10 Ağustos 1936’da James Joyce, torunu Stevie’ye mektup yazdı. “Sana birkaç gün önce içi şekerle dolu kedi gönderdim. Beaugency kedisinin hikayesini bilmiyor olabilirsin” dediği mektupta Joyce’un -bilinen- tek çocuk öyküsü yer alıyordu. Öykü, ilk kez 1957’de yazarın mektupları yayımlandığında bilinir oldu. 1964 ve 1981 editlerinde ise bu mektup ilüstrasyonlarla birlikte iki kere daha basıldı.
Kitabın önsözünde Joyce’un İrlanda ve Fransa folklorunu harmanlayıp, sihirle bir gecede Lorie üzerinde inşa edilen köprüden bahsediliyordu. Öyküden şüphe duyan çocuklar ise, artık yaşlanmış köprüde gezintiye çağırılıyordu. Beaugency halkının Lorie nehri üzerinde köprüye ihtiyacı vardır.
Alıntı:
“Sürekli gazete okuyan şeytan onların bu durumuna çok üzülür. Kıyafet değiştirip kentin belediye başkanına gider. Başkan Bay Alfred Byrne’dir.”
Böylece, Beaugency belediye başkanı şeytanla anlaşma imzalar. Buna göre şeytan, insanların çok ihtiyaç duydukları Loire nehri üzerindeki köprüyü bir gecede inşa edecektir. Ancak tek şartı, köprüyü ilk geçecek olanın ruhunun ona teslim edilmesidir. Ertesi sabah köprü yapılmıştır. Başkan köprüyü geçip şeytanla kucaklaşması için bir kedi gönderir. Kediye bir kova su boca ederek şeytanın kollarına koşmasını sağlar. Böylece şeytanın isteğini yerine getirdiği gibi, bir insan ruhunu da kaybetmemiş olur. Şeytan bu işe bozulmuştur ama belli etmez. Sakince oradan uzaklaşır.
Öyküyü, tam da çocuklara uygun olarak masalsı bir tonla anlatan Joyce, kitabın sonlarına doğru kendisine de gönderme yaparak, metinsel detaylara gömülmekten de geri durmamış. Şeytan’ı kızdığında kötü bir Fransızca ile konuşan, hatta duyanların güçlü bir Dublin aksanına sahip olduğunu söylediği biri olarak aktardığını yazar.
[sws_divider_line]
James Joyce’un bu hikayesi, Finnegan’s Wake ya da Ulysses kadar dikkat çekmese de, özellikle Avrupa folklorunda yaygın olan köprü ve şeytanla anlaşma hikayelerinin değişik bir yorumu olarak önemlidir. Bu hikayelerde çoğunlukla şeytan köprüyü tamamlayamayan insanlara ruhları karşılığında yardım eder. İnsanlar ise köprüden hayvanları geçirerek şeytanı kandırır. Bu hayvan hikayesine göre ya bir keçi, horoz ya da köpek de olabilir. James Joyce’un kediyi tercih etmesinin nedeni kuşkusuz ki torununa daha önce gönderdiği hediyedir.
Bugün bile, Frankfurt’taki Sachsenhäuser köprüsündeki horoz, şeytanın kandırılmış olmasına kızıp parçaladığı hayvanı temsil eder. Avusturya, İsviçre, Galler ve diğer Avrupa ülkelerinde olduğu gibi, Türkiye’deki masallarda ve türkülerde de köprü, köprüyü geçmek sıklıkla kullanılmış. Bizdeki iki inatçı keçinin hikayesi tabii ki şeytandan arındırılmıştı.
Kaynakça:
Crossing Folkloric Bridges: The Cat, the Devil, and Joyce – James Joyce Quarterly – Volume 45, Number 3-4, Spring-Summer 2008 ✪