[The Brian Jonestown Massacre] Muhayyilede film musikisi müessesesi

Ray Bradbury'yi çok sevdim ufakken. Godard'ın Fahrenheit 451'ine yaklaşımına çarpıldım. Fakat bu albüm Fransız Sineması'na dair değil. Hareketi ve insanlar üzerindeki etkisini sevdim tabii.
Temmuz '15

 

Ray Bradbury’yi çok sevdim ufakken. Godard’ın Fahrenheit 451’ine yaklaşımına çarpıldım. Fakat bu albüm Fransız Sineması’na dair değil. Hareketi ve insanlar üzerindeki etkisini sevdim tabii. Hollywood’a karşı bir duruş ihtiyacı fikrini ve film yapmanın o temel tanımlarına dönmek fikrini seviyorum.

Godard ve Truffaut gibilerinin söylediklerinden etkilendim: “Senaryoları incelemeye, tekrar yazmaya ve onaylamaya ihtiyacımız yok. Sadece hiçbir şey hakkında, ya da şunun bunun hakkında bir film yapabiliriz. Hollywood kopyasına ya da onun iznine ihtiyacımız yok. Hayali bir demografik diktaya hizmet etmek ve kontrolümüz dışındaki güçlerin yarım ağızla onayına bakmak zorunda değiliz.”

SoKo Phiadelpie Story’yi söylemek için doğru kişiydi, çünkü sorduğumda Evet, diyen kişiydi. Ayrıca daha önce hiç Fransızca söylememiş, kültürünün sana ihtiyacı var dedim.

La Sacre du Printemps’de Asia Argento ile söyledik. Stravinsky ve Çarkovski’den bölümler var. Bir tanesi, saat tam üçte büyük opera binalarında ve konser salonlarında dünyanın her yerinde bugün bile sürdürülen kadim pagan ezoterik tapınmaları muştuluyor

Bir filmi hayal etmek az çok başka bir alanda kalmış bir olay. 1980’lerde bir Fransız filmi vardı, Betty Blue, orijinal ismi 37°2 le matin‘di. Sayısız insanın filmin müziğini aldığını hatırlıyorum, çünkü bir ruh halini tahrik etmişti. Bu albümde de söyle bir etki olsun isterim. Bizim hayalgücümüzde sorun yok, endüstrinin hayal gücü yok. ✪