[Andrzej Bursa] Teyzeyi öldürmek ama cesedinden kurtulamamak

Bursa hayatı boyunca herhangi bir edebi grup ya da hareketle anılmak için pek uğraşmadı. Bazen (kabaca) bir "dublör şair” diye anılmasına rağmen, Bursa'nın çoğu zaman ürkütücü ve hicivsel olarak etiketlenen, geleneksel formdan kopan çalışmaları isyan çağrılarıyla doluydu
Nisan '21

Bursa hayatı boyunca herhangi bir edebi grup ya da hareketle anılmak için pek uğraşmadı. Bazen (kabaca) bir “dublör şair” diye anılmasına rağmen, Bursa’nın çoğu zaman ürkütücü ve hicivsel olarak etiketlenen, geleneksel formdan kopan çalışmaları isyan çağrılarıyla doluydu, örgütlü dine karşı düşmanlık gösterdi ve çalışmalarının ömrü boyunca çok fazla ticari başarı elde etmeyeceğini pratikte kesinleştirdi. İlk şiir kitabı reddedildi, sansür nedeniyle gazetedeki işini bıraktı ve genç Polonyalı yazarların başarılarını onurlandıran ödül komiteleri tarafından hiçe sayıldı. İlk şiir kitabı 1958 ‘de yayımlandı ve daha önce onu gözden kaçıran komiteden bu kez bir ödül kazandı. Teyzeciği Öldürmek de 1969 ‘da yayınlandı ve daha sonra Polonyalı yönetmen Grzegorz Królikiewicz tarafından bir filme uyarlandı. O zamandan beri Bursa’nın onuruna genç Polonyalı şairlerin çalışmalarını kutlayan prestijli bir edebiyat ödülü veriliyor. Bugün Bursa, yaygın kişisel skandallar veya popüler olmayan inançları nedeniyle eserleri zamanında kutlanmayan, ancak öldükten sonra çılgınca başarılı olan yazarlar için bir terim olan “lanetli şair” diye kutsanıyor.

Andrzej Bursa, Almanya’nın Polonya’yı işgalinden yedi yıl önce 21 Mart 1932 ‘de Krakow’da doğdu. Polonya’nın totaliter Komünist yönetim sistemini sarsmaya başlamasından hemen sonra, 15 Kasım 1957’ de yirmi beş yaşında doğuştan gelen kalp yetmezliğinden öldü. Bursa, aşırı baskıdan nispeten özgür ifade dönemine, yanlış bilgilendirme döneminden propagandaya, caz ve şiire dramatik bir şekilde kayan bir dönemde yaşadı.

Komünist partiye olan güvensizliği Bursa’nın evinde önemli bir gerginliğe neden oldu: Babası Komünizmin o kadar sadık bir destekçisiydi ki, güçlü bir Katolik olan Bursa’nın annesi sonunda ondan boşandı ve baba ve oğul arasındaki halihazırda var olan ideolojik çatışma keskinleşti. Hoşnutsuzluğuna rağmen Bursa, 1952 ‘de Louise Szemioth ile yaptığı evlilikte biraz mutluluk bulmayı başardı ve kısa bir süre sonra çiftin bir oğlu oldu.

Edebi anlamda Bursa, şair ve yazarların entelektüel otoritenin nihai figürleri olarak toplumda idolleşmesine de karşı çıkmış ve sosyalist realizmden tiksinmiştir. Bursa’nın edebiyat kariyeri sadece üç yıl sürmüş olsa da (iki yakasını bir araya getirmek için, yaratıcı çalışmalarını sürdürürken Dziennik Polski gazetesinde gazeteci olarak çalıştı) doğabilimcisi ve zaman zaman absürt yazı tarzı onu “modern zamanlar” edebiyatı içinde bir kült figürü haline getirdi denebilir. Sovyet Baskısının Çözülmesi sayesinde, 1956 ‘da (Kruşçev’in Stalin hakkında ünlü “Kişilik Tarikatı ve Sonuçları Üzerine” isimli konuşmasının ardından) gelişen bu “modern zamanlarda” Polonyalı yazarların eserleri yaygın olarak okunma fırsatı buldu.

Bursa’nın tek romanı Teyzeciği Öldürmek, o yaşarken yayınlanmadı. Roman, Jurek adındaki genç bir adamın teyzesinin kafasına çekiçle vurduğu ve sonra da hayal ettiğinden daha zor bir görev olan cesedinden kurtulmaya çalıştığı bir haftada geçiyor. Roman o yönde bir şey açık etmese veya söylemese de HJurek’in yaptığı her şey aslında cesede bir tepki biçimde ortaya çıkıyor. Bu, Sovyet destekli polis terörü, sansür ve ekonomik çekişmenin uygulanmasından bu tür politikaların tersine çevrilmesine (veya azalmasına) kadar dalgalanan bir zaman olan 1950’lerin Polonya atmosferini de açık eden hikayenin kara mizah tonu.Hem yanlış bir başlangıç hem de yanlış bir son barındıran romanın yapısında sıradanlığa karşı bu isyan çok iyi yerleştirilmiş. Roman, Jurek’in teyzesini öldürdüğü gün saat 4 civarında açılır, ancak ikinci bölümün başında Bursa, Jurek’in teyzesinin güne hazırlanırken uyanışını anlatır. İkinci bölüm bir flashback değildir; daha ziyade, açılış yanlış bir başlangıçtır aslında, sonraki bölümde Bursa’nın sağladığı bilgilerle çakışan bir başlangıç. Yanlış başlangıç, cinayeti Jurek için varoluşsal olarak gerekli kılar artık. Onu öldürmemeyi seçemez çünkü romanın başlangıcında, teknik olarak, teyzesi çoktan ölmüştür.

Bursa’nın Hamlet’i Jurek, teyzesinin cesedini (Hamlet’in babasının “endişeli ruhu” gibi) onun ölümünün intikamını almak için değil, kendi amacıyla yaşama başarısızlığının intikamını almak için görev icabı bir şey diye yapmasına dair bu tiradında bu “yüce asılı gökkubbeden”, bu “mükemmel hayvanlardan” duyduğu memnuniyetsizlikten yakınıyor.

“Teresa, anlıyor musun? Binlerce gün, binlerce saat boyunca hiçbir şey olmadı: çocukluğumun ve ergenliğimin değişmezi bu oldu. Rüyalar da bir o kadar boş çıktı. Ya da daha kötüsü, sağlıklı bir bitkiyi öldüren bir zehir oldukları ortaya çıktı. Cesur kralların, şövalyelerin ve diğer kahramanların hikayelerini sadece bitki olmak için mi besledik? Neden bitki olmaya mahkum edildim? Bunun suçlusu kim? Kim?” ✪

Önceki

Söyleşi: a world wondered full: Tutunacak çok çok çok ufak şeyler

Sonraki

[Godspeed You! Black Emperor]
Bildiğimiz son, istediğimiz başlangıç üzerine