Harriet Russell, Londralı bir illüstratör. Glascow School of Art‘ta eğitimine devam ederken Kraliyet Posta Hizmetleri‘ni de bir projesine dahil etmiş; 100’den fazla mektubu kendisine çeşitli postanelerden bir sene boyunca yollayan Russell, adres yerine illüstrasyonlar, anagramlar, haritalar, bulmacalar, bilmeceler, vs. kullanarak postacıların mektupları alıcıya ulaştırıp ulaştıramayacaklarını araştırmış.
10 adet mektup hariç hepsi adrese teslim edilmişler. Bu çalışmasını kitap haline getiren Russell, postacıların mutlaka ki oyunu fark ettiklerini – bulmaca içeren bir tanesine düşülen “Kraliyet Posta Hizmetleri tarafından çözülmüştür!” notuna istinaden- ve projesinin isimsiz kahramanları olarak mektupların ellerinden geldiğince kendisine ulaştırılmasına çalıştıklarını düşünüyor.
Fikir çok güzel, belki pek çok farklı adrese gönderilseydi mektuplar, daha iyi olabilirdi, zira bir mahalleye hangi şehirde olursa olsun hep aynı postacı düşer tahminim. Değişse bile en fazla birkaç postacı arasında değişir sıra. 3-5 bulmaca fark edildikten sonra gerisi zaten gelmiştir, Russell’ın tahmininden daha zeki olduklarını sanıyorum Kraliyet postacılarının. Ayrıca zarfın içine sadece boş bir kağıt koyması da pek hoş olmamış sanatçının, kendisi pek de uğraşmak istememiş gibi bir düşünce beliriyor ister istemez. Halbuki insan birkaç gün öncesinden kendisine sadece bir merhaba bile dese, bir hoş oluyor içi, garanti veririm.
Russell’ın projesinde ilginç olan, bu projeyle ailesinde bir “postacılar(l)a oyun oynama” geleneğinin varolduğunu öğrenmesi. Russell’ın Kırım Savaşı gazisi olan büyük büyükbabası Henry Ponsonby, Kraliçe Viktorya’nın özel sekreterliği görevinde iken Eton’daki çocuklarına yolladığı mektuplarda adresi çizimlerine gizlermiş. Döneminde İşçi Partisi’nden milletvekili, Lordlar Kamarası üyesi oğlu Arthur Ponsonby tarafından da gelenek bir süre sürdürülmüş, sonra unutulmuş. Yıllar sonra da büyük torun Harriet Russell, projesiyle bilinçsizce canlandırmış geleneği, armut dibine düşmüş. ✪