kez çaldı; bunlardan biri 1994 başlarında Atina’daki 40-Watt Club’da gerçekleşti.

Bir yıl sonra, Harvey Milk hayranlarının başyapıtı olarak gördüğü Courtesy and Good Will Toward Men kaydedildi; albüm ilk kez 1996’da Reproductive Records’tan çıktı, 2007’de Relapse yeniden yayımladı. On dakikalık açılış parçası, “Pinocchio’s Example”, albümün mikrokozmosudur. Eski bir piyano üzerinde takıntılı tekil tuşlar, hızlanan idiosynkratik noise rock’a dönüşür, ardından zil darbeleri ve distorsiyonun fırtınasında çözülür.

Grup bu kaygı verici formülü defalarca tekrarlar; neredeyse beş dakika sonra Tanner, Dr. Gonzo esrar çektikten sonraki yavaşlığında bir bas riffiyle şarkının temposunu iyice düşürür. Spiers kasvetli iniltileriyle Harvey Milk’i göğüs hizasında bir bataklığa sürükler. Sonunda, beyaz gürültü matemli bir folk’a evrilir. Sesini, ileri yaştaki ağır ciğer hastası bir madenciye dönüştürerek Spiers, seyrek gitar notalarına “Siyah ince boya / Bir gülüşün yolunu gösterir / Kaba damarlar / Kuruyan haritalar” fısıldar. Elektrikli süpürge sesi, kasvetli gitar ezgisine atmosferik bir örtü olur. Bir temizlik aletinin sesiyle Spiers’ın katatonik depresyonlu vokallerini birleştirmek, Amerika’nın işçilerine verdiği asıl vaadi özetler: karşılığı olmayan, kötü ödenen iş ve hiç bitmeyen hüzün.

“Brown Water”, o çorak sondan Vic Chesnutt’ın kederli folk ezgilerinin kayıp introsu gibi bir gitar ilerleyişiyle çıkar. Trudeau nazikçe katılır, Spiers’ın masum vokali titreşir. Sonra Harvey Milk sel kapaklarını açar, bir pislik barajı akıtır. Spiers tiz, anlaşılmaz haykırışlarla distorsiyonlu majör gamdan notalar döker. Twangli gitar notaları çamur selinde yükselir, ama hemen ardından bas ve davullardan oluşan ağır bir toprak kaymasına yenik düşer. Pek çok grubun sessizden gürültüye geçişinde görülen yapaylık hiç yoktur; grup karamsar köklerine döner ve ardından tekrar yıkıcı bir Southern sludge sellerine bırakır kendini. Bu kez yoğun bölüm, şarkıyı sona taşıyan yıkıcı bir gitar solosu içerir.

“Plastic Eggs” (erken versiyonu Harvey Milk‘in ilk albümünde de yer alır) on saniyelik bir tom davulu kütlesiyle açılır, sonra bir anda kesilir—sanki TV’de çalıyor ve biri kanalı değiştirmiş gibi. Nihilistik bir şekilde tekrarlayan sludge riff’i, şarkının kütle merkezine dönüşür. Uzun saatler boyunca aşağılayıcı ve fiziksel olarak zor bir işte çalışmak, insanı asidik bir insan nefretine ve kendinden tiksinmeye iter. Atina’daki pamuk fabrikalarında sayısız işçi kesinlikle bu duyguyu yaşamıştır; acımasız “Plastic Eggs” de bu duygunun damıtılmış halidir. Trudeau ve Tanner’ın zalimce ritmi ve Spiers’ın ürkütücü çığlıklarıyla riff, terkedilmiş bir kömür madeni gibi açılır; parça eziyet derecesinde tekdüzedir, ancak grup bazen ekstra vuruşlar ve tuhaf değişiklikler ekleyerek öfkesini taze tutar.

“My Broken Heart Will Never Mend” ölmekte olan bir traktör gibi tekler, çeyrek notalık setler ve kırık kanatlı gitar armonileriyle doludur. Courtesy…, hassas “I Feel Miserable” ve “The Lord’s Prayer” ile bambaşka bir yola girer; bu şarkılar, yaşlı bir tarla işçisinin boş bir çiftlik evinde yalnız başına gitar ve piyano çaldığı, tesadüfen bulunmuş kayıtlara benzer. Spiers bu parçaları “Sunshine (No Sun) Into the Sun”da kusursuzca birleştirir; şarkı, fısıltılı vokaller ve kasvetli akustik gitarla başlar. Yirmi beş saniye sonra Trudeau davulda büyük bir darbe patlatır ve bozuk bir sludge traktörü için alan açar; Tanner’ın cızırtılı bası delip geçer, Spiers ise sandpaper vari gürültüyle ritim kısmını örter. Bu, korkunç bir çiftlik kazasının müziğidir.

Pamuk üretimi dahil neredeyse her sektörde olduğu gibi, 1900’ler boyunca tarım ve fabrika her geçen yıl daha da endüstriyelleşti. Fabrika işçileri sürekli olarak çalıştıkları makinelerden yaralandı. Endüstriyel emeğin yıkıcı enerjisi, başlığı kırsal Amerika’da sıkça rastlanan siyasi ideallere dokunduran “Go Back to France”ta ifadesini bulur. Spiers’ın Baltimore’daki bir okulda perküsyon öğrencisiyken oradan Georgia Üniversitesi’ne geçip müzik eğitimine başladığı dönemde kazandığı becerilerle şarkı tamamen perküsyon temellidir ve onun tarafından icra edilir. Sabit kick’ler ve üçgen vuruşlarıyla başlar; bunlar zillerin serpintileri ve çok katmanlı tom saldırısıyla çevrilir. Şarkı ortasında, gırtlak daraltan davullara eklenen tırmalayıcı mekanik sesle bir tevakkuf yaşanır ve şarkı boyunca devam eder. Bütün motorlar çalışırken, “Go Back to France” bir konveyör bandı sunağına adanan işçilerin üretim hattı haline gelir.

“A Good Thing Gone” hüzünlü bir Hammond org ile başlar. Tanner, o huzura Melvins’in ilk dönemlerini andıran bir bas riffiyle son verir, Spiers ise anlaşılmaz hırıltılarla inler. Bir dizi kısa sample, tekrar Hammond drone’una geçişi hazırlar; bu, Harmony Korine’ın filmlerindeki Super 8 görüntüleriyle yaptığı gibi, izleyicide bir rahatsızlık hissi uyandırır. Şarkı, Harvey Milk’in Leonard Cohen klasiği “One of Us Cannot Be Wrong” yorumuna da kapı aralar. Spiers, akustik gitarı usulca tıngırdatır ve Waylon Jennings’in istenmeyen oğlu gibi “İnce yeşil bir mum yaktım / Senin bana imrenmen için / Ama oda sadece sivrisineklerle doldu / Onlar da bedenimin artık özgür olduğunu duymuş” dizelerini söylerken sesinde bir mırıltıdan acı bir inlemeye doğru evrilir. Artık bir azizin kendini boğmasından, bir adamın donarak ölmesinden söz ettikten sonra Spiers, sözler olmadan, intiharı çağrıştıran bir feryada dönüşür.

Courtesy and Good Will Toward Men albümü, eski moda Appalachian melodileriyle endüstriyel pisliğin arasında gidip gelen “The Boy With Bosoms” ile sona erer. Spiers, ağır kısımlarda yaptığı gibi haykırmak yerine, bir ninni fısıldarcasına nazikçe söyler. Uzun, acı bir vardiyadan akşam güneşine çıkan bir kömür madencisi gibi, “The Boy With Bosoms” umutsuz bir iyimserlik taşır. İşçi nihayet evine döner, fakat sabah yine aynı döngü başlar.

1996’daki godheadSilo turnesinin ardından Kyle Spence, Paul Trudeau’nun yerini aldı. Spence’in yetenekli ve John Bonham’ı andıran enerjik davullarıyla 1997 tarihli The Pleaser klasik rock’ı yangına döndürür. Kulağa Harvey Milk’in diğer işlerinden çok başka gibi gelse de, Spiers’ın müzikal geçmişini düşününce yerli yerine oturur: “İlk sevdiğim grup Kiss’ti,” diyor Spiers. “Oradan Zeppelin, Beatles ve Stones’a geçtim.” The Pleaser, Kiss’in Motown ruhunu Zeppelin’in müzikalitesiyle filtreler; jukebox önünde dans eden, arka tarafta yalnız içen Harvey Milk’in eğlence halidir bu. “Red as the Day is Long” ve “Lay My Head Down” pozitif havayı emip çekse de, The Pleaser genel olarak kutlayıcı bir albümdür. İnsan büyüdükçe çocukluğunun müziklerine eleştirel gözle değil, neşeyle döner; Harvey Milk için The Pleaser tam bu anı simgeler. Depresyon içinde yüzen My Love… ve Courtesy… sonrası, o yıllarda grubu canlı izleme şansına sahip olanlar, ter içinde unutulmaz performanslarla karşılaştı; fakat bu dönem kısa sürdü, çünkü Harvey Milk 1998’de dağılmaya, 2005’teyse orijinal davulcu Trudeau ile Special Wishes’ı kaydetmek için yeniden toplanmaya karar verdi.

Special Wishes umutsuz sludge parçalarını (“I’ve Got A Love”, “Love Swing”) yavaş country ağıtlarla (“Old Glory”, “Mother’s Day”) yan yana getirir. Courtesy… türleri ve modları ustaca birleştirirken dikenli bir kenara sahiptir, Special Wishes ise kendi içinde daha bütünlüklüdür. Albüm yine acımasız ve depresif olmakla birlikte daha açık uçludur.

“Old Glory”nin favori şarkım olduğunu söylediğimde Spiers hafif bir gülümsemeyle yanıtladı: “Tuhaf,” dedi, “Bu öyle bambaşka bir Harvey Milk şarkısı. Ben ve Kyle bir gün baş başa kaydettik, çünkü kayıtta ekstra bir şarkıya ihtiyacımız vardı.” Spiers parçada akustik gitarı parmakla tıngırdatır. Johnny Cash’in son yıllarındaki kalın baritonundan fırlamış gibi, “Old Glory”ye şahit olan sancılı savaş alanlarının anlatısı üzerinde durmuş bir sesle yakınır. Şarkı, Lynyrd Skynyrd tarzı bir bar yürüyüşüne evrildikten sonra, Spiers şu dizeleri söylerken tekrar akustik köklerine döner: “Sence babam ne hissetmiştir / Sonunda kemeri seçerken / Sabır yılları bitmişken.” Sesinde tavizsiz bir kabulleniş vardır.

2007’de Spence tekrar Trudeau’nun yerine geçti ve Joe Preston (Melvins, Earth, Sunn O))), High on Fire) gitara katıldı; birlikte Life… The Best Game in Town’ı kaydedip turneye çıktılar. Albümde, “Motown” gibi bar havası taşıyan güçlü anlar var, fakat genel olarak hazır parça ve prova rifflerinden ibaret hissi ağır basıyor; bu Preston’un Oregon’da yaşaması nedeniyle grupla üretim sürecini zorlaştırmış olabilir. Sonuç, Harvey Milk’in en zayıf albümü oldu ama Joe Preston’un katılması gruba medyada ilgiyi artırdı.

2009’da Harvey Milk tekrar üçlüye dönerek kasvetli A Small Turn of Human Kindness’ı yazdı ve kaydetti. Bu albüm, şarkılar topluluğundan ziyade, birbirine bağlı tek bir eserdir.

A Small Turn of Human Kindness‘in yazımıyla ilgili olarak Spiers şöyle der: “Athens’te Beverly Drive’da bir evde yaşıyordum. Üçüncü sınıf öğretmeniydim ve [albüm]ü kanepede küçük bir keyboard’la yazıyordum. Oldukça biçimsel bir süreçti; bir dizi ton seçtim ve bunları nasıl birleştireceğime karar verdim, ardından kullanmak istediğim temaları haritalamaya başladım, temel olarak yedinciler ve ikinciler arası aralıklar. Harvey Milk albümleri arasında en iyi bestelenmiş olanıydı.”

Albümün anlatısı hakkında ise şöyle der:
“Bir çift. Aslında evsiz olup olmadıkları belli değil ama kadının hamile olduğu belli ve yolda, serseri gibi, yol kenarında kamp kurup uyuyorlar. Bir gece ateş başında otururken, lastiklerin cayırtısını ve kazanın tok sesini duyarlar. Adam gidip bakıyor ve döndüğünde, bir arabayla bir geye çarptığını, geyiğin öldüğünü ama yavrusunun hayatta kaldığını, annenin yanında yatıp onu yaladığını anlatıyor. Kadın hemen silahını alıyor ve yavru geyiği vuruyor. Sanırım ‘merhamet’ dediğimiz şey bu.”

Harvey Milk bu hikâyeyi Flannery O’Connor’ın zarif acımasızlığıyla anlatır. Enstrümantal açılış, destansı ve melodik olarak huzursuz bir sludge-twang yayında yükselir, dinleyiciyi adam ve kadının sessizce yemeğini yediği karanlık ormana yerleştirir. “I Just Want to Go Home”un başında yaralı bas notaları dolaşır. Spence, bir türlü tam tempo tutmayan garip bir groove ile, Spiers ise gitarını adeta acıyla bağırtarak, varoluşsal bir yorgunlukla haykırır. Kadının gözünden konuşan Spiers, “Joey, gülüyorsun / Neyin komik olduğunu söyle / Bir balık biftek gecesi daha / Ha, çok komik / Bıktım artık / Neden buradayız?” diyerek tükenmişliği müziğe yansıtır. Devamında “I Am Sick of All This Too”, sinematografik bir biçimde kendini zirveye taşır; ama ardından “I Know This is No Place for You” şişmiş lastikten hâllice, havayı boşaltır, biçim bakımından tuhaf notalarla dolu bir tembellik taşır.

“I Alone Got Up and Left”, albümün en çirkin şarkısıdır; tekrarlayan sludge riffleri ve adamın yaralı geyiği bulduğundan söz eden sözleri ile. Spiers, “Lastiklerin cayırtısı / Sonra darbelerin tok sesi” derken ardından şu dizeyle vurucu bir final yapar: “Hayatta gördüğüm en acı şeyi gördüm.” Bu karakterler neredeyse William Faulkner’in Yoknapatawpha Kasabası’ndan fırlamış, Spiers’ın Louisiana taşrasında duyduğu ağızla konuşurlar.

Albümün beşinci şarkısı “I Know This is All My Fault” ısrarcı yaylılarla başlar. Metalik zirvelere ulaştıktan sonra, sessiz bir piyano ve Spiers’ın perişan vokali ile sakinleşir. Yine adamın sesiyle, kadına umut sunmaya çalışır: “Ağaçlar ve gökyüzü / hâlâ bir şey.”

Albümün kapanışı, “I Did Not Call Out”ın başındaki yükselen ağıt ile gelir; Spiers, kadının .38’ini çantasından çıkarıp yaralı geyiği öldürmesini anlatır. Adam için bu, “zarafet”tir, ama o zarafetin ne kadar acımasız olduğu şarkı grotesk metale dönüştüğünde daha iyi anlaşılır. Başlangıçtaki duvar gibi bas riffiyle albüm kendi etrafında döner.

A Small Turn of Human Kindness, her türlü sanatsal başyapıtla aynı kürsüye layık bir albümdür. Ama Harvey Milk asla böyle konuşmaz. Spiers’a zamanında, “On altı yaşındaki haline bu albüm hakkında ne derdin?” diye sorduklarında, şu cevabı verir: “Başta uzun ve sıkıcı gelecek, ama sabret ve birkaç kez daha dinle, arkasında cidden düşünülmüş bir şey olduğunu göreceksin… ‘Aman Tanrım, çok iddialı olmuş’ gibi düşüncelerin olacak — evet, tamamen haklısın. Tam da öyle. O gözle bak.”

Tanner da albüm hakkında şöyle der:
“Yapabileceğimiz en iddialı müziği yaptık ve yetmezmiş gibi, saçma kelimelerle tamamen zırvalık şarkı isimleri koyduk. Bir de albüme daha önceki başka bir şarkımızla aynı ismi verdik ve kapak tasarımını da öyle seçtik; birkaç ağaçtan oluşan bir fotoğraf koyduk. Yaratıcı açıdan tamamen iflas ettik, ama en azından bir önceki albümden kısa yaptık ki, hemen dinleyip hızlıca geri verebilesiniz.”

2010’da Hydra Head’den çıkan A Small Turn of Human Kindness, karışık eleştiriler aldı, zamanla bir kült fenomene dönüştü. Spiers artık bir plak firması aracı olmadan doğrudan Patreon sayfasında solo işlerini yayımlıyor. Spiers hâlen vekil öğretmenlik yapıyor ve yaptığı işten sadece biraz kazanç elde etme derdinde. Tarzı ise Harvey Milk, Dinosaur Jr. ve Depeche Mode’u karıştıran garip bir rock formu. Tanner, 2014’te Music Blues projesiyle 90210 esintili Things Haven’t Gone Welli yayımladı. Spence ise indie yıldızı Kurt Vile’ın grubuna katılarak Harvey Milk’in ulaşamayacağı kalabalıklara çalıyor.

Başlığı ve anlatısı ilk albüme selam çaksa da, birçok hayran (ben de dahil) A Small Turn of Human Kindness’i Harvey Milk için bir veda olarak gördü. Her zamanki muğlak ve esprili söyleşilerinde belki son albüm, belki de değil dediler. 2017’de Spiers ve Tanner’ın, Swans davulcusu Thor Harris ile yeni Harvey Milk materyali üzerinde çalıştığına dair söylentiler çıktı, ancak gerçekleşmedi. Spiers olası bir yeni Harvey Milk albümüne açık görünüyordu ama kesin bir şey yoktu. Ne olursa olsun, A Small Turn of Human Kindness Harvey Milk için tam anlamıyla bir doruk; kasvetli yürüyüşü rafine biçimde tekrar ifade ediyor. Eğer son albümleri buysa, ne güzel bir veda. Değilse, yeni bir albüm kazanırız.

Harvey Milk hakkında pek orta yol yok: insanlar ya hiç duymamış, ya anlamıyor, ya da grubu canlı izlemek için böbreğini vermeye razı. Grup ağır müziği parçalara ayırıp yeniden bir araya getirdi; sludge metalin en yüksek sanatsal anlamda sanat olamayacağını kimse iddia edemez artık. Chopin’in işi bitti. Ben Harvey Milk dinleyeceğim. ✪