Sorular
1. Kafka’yı nasıl biliriz?
a. Aynalara bakmayı düşünmeden, neye benzediğini keşfetmek için delicesine yazan bir adam. Geceler ve gündüzler boyunca, hep yazmış.
b. Elbiseli toplumda bir çıplaktır.
c. Kafka bir yazı azizidir.
2. Kafka kafkaesk midir?
a. Kafka’nın çalışmaları edebiyat dışıdır. Kurgu değildir. Bilinen bir yeri, bilinen kimseleri, bilinen bir zamanda anlatmadığı halde, hepsi gerçektir.
b. Totaliter bir polis devleti ve Nazilerin gerçekleştirdiği soykırım Kafka’nın (olması gereken) asıl konularıdır. İnsanın insana ve daha da önemlisi, insanın kendisine yönelik zulmü.
c. Kafka, fotoğraflarında asla gülümsemez.
d. Kafka’yı gerçekte en az tanıyan kişi Max Brod olmuştur, iyi ki. Kafka okuduktan sonra Brod’a olan kızgınlığınız, sözüne sadık davranmayıp bu metinleri gün ışığına çıkardığı için artar.
3. Max Brod, Kafka olabilir mi?
a. Hayır. Kafka’nın romanlarını editleyen Brod, The Trial/Dava’nın sonuna eklediği kısımla, Tanrısal bir boşluk yaratmıştır. Kafka olsa bunu yapar mıydı? Yüksek ihtimal yapardı, çünkü orjinal öyküde de benzer bir durum mevcuttur. Anca buna rağmen, Max Brod Kafka değildir, Kafka net değildir, açık değildir, açıklanamaz ve çözülemez. O, çözülmemesi için kendisini yaratan mistik bir gizemdir.(Buradaki “mistik” teolojik anlamından ayrı olarak, az bilenen anlamında kullanılmıştır.)
b. Max Brod, Kafka güldüğünde ona inanmamıştır. Ona göre Kafka asla gülmezdi. Oysa kafkaesk yaratıcılık sınırı, kara mizah ile içli dışlıydı. Bu noktada Brod Kafka metinlerini bozdu. Onu, edebiyata dahil etmeye çalıştı.
c. Kafka kendi kendine şarkı söylerdi, kendisi hakkında: “Ben bir son’um ya da başlangıç.”
4. Felicia Bauer, Kafka’nın harbi aşkı mı patron?
a. Kafka, aşk mektuplarını tıpkı memurluk hayatı gibi gördü. Her gün tekrarlanan rutin bir işti. Aslında o mektupları kadınlara değil, kendisine yazıyordu. Kafka kesinlikle F. Bauer’e aşık değildi: “Burnu kırık gibi… Neredeyse sarı diyebileceğim saçı hiç çekici değildi.”
b. Bauer’in ağır burjuva seçimleri, evinin mobilyası Kafka’yı tiksindirmişti. “Praglı bir memurun mezar taşı gibi…”
c. Kafka için, Bauer sadece bir semboldü. Kafka’nın babasına, neden asla evlenmemesi gerektiğini anlatan, nefes alan bir sembol.
d. Kafka kadınlar için şöyle demişti: “Onlar birer kapandır.”
5. Kafka Yahudi midir?
a. Hem evet hem hayır. Kafka iki Yahudi sorusuyla hayatını geçirdi. Birincisini tüm dünya soruyordu: Yahudilere ne yapmalı? İkincisini sadece kendisine soruyordu: Yahudilerle ne gibi bir ortak yönüm var? İkisinin de cevabı: Hiçbir şey.
Bu soruyu, bir ulus, din, örgüt, cinsiyet kavramında tâbi olduğunu düşünen herkes sormalı. Benim bu insanlarla ne gibi bir ortak yönüm var?
Şimdi, Kafka’nın ünlü kitabı Gregor Samsa’nın, bana göre yanlış çevrilmiş olan ilk cümlesindeki gibi, birer böceğiz/ Ungeziefer’ız. Kafka aslında şöyle yazmıştı: “Als Gregor Samsa eines Morgens aus unruhigen Träumen erwachte, fand er sich in seinem Bett zu einem ungeheueren Ungeziefer verwandelt.”
Genel Türkçe çevirisiyle: “Gregor Samsa bir sabah uyandığında kendini dev bir böceğe dönüşmüş olarak buldu.”
Aslında dönüşülen şey, bir böcek, bir hamamböceği değil “haşerat” idi. Her iki anlamıyla da… Kafka çevirilerinde, çok anlamlılığı yiten bu kelime de böceğe dönüştü. Aslında haşerata döndük. Ancak şu soruyu soranlar kimliklerini bulacaklar: Benim bu toplumla ne gibi bir ortak yönüm var?
Dipnot:
TDK’ya göre Haşerat:
1 . Böcekler.
“Ağustos böceklerinin ninnileri, dızdızlarının ahengi sanki bu karanlık gölgelerde saklı haşeratı uyutuyordu.”- Ö. Seyfettin.
2 . (Mecaz) Değersiz ve zararlı kimseler. ✪
Aslında Jude Law diyerek ciddi bir cevabı haketmiyorsunuz da neyse… Kafka’nın Bauer ile yakınlaştığı dönemde, tanıdık bir ülkeden aşina olduğumuz üzere, kadınların algılanış biçimi ya iyi aile kızı oldukları ya da fahişe (ruhlu) oldukları şeklindeydi. Bu nedenle Kafka bu satırları yazdığına göre, tabi ki aşık değildi genellemesi iddialı olacaktır ancak, Kafka Bauer ile iki kere nişanlandığından, iki kere nişanlanması, kızdan tedirgin olup onun hayatını zorlaştırması onun aşık olduğu anlamına gelmez şeklinde bakmayı tercih ettim yazarken. Çünkü farkettiniz mi bilmiyorum, sarkastik bir tondadır o kısım. Kafka’nın aşkının gerçek olmadığı ya da kendini aşık sandığı ama gerçekte aşık olmadığını farkettiğini düşündüm.
Ve Kafka’ya sıradışı derken, aurasından bahsederken ona dini bir anlam veriyor gibisiniz, yanılıyor olabilirim ama öyle okunuyor, o yoldan çabuk dönmeniz dileğiyle.
Kafka kesinlikle Bauer’e aşık değildi yazmış ve ardından da Kafka nın tiksinti duyarak yazdığı ifadelerini alıntılamışsınız. Tiksinti de duymuş ve bunu ifade etmiş olması aşk hissetmediği anlamına mı denk düşer, emin misiniz? Siz Kafka hakkında kadınlar ve aşk hususlarında, Jude Law un aşık olma konseptinde bir güzellik ve kadınlar ve aşk dünyasından mı esin aldınız merak ederim her sıradışı varlığı neden öye ya da böyle bir şekilde marjinalleştirme etiketleri altında normalize edersiniz, merak ederim neden tam olarak bilinmeyen ama hissedilir özelliği olan aurayı böyle biber gazlarsınız
“Gregor Samsa bir sabah uyandığında kendini dev bir böceğe dönüşmüş olarak buldu.”
Ya bizler, her gün bir böceğe dönüşmüyor muyuz sanki? Her gün, her gün insan olarak doğup bir böcek olarak koyuyoruz kafalarımızı yastıklarımıza.
sevgili yazar, TDK’nın sözlüğünde de belirtildiği üzere haşerat kelimesi Arapça kökenli olup böcekler anlamına gelmektedir. Bu nedenle çeviride haşerat yerine haşere kelimesi kullanılması daha uygun olabilir. Saygılarımla.