Kurgu
-
Çarpma Efektiyle Birlikte
Hayatının son birkaç aylık dönemi filme çekilecek olsa adı Ağlak Zamanlar olurdu. Kapanış jeneriğinde Kahpe Diller çalardı (sözlere dikkat!) Türü ajitasyon aromantik olurdu. Vizyona gecikmeli girer, pek seyirci çekmezdi. Aynı salonu başka bir filme paylaşırdı. Gişede batardı. Kötü eleştiriler alırdı. Festival başvurularında ön elemeyi bile geçemezdi.
-
Ondan geriye
Çeşitli teknikleri üzerimde deneyip hiç bir sonuç alamayan psikolog, en sonunda beni hipnoz etmeye karar vermişti. Gözlerimi kapattırıp bir sürü gevşeme telkininden sonra nihayet konuya girdi.
-
Basri’nin önlenebilir düşüşü
“Kaç?” “5.” “5 mi? Dalga mı geçiyorsun benimle? Alın şunu hemen. Sen?” “Efendim ben 10–15 kadar, yani…” “İyi iyi. Fena değil.” “Çok iyi” diye geçirdi içinden. “20’ye de ikna ederim ben bunu.”
-
şiir
[sws_2_column title=”Orhan:”] Cansız, masum öyle fazla konuşmayan, Dokununca kaçan, bazen biraz bekleyen, Çok fazla güzel ama hiç küçük, Soğuk gibi gözükse de ılık, Hem muhafazakârmış hem de modern öyle dedi, İki taneler biri diğerinden daha fazla ılık, Dans ediyorlar adını bilmediğim bir dans, Bir tanesi güldü diğeri kaçtı, Belki bir sokak ismi, çok fazla cebir…
-
Çüş
İçeridekini konuşturmanın kurallarını yazmaya başlıyorum. Odada bir ses dolaşıyor. Beyoğlu. Bilinçaltına kazılmış düşmanlık sözleri. Daha derin. Sığlık, bilincin yalanı. (Alana girerken aranacak mıyız?) Sanki paraşütü açılmıyor ve savrularak düşüyor. Anıtın zeminle karşılaştığı yere gülümsemesini gönderiyor. Kesinkes bir amacı olduğunu söylüyor yaşamın, pişkin ve gevrek. Mikrofonu eline alıp konuşmaya başladı. Heyecanlı inek! Aklın süzgeci. (İmiş.) Öksürüğünü…