(…)hastabakıcılık ediyor. (Ne biçim Türkçe!) Gelecek hafta Dr. Morgan beni görecek; muayene, filim filân (oysa Türkçede ‘şapkalar’ kalktı, değil mi? bizimki Eski Türkçe -eskidik oğlum eskidik) Bakalım ne kadar iyileştik, gelecek hafta belli olacak: çalışamayacak mıyız; yaşayacabilecek miyiz, yaşayamayacak mıyız – hep makineler gösterecek (yazım bu kadar kötü değildir aslında – kalemin mürekkebi bitiyor da) Yani anlayacağın Oğuz’un da mürekkebi bitiyor mu, bitmiyor mu hep makineler söyleyecek. Makineler, makinedir, peki insan nerde? (Efendim?) Geçen gün Halit anlatıyordu: Amerikalılar kompüter filân demişler de Halit de “Peki insan ruhunu bu makinenin neresine koyuyorsunuz?” diye sormuş. Amerikalıların ağzı açık kalmış. Ama görüyorsun, ben yapmaya kalkınca olmuyor; olsa olsa gülünç oluyor. Ama gevezeliğim berdevam (devam ediyor, sürüyor demek-siz gençler bu “sözcükleri” bilmezsiniz) Sen iki satır yaz dedin, al sana dört sayfa. Bu nedenle hepinizi çok çok öperim. (…)
– Oğuz Atay’ın arkadaşı Bülent Korman’a gönderdiği mektuptan.