Jake Baddeley’in eserleri bende daima, gecenin içinde barındırdığı esrarengiz imgeleri açığa çıkarır. Ruh, Jake’in imgesinde genellikle kadındır.
Rüya yorumculuğundan kaynaklanan bir düzlemde eserlerini yaratır. Gecenin baskınlığı, rüyanın erdeminden gelir. Kıskaçta olan bir kadın vardır. Duvarlardan iki delik, kadının arkasına yansır. Hayatın kapalı bir kutu olduğunu ve ancak bize pencerelerden gösterdiğini anlatır. Sağ elinde bir kilit, altında ise sular vardır. Bir şeyleri açmak istediği kesin gibi görünse de kendini kilitliyor da olabilir. Beynin sağ tarafı bir bölünmüşlük yaşıyor. Sağ taraf insanın yaratıcı tarafıdır. Sol ise adaptasyon tarafı. Kadın yani ruh yaratıcılığıyla bir bölünme hali yaşıyor. Sol eli ise bunu çözümlüyor-muş gibi bir durum içindedir. Kalp ile beyin çekişmesi gün yüzüne çıkıyor.
Sağ tarafı özgürlüğe giderken ‘Sol’ ise onu inceleyip kendine göre yorumluyor. Sol tarafın ‘din’ olduğu açıktır. Yarı-melek kanadı sol gözünü sarar. ‘Sağ’ ise bölünmüş bir şekilde kurtulmaya çalışır. Kendini kilitliyor-muş gibi bir izlenim olursa eğer durum daha basit açıklanacaktır. Gece olduğunda ruh bir mahkemeye çıkarılıyor.
Fakat bunu, gece olduğunda, ruh serbest kalmak istiyor diye de çevirebiliriz. Sağ tarafın mavi yani özgürlük istemesi, sol tarafın grimsi yani dini açıklamalarda bulunması bize büyük ipuçları verir. Resmin ise, belki de, en büyük ayrıntısı arkadadır. Arkada bir ayna çerçevesi vardır. Kişi gece aynasında kendi yansımalarının gücünü bulmak isteyişi yüzünden bu durumdadır. Tepede ise şeffaf bir küre dengededir. O küre, yarın sabah olduğunda, her şeyin yine eskiye döneceğinin büyük bir habercisidir. Hava biraz kapalıdır. Kadın, elinde bir anahtarla atın üstünde durur. Anahtarın üzerinde sancağa benzer bir bez vardır. öteki bezin kadından mı yoksa elinde tuttuğu başka bir anahtardan mı geldiği bilinmez durumdadır. Eğer öteki anahtar yoksa burada kadın devreye girecektir sanki.
‘Truva Atı’ imgesi bir baskının olacağı haberidir. Bu baskın, ruhun gerçekten ne istediğini belirleyecektir. Anahtarlar sokulursa, yeşilliğe karışmak ve özgür olmak istenci vardır. Sağ alttaki boşluğun nedeni, büyük bir ihtimalle, anahtarın yeri olduğu içindir. Bu da anahtarın sadece bir tane olduğunu gösterir. Bu durumda kadın, öteki anahtar deliğine de aynı anahtarı sokacaktır. Zorlu bir süreç sonucunda gelmiştir kadın. Atın ise içinden ne çıkacağı meçhuldur. Önemli bir ayrıntı ise kapının olmayışıdır. Bu kadar anahtar deliği, anahtar ancak bir uğraşın ötesine geçemez anlamı acı da olsa beliriyor; beynin köhne damarlarında. Arkadaki altın çember, bir göz imgesi olarak olana bitene hakim bir bakış açısıyla izliyor.
O büyük çaresizliği özellikle!
Gece olduğunda ruh bir mahkemeye çıkarılıyor.
Piyon, at ve kale satranç tahtasında dururlar. Maça as, kadını ve orduyu temsil eder. Bir savaş haberi gibidir bu eser. Kadının başında kağıttan bir şapka vardır. Önemsiz bir şey olduğu halde takılan. Elindeki sancak mavi(özgürlük) beyaz(saflık) göstergesi. Parmaklarıyla değdiği bir karga burun. İnancın sembolizmi.Atın altında ise bir mektup vardır. Burada en önemli ayrıntı ise Karo beşin Kaleye yakın bir konumda olmasıdır.
Karo beşin destede anlamı: Düşmanınız çok olan birinin çizdiği yoldur. Bu yol çok kederlidir. “Bir taraftan beklediğiniz haber veya mektup gelecektir ama sizi üzüntüye düşürecektir.” O mektup, kuşkusuz, bir atla gelecektir ve ordunun piyon gibi önemsiz kaldığını bildirecektir. Bu işin maddi boyutu. Manevi boyu ise ruhun bir karar aşamasında olduğunu fakat bu karar aşaması gerçekleşirken haberlerin hep kötü yönde olduğu gerçeğidir. Kişi egosuna sarılarak, kendini sahte bir komutan ilan eder.
İyi bir insanın nasıl olması gerektiği anlatılmıştır bu eserde. En sağda, bir kağıt vardır. Üzerine A harfi işlenmiştir. B harfi olan kağıt ise daha büyüktür. Burada büyük bir mesaj gizlidir. Hayatta ilerlerken ilk başladığın yer, bir sonrakinin ancak yarısı olabilir mesajıdır. Fakat C harfi çok azdır, D ise silikleşmiştir bile!
A’dan B’ye geçerken çoğu insan bırakır ama C çok rahattır artık, bunu kimse kolay kolay anlamaz. Ruh onu büyük bir özveriyle tutuyor. İlerlerken uçmayı öğreniyor kuş. İlerlemek ise ancak okumaktan geçiyor. Sağdan sola ilerleyen döngü. Kalbin boşa gelmeyeceğinin altını çiziyor. İleri giderken her zaman sağ beyninle düşün ama sol tarafa git. Kalbinin dilediği yere.
Sonunda bir kartala bürünen ruhun arkası tüylenir. Yeşil bir giysi giyer, bu; onun doğayla iç içe geçtiğinin simgesidir. Yarım gibi küpesi vardır, bu; geceye artık hükmedebilir çağrısıdır. Özetlersek; harflerin yolunda gitmeli ama kalbin ne istediğini unutmamalı yoksa ancak A’yı geçer B’de kayboluruz.
✪