Çok eylemci, politik biri değilim. Gerçek hayatta fazlasıyla naziğim. Kontrolüm dışında yazıyorum. Benden bir sonra ne çıkacak hiçbir fikrim yok. Eldekine bakınca rolümün ne olduğunu görüyorum: Şefkati abartıp, zalimliği alaya almışım.
Gayet iyi bildiğiniz gibi, fiziksel bakış açısından bakıldığında yazmak oldukça berbat bir uğraşı. Bedenler bu kadar uzun süre kıpırdamadan durmak üzere yapılmamıştır herhalde. Ayrıca bu kadar tek başınalık da olmamalı. Elimden gelse de marangoz olsaydım daha sağlıklı olurdum.
Denemelerim ve konuşmalarım oldukça politik. Hikâyelerim değil.
Yazmadan kolaylıkla yaşayabilirdim. Şu an yazmaktan bıkmış durumdayım, çok uzun süredir yapıyorum o işi, marangoz olmayı isterdim.
Sanırım yazmak benim için tedavi. Bunu söylememin tek nedeni, psikiyatristlerin yazmanın herkese tedavi etkisi yaptığını söylediklerini duymam. Umuyorum işin içinde az da olsa intikam vardır. Babam ölmeden hemen önce, hiç kötü adam barındıran bir hikâye yazmadığımı söyledi. Bu durum, intikam seviyesinin düşük olduğunu gösteriyor olabilir. Deli gibi sarhoşlukta bile ebeveynlerim hiç öfkelenmedim. Onları severim. Görgülü insanlardı, sanata çok düşkünlerdi. Babam mimadı ve ressamdı. Büyükbabam da aynen öyleydi. Benim isyanım ise, ebeveynlerim kadar zeki, sevgi dolu ve etkileyici olmayan kişilereydi.
Bunu söylemek sanırım beni dinazor yapıyor çünkü ben, günümüzün ebeveynlere karşı öfkenin moda olduğu biçimde yazmıyorum. Ayrıca, kırsalda yaşıyorum. Bir şekilde, şehirli gençler arasındaki popülerliğim şaşkınlık verici bir tesadüf. Tıpkı bir İsviçrelinin, Herman Hesse’nin –Tanrı aşkına, babamdan on sadece on yaş büyük-çok popüler olması gibi.
Şu an kırk yedi yaşındayım ve ardımdaki işlerden makul seviyede tatmin olmuş durumdayım. Artık varlığımı yazmak dışında bir yol vasıtasıyla yeniden teyit etme ihtiyacını güçlü biçimde duyuyorum. Başlamak üzere yeni ve içten bir şeye ihtiyacım var.
Burası yoksullar ve yoksullara yardımcı olmak isteyenler için her zaman bir polis devleti oldu. Yoksulların yanında olmak isteyen birçok orta sınıf mensubu polis düşmanı gibi gözüküyor artık. Dolayısıyla polis devleti de basitçe tepki gösteriyor, daha önce umurunda olmadığı sosyal sınıfların haklarına tecavüz ediyor.
Değişimi etkilemek söz konusu olduğunda şiddete uzak biriyim kesinlikle, ancak iş en kötüye doğru değişirse, gözümün önünde adaletsizlik tecelli ederse şiddete meylederim. Savaşta piyade olmayı sevmiştim.
Devrimin geleceğini görmekten nefret ederdim, çünkü ipleri ellerine alacaklar ilerleyen dönemde kalpsiz ve tüm olanların heyecanıyla kafadan çatlak olabilir. Gayet polis kafasına dönebilir. Kamuya açık ya da özel bazı infazlar olabilir. Hakikatten uzak olabilirler. Halk onlar için büyük bir sorun olabilir. Mutlu sikişmenin ve sanatın düşmanı olabilirler. Ayrıca yiyecek bir bok da olmayabilir. Hem, her yerde resimleri de olabilir vs vs…
Altmışlı yılların karşı kültür gazetesi Rat’tan çeviri: F! ✪