[trajedesaliva]
Söyleşi: Görülebilenleri zar zor görmek, duyulabilenleri zar zor duymak

Galiçya’da tuhaf analog seslerle çalışan ekiple konuştuk.
https://linktr.ee/trajedesaliva

[bandcamp width=400 height=406 album=3012990009 size=large bgcol=ffffff linkcol=e99708 artwork=none]

Futuristika!, Barış Yarsel Başlangıçta tutkularınız ve etkileriniz nelerdi veya kimlerdi?

Mon: Evde her zaman müzik vardı. Çocukken plakları karıştırırken, şarkı söylerken ya da elimdeki enstrümanla şarkı yapmaya çalışırken anılarım var.

Ben de müzikal bir aileden geliyorum. Babam ve akrabalarım nesilden nesile uzanan müzisyenler, ancak ben onlarınkinden büyük ölçüde farklı olan kendi yolumu çiziyorum.

Etkilerimle ilgili olarak, her zaman farklı tarzlarda oldum. Bir sanatçının ait olabileceği belirli tarzdan ziyade, benim için en önemli şey aktarabildikleri duygu. Tüm zamanların en sevdiğim, neredeyse hayatımı değiştiren kayıtlar, Nico’nun Desertshore” ve “The End” isimli çalışmaları.

Babam aşırı korumacılığını açıklamaya çalışırken “Çok korkuyorum, çocuklarım için yaşadığım korkuyu tarif edecek doğru kelimeleri bulamıyorum” derdi. Yıllar sonra, çocuklarımla geçirdiğim neşeli bir günün ardından kendimi korku, dehşet ve dehşet dolu kabuslar görürken buldum. Bir sanatçı olarak kendi gelişiminizi ve ebeveyn olduktan sonraki geçişi nasıl tanımlarsınız?

unavena: Bu konuda nadiren soru soruluyor bana, bu soruyu sevdim, çünkü Ultratumba’nın anahtar kavramlarından biri buydu.

Bence annelik deneyimi yaşanan dehşet hissiyle zenginleşiyor. Birincisi, çünkü korku sizi anında kendi ebeveynlerinizin yerine koyuyor. Bir anne, bir baba olarak, kendi çocukluğunu tekrar yaşamak zorunda kalırsın. O kozmik alanı işgal edersin. Bu benim için büyük bir endişe kaynağı oldu. Çocuğumun mutlu ve bağımsız bir yaşam sürmesi için ’aile katliamının’ nihayetinde gerekli olduğunu fark ettim ayrıca, bu yüzden koşulsuz olarak onun yanında olmalıyım, ama aynı zamanda zamanı geldiğinde onunla birlikte olmamayı da öğrenmeliyim. Bu fikri de oldukça acımasız bulabiliriz, ama böyle.

Ayrıca, çocuk yetiştirme deneyimi milyonlarca minik endişeyle dolu, kendimi sürekli bir aşırı uyanıklık durumunda bulduğum, vahşi ama çok canlı bir durum: görülebilenleri zar zor görmek, duyulabilenleri zar zor duymak.

Sonra günlük işler, yıkama, yemek pişirme, beyninizin artık sadece un ve şeker gibi ufak hesaplamalar için bir tür otomatik ‘hesap makinesi’ olduğu hissi var. Her zaman bir kadın için çocuk doğurma deneyiminin nasıl olduğunu hayal ettim. Bu fantezi sözlerimize çok net bir şekilde girdi, Ultratumba’ya kadar sözler de zaten açıkça ebeveyn olma gerçeği etrafında dönüyordu.

Yine de söylemeliyim ki bu duyguları şiirsel olarak parçalara ayırma ve bu korkuları ve ağıtları kayıtlara kaydetmek, deneyimin kendisiyle gelen hayal kırıklığını önlemenin bir yolu oldu. Kesinlikle dengeyi yeniden kazanmama yardım etti. Şimdi oldukça huzurlu bir yerdeyim ve bunun sonsuza dek en özel ve duygusal albümümüz olacağını biliyorum.

futuristika interview with trajedesaliva 1
Galicia is without a doubt the backdrop for Ultratumba. Not be the exterior, visible Galicia but rather the experience of this country and how it’s affected in turn my ‘interior landscape’. Rural Galicia, dark, all marked by superstitions, religion, oppression and violence within the family.

Analog çalışmakta ısrarcı oluşunuzdan bahsedin. Yaklaşımınızı daha iyi anlamak için, en önemli nitelikleri neler ve kendi performansınız da dahil ederek ne gibi müzikal sonuçlar veriyor?

Mon Analog, zamanla içimde büyüyen bir ses türü. Başlangıçta, ya parasızlık nedeniyle ya da sadece rahatsız edici ve külfetli hissettirdiği için, aklımda olan bir şey değildi. İlk analog synth hayatıma girene ve farkı fark etmeye başlayana dek. Sıcaklığı, sesin gücü ve kalitesi ve özellikle kendimi ifade etmem için bana verdiği alan. Ayrıca, ürettiği nüanslar ve küçük kusurların yanı sıra yaratıcı bir şekilde üstesinden gelmeniz gereken risk ve belirli sınırlamalar da var. Müziğimi % 100 dijital bir ekipmanla ulaşamayacağım yerlere götürebilecek muazzam bir güç analog.

Yine de, diğer teknoloji türlerinin kullanımından tamamen vazgeçilmesi gerektiğini düşünmüyorum. Aslında, şu anda üretilen birçok synth ve pedal aslında dijital ve analog nitelikleri birleştiren hibrit çözümler, ki bu benim çok ilginç bulduğum bir şey. Synth’lerin geleceğinin hem dijital hem de analog olması gerektiğini düşünüyorum.

Setup’ınızda en sevdiğiniz donanım parçasından hangisi?

Mon Sahip olduğum her yeni parçanın özel olduğunu ve mevcut teçhizatın kalanına farklı bir boyut ekleyebileceğini düşünüyorum, bu yüzden birini diğerine tercih etmek zor. Mecbur kalsaydım Dreadbox’tan “Nyx” ve “Abyss“i seçerdim. Kişiliklerini tanımlayacak ve her ikisinin de sizi getirebileceği rahatsız edici yerleri tanımlayacak sözcükleri bulamam.

Pedallarla ilgili olarak,şu anki favorim, çalış tarzım için mükemmel olan “Meris Polymoon“.

Neyle başlıyorsunuz? İlk cümle, ilk nota, ne kadar zor?

unavena Metne gelince her zaman doğal olarak ortaya çıkıyor gibi görünüyor. Albümlerimizin konseptini, fikirleri ifade etmenin bir yolunu görmemizi ve onları hem müzikal hem şiirsel olarak hayata geçirmemizi sağlayacak zihinsel duruma ulaşana dek uzun uzadıya tartışmayı seviyoruz.

futuristika interview with trajedesaliva
trajedesaliva

Sözleri söylemeye hazır hale getiren nedir?

unavena Benim için sözlerle ilgili temel şey, belirli bir müzikaliteye sahip olması gerektiği. Konuşulabildiğini ve bir anlam değil, bir duygu (korku, umutsuzluk, acı, yalnızlık…) taşıdığını hissetmeliyim. Teknik olarak kafiye, yapı ya da tekrarlar umurumda değil. Sözlerimizin yaratılış şekli ve muhtemelen konuşma şekli, dilin doğal olmayan, yabancı bir ortam olduğu bir ‘melankolik konuşma’ hali ile daha fazla ilgili. Bu yüzden çoğu zaman ses düşmeleriyle, tekrarlarla, gerçeküstü çağrışımlarla, yanlış telaffuz edilmiş kelimelerle dolu.

Çalışmalarınız çok kişisel ve duygusal – geçmişiniz ve coğrafyanız (Galiçya) sanatınızda kendini nasıl gösteriyor?

unavena Galiçya şüphesiz Ultratumba’nın arka planı evet. Her ne kadar etrafımdaki dış, görünür Galiçya olmasa da. Daha ziyade bu ülkenin deneyimi ve benim ‘iç coğrafyamda’ nasıl dönüştüğü. Benimki kırsal Galiçya, karanlık, hepsi batıl inançlar, din, baskı ve aile içindeki şiddet tarafından muştulanmış detaylar. Bunların hepsi yazdıklarımıza ve Ultratumba için tasavvur ettiğimiz görüntülere sızan unsurlar.

Çevrenizden başka kimin işleriyle ilgileniyorsunuz?

unavena Yakın hissettiğimiz Emilio Cao’dan Fonte do Araño. İspanyol asıllı Meksikalı ressam Remedios Varo’dan esinlenerek ortak bir albüm üzerinde çalışmaya yeni başladığımız Maud the Moth‘u da çok seviyoruz. ✪

Gayl Jones
Önceki

[Gayl Jones] II. Ezilenlerin dili ve hayal gücünün olanakları

Sonraki

Robert Altman’a veda