Touch Is Hold: Bir ses ve sessizlik Diyaloğu

2012 yazında Penny Rimbaud ve Louise Elliott’ın birlikte stüdyoya girdikleri “Touch Is Hold,” on üç yıl sonra yayımlandı, zamana direnen türden bir dinleme talebi.


2012 yazında Penny Rimbaud ve Louise Elliott, müziğin güven üzerine inşa edildiğinde zamansal sıradanlığı aşabileceğine dair paylaşılmış bir sezgiyle stüdyoya girdiler. “Touch Is Hold” adlı bu kayıt, 2025’e kadar sessizce bekledi; bu on üç yıl boyunca dünya, çatışma ve hayal kırıklığının döngüsünde değişirken, eser sarsılmaz bir anlam taşıdı. Rimbaud’nun doğrudan ifadesiyle, “Ne değişti? Savaşlar sürüyor, siyaset karmakarışık, ama aynı zamanda sevgi kolayca parlaklığını yitiriyor.”

Albüm, Rimbaud’nun sesi ile Elliott’ın nefeslilerinin buluşmasına dayanıyor; bu ikili, hem yakın hem de geniş bir atmosfer yaratıyor. Elliott, şiiri notası gibi kabul edip her dizeyi müziğine şekil vermek için rehber alırken, zaman zaman metinden özgürleşen ifadeler de geliştiriyor. Rimbaud, ortaya çıkan durumu “Cazın şiiri ve şiirin cazı” olarak tanımlıyor; ama burada biçimden çok, sürekli ve derin bir dinleme eylemi esas.

Rimbaud’nun Crass ile olan geçmişi malum, ancak bu çalışmada bambaşka bir tonda yer alıyor. Mücadeleci enerji halen mevcut, fakat yansıtma, sabır ve önceki işlerinde nadiren bulunan bir genişlikle süzülmüş durumda. Elliott’ın müzik serüveni ise Avustralya’daki kült rock sahnelerinden başlayarak Londra’da Afrika ve Güney Amerika müzisyenleriyle iş birliklerine kadar geniş bir çizgi izliyor. Çalımı, bu deneyimlerin ağırlığını taşıyor, ama bu geçmişlere dayanarak gösterişe kaçmıyor.

İkili, etkin değil, sadece bir alan tutan bir iş çıkarıyor; “Touch Is Hold” bir arşivden çıkarılmış yeniden canlandırma değil, kaydedildiği odadaki eksiksiz enerjiyi bugün kuran taze bir karşılaşma. Elliott, bu albümü “zamansız ve güncel” olarak nitelendiriyor, aradan geçen on üç yılın etkisinin anlamda yeni katmanlar açtığını belirtiyor.

Onların yaratıcı ortaklığı derin bir sezgisel bağ üzerine kurulmuş; kapsamlı prova veya analizden çok, “basitçe yapmak” anlayışıyla ilerlemiş. Elliott, şiiri müzik notası gibi kullanırken, Rimbaud kendini enstrümanın yanında eşit bir ses olarak konumlandırıyor; böylece kayıt gerçek anlamda bir düet. Provalarda şiir ve duygu durumu konuşuluyor, ama performans üzerinden özgürce gelişen, her seferinde farklılaşan bir ilişkiden söz ediyorlar.

Elliott’un müzik tarihi çok çeşitli; Laughing Clowns ve The Saints gibi kült rock gruplarından Afrika ve Güney Amerika kökenli müzisyenlerle iş birliklerine uzanan geniş bir yelpazesi var. “Touch Is Hold” ise ritm sekansı olmadan ses ve müziğe sonsuz bir boşluk tanıyor, piyesin özgünlüğünü koruyor.

Albümdeki şiirler Rimbaud’nun merkezinde yer alırken, Elliott enstrümanlarını ya sesin zemini yapmakta, ya doğrudan diyaloga girmekte ya da müziğin şiirin getirdiği yerden kendi başına açılmasına izin vermekte. Bu esneklik albümün içsel özgürlüğünü gösteriyor.

2011’de single olarak çıkan “Not They,” albüm döneminden önce ortaya çıkmış ve albümün doğuşundaki temel taşlardan biri olmuş. Elliott, bu parça için Penny’nin önceden yazdığı şiirin melodik bir temasıyla doğrudan içe işleyen doğaçlamalar yarattığını ve bunun hem bir ağıt hem de işlenen korkunç suçlara bir karşılık olduğunu söylüyor.

Albümde ayrıca 2003 tarihli “Sax Duet” parçasıyla merhum Lol Coxhill yer alıyor. Elliott, Coxhill’ın deneysel saksafonunun ikili içinde zıt ve etkileşimli iki sesi temsil ettiğini, sözlerin ve insan sesinin yoğunluğunu takiben başka bir mekâna geçiş sunduğunu ifade ediyor.

Elliott, flütü ifade aracı olarak kullanırken klasik eğitimin sınırlarını aşmış; Roland Kirk’in sesini flütle iç içe geçiren çalışmasından ilham alarak, geleneksel “güzel” flüt sesine yeni dokular eklemiş. Bu da flütün hem güzellik hem de gerilim taşır hale gelmesini sağlamış.

Albüm kaydı 2012’de analog sesle Southern Studios’ta Harvey Birrell tarafından yapılmış; 2023’te Abbey Road’da Alex Gordon tarafından mastering işlemi görülmüş. Farklı üretim aşamalarına rağmen enerji korunmuş ve son ürün kusursuz bir denge yakalamış.

Elliott için doğaçlama, müzisyenliğin canlılığının bel kemiği. Bu süreç, öğrenilenlerle şu an yaşananların birleşimi, anlık yaratma. Kayıt edilmediği takdirde ölüp giden anların müziği. Pek çok müzik türünde, özellikle caz ve Hindistan klasik müziğinde merkezi bir yer tutuyor.

Rimbaud ile Elliott’un kesişen yolları, punk’ın entelektüel ve anarşist çizgisi ile jazz ve dünya müziği gibi geniş bir müzik spektrumunu birleştiriyor. Punk’ın basit görünümlerinin ötesinde yaratıcılık ve farklı yaşam yollarını keşfetme özgürlüğünü taşıdığı görüşündeler.

Rimbaud’nun “Yazdığımız her şey bir aşk şarkısıdır” yaklaşımı doğrultusunda, “Touch Is Hold” sanatsal değerinin ötesinde bir mesaj taşıyor mu sorusuna Elliott, müziğin kendi başına konuşması gerektiği yanıtını veriyor.

Sürece bakıldığında “Touch Is Hold,” iki sanatçının derin sanatsal bağlarıyla ortaya çıkan özel bir anı yakalamış gibi. Zaman içinde şekillenen bu sessiz diyalog, bugünde halen geçerliliğini koruyan bir karşılaşma olarak duruyor. ✪