[sws_2_column title=””]
1936-1939 yılları arasında, Bataille tarafından hazırlanan dergi ve aynı zamanda yine Bataille’ın kurmuş olduğu gizli, ezoterik oluşum.[1. Acéphale, Yunanca “başsız” anlamına gelmekte.]
Derginin ilk sayısı 24 Haziran 1936 tarihinde basılmış ve sadece 8 sayfadan oluşuyordu. Ressam André Masson tarafından çizilen kapak, Leonardo da Vinci’nin ünlü “Vitruvian Man” resminden esinlenerek yapılmıştı fakat onun başsız ve kasıkları bir kafatasıyla kapatılmış haliydi.
Doğası gereği, cemaatin edimlerini açıklamak, oldukça zor, diyebiliriz. Bataille, birkaç defa Afrika’daki gizli örgütler hakkında çalışan ve onları “tamamen sosyal bir fenomen” olarak tanımlayan, Marcel Mauss’a atıfta bulunmuştu.
Anlaşılan o ki, cemaatin nihai amacı ilkel olanın yeniden canlandırılıp, yaygınlaştırılmasını sağlamaktı.
Gizli bir cemaat olarak Acéphale, ormanda, yıldırım çarpmış bir meşe ağacının yanında, gece toplantıları gerçekleştiriyordu. Acéphale mensuplarının, çeşitli ritüelleri benimsemesi gerekmişti. Misal olarak, anti-semitistlerle el sıkışmıyor ve 16. Louis’nin kafasının kesilmesini kutluyorlardı.
Ayrıca grup mensupları, toplantılar sırasında Nietzsche, Freud, Sade ve Mauss’un yazılarını okuyup, meditasyon yapıyorlardı. İnsan katletme performansı hakkında bir konuşma yaptıkları bile söylenir fakat bu hiç gerçekleşmemişti.
Bataille dışında cemaatte, Roger Caillois, Pierre Klossowski, André Masson, Jules Monnerot, Jean Rollin ve Jean Wahl gibi kişiler bulunuyordu.
Acéphale grubu, göz önündeki politik hayatın da dışındaydı. Grubun aktiviteleri daha çok Bataille’ın da daha önceki yazılarında değindiği gibi, tüketim, risk, kayıp, cinsellik, ölüm gibi bazı sosyal değerlerin yeniden canlandırılmasıyla ilgiliydi. Zaten bu noktada, Bataille’ın, gnostikler, deliler, şövalyeler, heterodoks hristiyan mistiklerinin tarikatları gibi, marjinal gruplara olan ilgisini da anabiliriz.
Acéphale’ın asıl amacı mitleri yeniden canlandırmaktı. İnsanın yere ve göğe ait güçler arasında yer aldığına dair mitolojinin peşinden gidip ve acephalic adamı ise, bu mitolojinin tek önemli kahramanı olarak görmekteydiler. Achéphalic adam, tıpkı Nietzsche’nin Tanrı’yı öldürmesi gibi, klasik insan mefhumunun ölümünün temsiliydi. Aslında şunu kastediyorlardı: “Bir mahkûmun hapishaneden kaçışı gibi, insan da kendi kafasından kaçacaktır.”
Blanchot ise Acéphale’in Bataille için önem taşımış tek grup olduğunu sandığını ve aşırı bir imkân olarak hatırasını yılların ötesinden saklamış olduğundan söz etmiştir.
Ve son olarak, yine Blanchot’dan alıntılayacak olursak; “ Acéphale’in yanılsaması ortak olarak yaşanan bir bırakmanın, vecde yol açan en uç durumdaki iç sıkıntısını terk etmenin ve kendini bu sıkıntıya bırakışın yanılsamasıdır. Tıpkı dostluk veya aşk gibi, ölüm ötekinin ölümü de, (Georges Bataille’da) asla bir özneye ait olmayan, sınırların ötesine geçiş demek olan mahremiyet veya içsellik uzamını ortaya çıkarır. Böylece “içsel deneyim” söylediği sanılan şeyin tersini söyler: Özneden kaynaklanarak özneyi yıkıp geçen, ama en derin kökeninde bizzat cemaatin kendisi olan öteki ile ilişki yatan karşı çıkış hareketi; ve cemaat de, kendini ötekiliğin sonsuzluğuna maruz bırakan kimseye açmazsa ve aynı zamanda onun acımasız sonluluğunu belirlemezse bir hiç olur.”[2. Maurice Blanchot, “İtiraf edilemeyen cemaat”, Ayrıntı Yayınları, İstanbul, 1997, sf. 29]
[/sws_2_column]
[sws_2_columns_last title=””]
[sws_grey_box box_size=”440″] zygiella notata
İlk sayısı 2010 yılının Aralık ayında yayımlanan bağımsız neşriyat. iletişim için: zygiellanotata@gmail.com twitter adresi: http://twitter.com/zygiellanotata — fanzinin bulunabileceği yerler: mephisto kitabevinin beyoğlu ve kadıköy şubeleri, deform müzik/çukurcuma, amargi kitabevi/beyoğlu, flaneur/kadıköy, turhan kitabevi/kızılay-ankara
fanzinin ilk sayfasında şu yazmaktadır:
“bir örümcek, her sabah, doğada ve müsait her yerde fevkalade düzenli bir ağ örmektedir. örümcek, farkına varmadan kendisine verilen uyuşturucu etkisi bulunan mantardan az bir parça hazmettiğinde, ördüğü ağın sarmalları da muntazam olmaktan çıkmaya başlar ve ağ her tarafa doğru saçılır. örümcek ne kadar çok mantar yuttuysa, ağ da o kadar karışır ve tam bir deli ağı hâline gelir. ağın bazı bölümleri çöker, ağ birbirine dolanır. zygiella notata… bu, örümceğin adıdır. zygiella notata her zamanki ağ boyutunu tutturmadan durmaz, ancak kendi planını takip etme yeteneğinden mahrum kaldığı için -aslında bu plan da dün bulunmuş değildir, onlarca veya yüzlerce yüzyılın mirasıdır ve kendisine, anneden kıza, olduğu gibi, mükemmelliğiyle geçmiştir- hatalar yapmaktadır, aynı yerden iki kere geçmektedir, başka yerlerde boşluklar bırakmaktadır, o ki öylesine titizdir, bu duruma boşvermektedir. son sarmallar ise gevelemedir, başdönmesidir, örümceğin sanki gözleri kamaşmıştır. harap, başarısız, insani eser. sana ne kadar da yakın şimdi örümcek. uyuşturucu hakkında hiçkimse karmaşanın rahatsızlığını bu kadar doğru şekilde ve doğrudan ifade edememiştir. kardeş gözüyle bak harabe hâlindeki bu ağın iplerine. ama ne gördü acaba zygiella?”
[henri michaux, açı direkleri, syf. 46-47] [/sws_grey_box]
[/sws_2_columns_last]
[sws_divider_top]
[sws_ui_box ui_theme=”ui-smoothness” ui_state=”ui-state-highlight” icon=”ui-icon-info”]acéphale programı
4. 4. 1936
1. Değerler yaratan ve birlikteliği sağlayan yaratıcı değerleri olan bir cemaat kurmak.
2. İnsanı ezen, istemediği savaşlara zorlayan, meyvesini devşiremediği çabaya vakfettiren suçluluk duygusunu ve ilenci kaldırmak.
3. Varlığı yadsıyıcı değil, tamamlayıcı bir şekilde tahrip ve dağıtma işlevlerini üstlenmek.
4. Varlığın kişisel gerçekleşmesi ile gerilimini yoğunlaşma, olumlu bir çile ve olumlu bir bireysel disiplin aracılığıyla yerine getirmek.
5. Hayvanların ironi dünyasında kişisel varlığın evrensel gerçekleşmesini, devlet ya da ödev aracılığıyla değil, neşeyle ve başsız bir evrenin vahyi aracılığıyla yerine getirmek.
6. Sapkınlık ve suçu, dışlanması gereken değil, bütün insanlığın uyum sağlamak zorunda olduğu değerler olarak kabul etmek.
7. Kiliseye bağlı, komünist, sosyalist ya da milliyetçi gibi, evrensel cemaatten uzak cemaatlerin dağıtılması ve ortadan kaldırılması için savaşmak.
8. İnsanlar arası eşitsizliğe götüren değerler olgusunu (gerçekliğini) kabul etmek ve toplumun organik karakterini tanımak.
9. Hâlihazırdaki dünyanın yıkımına katılmak, gözlerini geleceğin dünyasına çevirmek.
10. Geleceğin dünyasını, yalnızca imkansız olmakla kalmayıp aynı zamanda tiksinti verici de olan nihai mutluluk açısından değil, şimdinin gerçekliğinden yola çıkarak ele almak.
11. Şiddet ahlakını ve çatışma istencini her türlü yetkenin temeli olarak kabul etmek.
(Georges Bataille, Oeuvres complètes, Tome II: Écrits posthumes- 1922-1940, Gallimard, Paris, 1970, s. 273)
Çeviren: Arif Yıldız
[/sws_ui_box]
[sws_divider_top] ✪