Eaux d’Artifice’deki cüce kadını Fellini tavsiye etti. Kendisiyle Roma’da tanıştım. Kendine has bir kadındı, küçük bir çocuk gibiydi ve bir çocuk değildi.
Müzisyen Elliot Smith ile bir filmde çalıştım. 2003 Ekim ayında intihar etti. Arkadaşımdı. Olay gerçekleşmeden onu filme çekebilmiştim. Ellliot’s Suicide (Elliot’ın İntiharı) ona adanmış, küçük bir yapım. Los Angeles’ta Silverlake denen yerde komşuyduk. Evin yakınlarında, yirmi kişinin takıldığı bir kulüpte çalardı. Madde kullanırdı. Kızarkadaşıyla kavga etmişti. Kız kendisini banyoya kilitlemişti. Elliot Smith mutfağa gidip çekmeceyi açtı, bir et bıçağı aldı ve kendisini kalbinden bıçakladı. Sadece otuz dört yaşındaydı. Kendini öldürmek için en aptalca nedenlerden biriydi.
Movie seyrederken genelde ağlamam. Gözyaşı döken biri değilim, filmleri duygusal anlamda hissederim tabii. Bana kalırsa filmler ve rüyalar birbirinden farklıdır. Rüyalarda yapmaız gereken tek şey uykuya dalmaktır. Böylece muhteşem bir görüye dalarsınız. Baudelaire ve benzeri insanların rüyalarını afyon ya da maddelerle zenginleştirdiğini biliyoruz. Filmler ise kurulan yapılardır. Mimarlık gibi. Bir araya getirirsiniz, yapıştırırsınız. Bana kalırsa zanaattır. Kilim gibi örülür. Dökülen terin görünmez olması gerekir. Seviyorsanız seviyorsunuzdur. Hiç uyumadan üç gün çekim yapmayı sürdüreceğim. Farkedilen insanların gerçekçi hikayelerinden her şeyi yapabilirsiniz… ya da…
[Filmlerinde oynayanların mezarları hakkında] Mezarlıkları ziyaret etmeyi seviyorum. Huzur verici yerler. Aleister Crowley’nin İtalya’da Abbey of Thelema tarikatının kullandığı evin sonrakis ahipleri birbirinden nefret eden iki kardeşti. Biri komünist, diğer faşistti. Her ikisine de bastırdım parayı uzayıp gittiler.
Marianne Faithfull’a Mikhail Bulgakov’un Üstat ile Margarita romanını tavsiye eden benim. O da Mick Jagger’a verdi okuması için. The Rolling Stones da gidip “Sympathy for the Satan” şarkısını yaptı. ✪