[Roy Jacobsen] Yarayı kaşımak iyidir

Roy Jacobsen’den Görülmeyenler ve Beyaz Deniz etrafında hareketle birkaç değini.

Balık türleri veya balıkçılık yöntemleri ve benzeri sözcüklerin uzak gelişi üzerine

Öyle olmalılar, egzotikler. Ama insanlar hakkında okumak için bir roman okuyorsunuz, insanlığın koşulları hakkında okumak için, balık türleri hakkında değil. Çok garip görünen bir şeyle tanıdık bir şey arasındaki zıtlık benim için ilginç konu. Tanıdık olan yönü, elbette, aynı zamanda bir insansınız, kendilerini karakterlerin yerine duygusal olarak koyabilen ve diğerine ve gerçekten insan olarak tanıdık gelen yönlerine tepki verebilen bir kişisiniz.

Kültürel olarak, dil ve tarih nedeniyle İskandinavya’ya dair birçok benzerlik var. Viking dönemi ve ortaçağ boyunca sınırlar akışkandı, Orta Avrupa’daki gibi değil, insanlar buraya ve oraya taşınabilir, çalışabilir, savaşabilir veya ne yapmak istiyorlarsa yapabilirlerdi. Ancak Finlandiya, Norveç ve İzlanda her zaman sömürge olmuş, İsveç ve Danimarka ise merkezi güçler. Finler, Norveçliler ve İzlandalılar arasında özel bir kardeşliğimiz var bu nedenle. İsveçlilerle ve Danimarkalılarla alay etmeyi severiz. Bir koloni olunca hazineleriniz elinizden alınır. Örneğin balıklar. Norveç kıyılarında yakalanan balıklar, son kırk yılda keşfettiğimiz petrolün muhtemelen yüz katı değerindeydi, ancak bu değer Norveç’te kalmadı, 12. yüzyıldan 1860’a kadar ihraç edildiler. Bu yüzden serveti kendimize saklamamız oldukça yeni bir şey. Daha önce insanlar çok fazla değer yaratmış olsalar da fakir kaldılar. İsveç farklı bir konuydu, daha çok merkezi bir güç olan Orta Avrupa ve Danimarka’ya benziyordu.

Görülmeyen’deki ailede nostalji?

Hayatım boyunca o kadar çok şey oldu ki, ki bu sadece 60 yılda gerçekleşti, unutmaya başladığımız o kadar büyük değişiklikler oldu ki. Yeni zenginler örneğin, aniden zengin olduğunuzda, bu her zaman sandığınız gibi hoş bir durum değildir. Unutmaya başlarsın aslında, bir şey olduğuna inanmaya başlarsın. Bugün Norveç’te doğmak piyangoyu kazanmak gibi. Her şeyi hafife alıyorsun, bilmiyorsun ve büyükanne ve büyükbabanın işsiz güçsüz kaldığı gerçeğini düşünmüyorsun.

Ama bu değişim kötü değil. Eğer şu an bizim kadar zenginsen, tekrar fakir olmak istiyormuş gibi davranmak aptallıktır. Bu sadece yoksulluğun ne olduğunu bilmediğini gösterir. Yoksulluk korkunçtur. Yoksulluk, eğitim alamadığın, kendini gerçekleştiremediğin, tüm hayallerinin öleceği, istediğin kişiyle evlenemeyeceğin anlamına gelir. Burada masaya yemek koymaktan bahsetmiyoruz, insanoğlunun hapsedilmesinden bahsediyoruz çünkü yoksulluk tam olarak budur. Ama bence ortadan kaybolmuş ü bir sürü değer var. Her şeyden önce, sizin gibi yaşamayan diğer insanlara saygı, sizin gibi yaşamayan, sizin kadar başarılı olmayan insanlara şefkat. Ve dayanışmanın hatırlamamız gereken bazı yönleri vardır. Ama aynı zamanda güvene dayanan çok eşitlikçi bir toplumumuz da var. Sistemin çalıştığına güveniyorsun. Ve hala öyle bir şekilde, yani güven kaybolmadı. Ve her şeyin bir bedeli var evet. Yaşananların ahlaki yargıcı olmayacağım. Ben sadece bir piyanistim. Sadece anlamaya, anlatmaya, üzerinde düşünmeye çalışıyorum.

Herkes nostaljiktir. Ama muhtemelen yanlış bir histir de. Örneğin, annem korkunç bir çocukluk geçirdi ama her zaman bu konuda çok güzel konuştu. Geri dönmek istedi durdu. Ama bu saçmalıktı aslında. Güzellik kavramı aynı zamanda çocukluğunuzdan da yayılır, güzellik, rahatlık ve hayatta iyi olduğunu sandığınız bir şey ile temasa geçtiğinizde ve bu beyninizde alan ele geçirdiğinde ortaya çıkar. Bu senin ölçün, enstrümanın. Bu gizli nostaljidir, gerçek duruma değil, güzellik, iyilik ve rahatlık hissini öğrendiğiniz zamana geri dönersiniz. Antik Yunan’da nostaljinin adı, kaşınmaya iyi gelen bir yara anlamına gelir. Yara izini kaşımak iyidir.

Kendine zarar vermek iyi bir şey mi?

Değil midir? Her neyse, bakış açısına göre değişir. Nostalji aynı zamanda çok yaygın, çok normal bir insan olgusu, bunu politikada görüyorsunuz, bunu oy veren insanlarda görüyorsunuz, örneğin, geri alabileceklerini düşündükleri bir şeyi geri alma arzusu. Yeni olan her şeye karşı oy veren aşırı muhafazakar insanları da kastediyorum. Sanırım bizde sizinle aynı boyutta politik katmana sahip değiliz, ama benim tarif ettiğim ilkeler tüm dünyada işe yarıyor. Ve durum duygusallıkla benzeşiyor, her tür milliyetçilikte, grup düşüncesinde bu yanlış duygusallık var, doğru gruba aidim, bana benzeyen, benim dilimi konuşan, benim gibi düşünen ve benim gibi görünen insanlara aidim, onlar benim kardeşliğim, grubumdur diyorsun ve hop, sonra diğer herkese tepeden bakma eğilimindesin. Her yer aynı, her yer. Hepimiz kabileyiz. İnsanoğlu kabilesi. Bu nedenle, entelektüel olmak istiyorsanız, en azından bu konuda düşünmeniz önemli. ✪

Önceki

Georges Perec’nin yarım kalan Yerler’i yayımlanıyor

Sonraki

[Antonio Lobo Antunes] Ensest ve diktatörler