[Osman Kerkütlü] “Yapay dünyalarından bizi izleyen kadınlar…”

Osman Kerkütlü'nün eserleri daha önce Galeri Nev'in yirmi beşinci kuruluş yıldönümü vesilesi ile NEVNESİL’de izlenmişti. İlk eserlerinde ‘How I Met Your Mother’, ‘Lost’ gibi popüler dizilerden anları, sahneleri temsil eden ve dizi kahramanlarının gerçekliğini sorgulayan sanatçının yeni eserlerinin yer aldığı sergi 18 Şubat'a kadar görülebilir.
Şubat '12

[sws_2_column title=””]

[/sws_2_column]

[sws_2_columns_last title=””]

Futuristika: Resmedeceğiniz dijital-sanal ortamlardaki kadınları hangi kıstasa göre tercih ettiniz?

Osman Kerkütlü: Resmettiğim kadınların ortak noktası kuzeyli, açık tenli, keskin hatlı, soğuk ifadeli ve ‘kusursuz’ olmaları. Modellerimi kimi zaman yakın çevremden, kimi zaman ise sanal ortamdan seçiyorum, ancak hepsini ortak bir dille tuvale aktarıyorum.

Özellikle sosyal medya araçlarında oluşturulan sayısız profilde, insanların kimliklerinin yansıtıldığı görseller çoğunlukla dijital müdahalelerle oluşturuluyor. Siz yağlıboya çalışmalarıyla (belki) müdahale edilmiş, bizlere kusursuz güzellikteler gibi sunulmuş yüzleri, dikkat çekici bir renk-ışık kullanımıyla sunuyorsunuz. Onlara doğallıklarını kazandırma çabanız mı bu yoksa bir garabete mi dikkat çekiyorsunuz?

Tuvallerimdeki kadınlar kesinlikle ‘doğaüstü’ler; kendi yapay dünyalarından bizleri izliyorlar, biz onları izlediğimizde ise bir illüzyon yaşatıyorlar. Klasik resmi, dijital dünyanın efektleriyle harmanlıyorum.

Popüler kültürü sanattaki genel estetik anlayışın uzağında konumlandırma eğilimi malumdur. Önceki çalışmalarınızdan How I Met Your Mom’da klasik ve sık tekrarlanan bir sahneyi resmetmiştiniz. Benzeri popüler dizilerden yaptığınız resimlerde de renkleri canlı, ışığı da keskin kullanıyorsunuz gibi geldi bize. O serideki resimlerde dimension göre gerçek olmayan kimlikleri mi canlandırdınız yoksa bize sürekli akışı sağlanan popüler kültür öğelerindeki tekdüzeliğe yeter dediğiniz bir ruh hali midir söz konusu olan?

İnsanlar, fark etmeseler de, bir dizi furyası içinde sürükleniyorlar. Özellikle benim kuşağımın, dizileri hayatlarının bir parçası haline getirmesinin, dizilerin yeni bir hayat sunmasıyla bağlantılı olduğunu düşünüyorum. Bu herkesin kolaylıkla dahil olabileceği bir hayat. Dolayısıyla “yeni kimlikler” benim eserim değil, pop kültürün eseri.

Mardin Bienali’ne katıldığınızı biliyoruz. Düşüncenizi öğrenmek isteriz.

Bienal oldukça iddialıydı, çok başarılı buldum. Şehrin gizemi, sanat eserlerinin gizemine eklemlenmişti; ön yargılarım tamamen kırıldı.

Sokak sanatı diye adlandırılan, grafiti, stencıl, sokak ressamlığı gibi çalışmalara bakışınız nedir?

Hepimiz sokaktan geliyoruz, dolayısıyla insanların kendilerini lüks kutulara hapsetmeleri son derece ilginç geliyor bana; hayat sokakta akıyor. Sokakları boş bir tuval gibi görüyorum, neden bu tuvale resim yapmayalım? Bıraktığımız en küçük izlerin bile yıllar sonra tarihi bir önemi olacak. Grafiti ve stensil gibi sokak sanatı kökenli çalışmaları ben de işlerimle harmanlıyorum, sprey vazgeçemediğim bir malzeme, kısa zamanda verdiği sonuç ve mekâna kendini dahil edişi çok etkileyici.

Resim, müzik ve edebiyatta, hem sanata başlamanızdan bu yana hem de bu günlerde, başucu kişilikleriniz-size yalnız değilsin mesajı veren çalışmalar neler?

Akademiye girdigim ilk yıllarda, resim yapıp yapmama konusunda tereddütlerim vardı. O dönem okuduğum bir kitaptan çok etkilendim (Anne Rice, “Vampirle Görüşme”). Doğaüstü bir yaratığın bu derece ‘güzel’ betimlenmesi, yaptığım işi de sahiplenmeme yardımcı oldu. Şu anda işimle ilgili beni geliştirebileceğini düşündüğüm her mecraya bakıyorum: fotoğraf, video, animasyon, hatta en basit çizgi filmler bile beni besliyor.

Galeri Nev
Yer: Gezegen Sokak 5 Gaziosmanpaşa Ankara
Tel: 437 93 90

[/sws_2_columns_last] ✪

Önceki

2. Uluslararası Engelsiz Film Festivali kısa film yarışması başvuruları başladı

Sonraki

Acéphale