İlginç bir gün! Bu sabah, yakın zamanda izlediğim kısacık bir Gus Van Sant filmini yazmak niyetiyle başladım güne. Derken kendimi Public Enemies adıyla hayat hikayesi 2009 yılında Michael Mann tarafından filme de alınmış John Dillinger nam zat-ı muhteremin fotograflarına bakarken buldum.
Dillinger, filmi izleyenler bileceklerdir; topu topu 31 yıllık ömründe, Orta-Batı Amerika’yı yerinden oynatmış bir banka soyguncusu. Banka soyguncusu dedimse, öyle alelade bir soyguncu değil. Büyük ekonomik krizin göbeğindeki Amerika’da 1930’lu yıllar hüküm sürüyor; kanlarını emdiği gerekçesiyle az sayılmayacak kadar insan bankalardan ve parababalarından tiksiniyorken, Dillinger tutup üst üste banka soyuyor. Soygun sonralarında yakalanıyor da kerata. Ama ne sihirdir ne keramet, el çabukluğu marifet mi demeli, genelinde hapisten kaçmayı başarıyor. Yerel polis örgütü, kimsenin yüzüne bakamaz oluyor: Uçmadı ya bu adam canım! Derken kanun kaçağı olsa da aynı zamanda hafiften bir halk kahramanına dönüşüyor. Eğer anlatılanlar doğruysa, Dillinger yine bir seferinde tutuklanmıştır. Hapsedildiği Indiana bölgesindeki kasabanın adı, “Taç Noktası” manasına gelen Crown Point’tir. Bizim Dillinger, siyaha boyanmış bir tahta parçasını silah gibi tutarak; dahası etrafındaki güvenlik görevlilerini de buna bir güzel inandırarak kolayca özgürlüğe doğru kanat açmıştır. Durum böyle olunca çevre şehirlerde Taç Noktası adlı kasaba, Clown Point; yani “Palyaço Noktası” olarak anılmaya başlamıştır. Dillinger bir tür efsane olmuş hülasa. Dolayısıyla hakkındaki kahramalık dolu rivayetler de muhtelif. Sözgelimi, tutuklandığı hapishanenin müdürünü rehin alıp, üstüne üstlük bizzat hapishanenin arabasıyla kaçarken, yol üstündeki küçük bankalardan birini soyduğu; müdür ve şoföre de ganimetten pay verdiği, bu rivayetlerden biri. Gangsterlerin Robin Hood’u vesselam!
Kahramanımız işi burada bıraksa, belki ömrü daha uzun olacaktı. Fakat sen tutup polis merkezinden kaçarken şefin arabasını çalıp onunla gidersen, artık yerel polis teşkilatı yerine “Federaller”le uğraşırsın. İşte bu hata, Dillinger’in hayatına mal olacaktır. Konuyu şeref meselesine çeviren FBI başkanı, neye mal olursa olsun yakalama emri verir. Henüz çiçeği burnunda bir teşkilat sayılabilecek FBI böylelikle halktan hayranlık da toplayacağını ummaktadır.
Sadece filmlerden gözlem yapsak yeterdi; biliyoruz ki Amerikan toplumu, bağrında meziyetli ispiyoncular eksik etmemesiyle meşhur. John Dillinger, o sırada Chicago şehrinde Polly Hamilton adlı bir kadının yanında saklanmaktaydı. Kadının Ana Cumpanas adındaki Latin arkadaşı, Amerika’da oturma izni karşılığında FBI’a Dillinger’ı ihbar etti. Bir sinema çıkışı pusuya düşürülerek, delik deşik edildi. Ölümü üzerine de söylenceler üretildi Dillinger’in. Bunlardan birine göre, öldürüldüğü sinemanın önü kan gölüne dönmüştü ve insanlardan bir bölümü “anı” olarak saklamak için mendillerini bu kan gölüne batırmadan edememişti.
İyi de bu nasıl bir çay demlenesi alakadır? Şöyle ki; Gus Van Sant, Beat Kuşağı efsanesi nam-ı diger “el hombre invisible/görünmez adam” William S. Burroughs’un şiir okuduğu bir kısa film daha çekmiş. Bu çarpıcı şiirin de, kısa filmin de adı; Thanksgiving Prayer/Şükran Duası. Hemen girişte, şiirin Jonh Dillinger’a ithaf olunduğu belirtilmiş: “For John Dillinger. In hope he is still alive.”
İlk kez 1989 yılında Tornado Alley’de yayımlanan bu şiiri dilim döndüğünce şu şekilde çevirdim:
Şükran Günü; 28 Kasım 1986
Şükranlar olsun Amerikan bağırsaklarında boka dönüşmesi mukadder yaban hindileri ve yolcu güvercinlere.
Şükranlar olsun zehre bulanıp yağmalanmış koca kıtaya,
Şükranlar olsun zorbalıkla tetikte tutulmuş kızılderililere,
Şükranlar olsun derileri yüzülmüş; cesetleri kokuşmuş bizon sürülerine.
Şükranlar olsun kurt ve çakal bolluğundaki nimete.
Şükranlar olsun, çarpık ve tahrif gücü yüksek Amerikan rüyasına.
Şükranlar olsun KKK için,
Kelle avcısı, zenci katili polislere şükranlar olsun
Kiliseleri dolduran habis yüzlü kadınlara.
“Bugün İsa aşkına bir ibne gebert” yazılı rozetlere şükürler olsun.
Şükranlar olsun laboratuar mahsülü AIDS belasına,
Şükranlar olsun içki yasağına, uyuşturucuya karşı açılan büyük savaşa.
Hiç kimsenin kendi işine bakmadığı muhbirler ulusuna.
Evet elbette şükranlar olsun tüm hatıralara;
Ama siz hep birer baş ağrısıydınız; berbat bir sıkıntı.
O halde insanlığın sonuncu ve en büyük rüyasına.
Sonuncu ve en büyük ihanetiniz için şükranlar olsun!
Orijinali ise şu:
For John Dillinger
In hope he is still alive
“Thanksgiving Day, November 28, 1986″
In hope he is still alive
Thanks for the wild turkey and the Passenger Pigeons, destined to be shit out through wholesome American guts
thanks for a Continent to despoil and poison
thanks for Indians to provide a modicum of challenge and danger
thanks for vast herds of bison to kill and skin, leaving the carcass to rot
thanks for bounties on wolves and coyotes
thanks for the American Dream to vulgarize and falsify until the bare lies shine through
thanks for the KKK, for nigger-killing lawmen feeling their notches, for decent church-going women with their mean, pinched, bitter, evil faces
thanks for Kill a Queer for Christ stickers
thanks for laboratory AIDS
thanks for Prohibition and the War Against Drugs
thanks for a country where nobody is allowed to mind his own business
thanks for a nation of finks—yes,
thanks for all the memories all right, lets see your arms you always were a headache and you always were a bore
thanks for the last and greatest betrayal of the last and greatest of human dreams.
✪