“Amazon’un Kalbinde Bir Kızılderili Günü” Alex Pilchin Fotoğraf Sergisi
13-30 Ağustos 2010
Çankaya Belediyesi “Galeri Kara”
Mithatpaşa Cad. No 48/B
Kızılay Ankara
Facebook etkinlik sayfası
Amazon ormanlarının derinliklerine, bambaşka zengin bir kültürün şarkısını dinlemeye doğru bir yolculuk bu… Ormanın kalbinde yaşayan Kızılderili kabilelerinin köylerine ulaşmak için piranha dolu nehirleri geçmek, kendi yolunuzu açmanız gereken orman yürüyüşlerini göze almak gerek… Yol alacağınız orman, tahminlerin ötesinde çeşitliliğe sahip: zehirli akreplerden, dünyanın en yavaş hareket eden tembel hayvanı slothlara, suların içinden yükselen dev ağaçlardan size kafasını uzatmış anakondalara… Tabi bir de bu zorlu yolun sonunda Kızılderililer tarafından kabul edilip edilmeyeceğinizin bilinmezliği…
Bugün hala modern dünyadan uzak duran/durabilmiş yetmişten fazla Kızılderili kabilesi bulunmakta. Bu kabileler Hristiyan misyonerlerle iletişim geçmeyi reddeden kabileler. Kimi kabilerlerse çoktan modern dünyayla temasa geçmiş, özgünlüklerini ve kültürlerini belki de çok farkında olamadan değiştirivermişler, sonu nereye varır bilmeden. Bundan elli yıl önce çıplak ve rahatken, örtünmek gibi bir ihtiyaç doğuvermiş ve almış dışarıdan gelen giysiler tenlerinin yerini. Yemekler tencereler içinde pişirilmeye, ilkel av aletlerinin yerine silahlar, ağlar tercih edilmeye başlanmış. Şamanların yerini doktorlar, kendi yaptıkları doğal ilaçların yerini farmakolojik ilaçlar almış.
Modern dünyanın onlarda değiştiremediği şeyler de var. Hala evlerinin duvarlarını topraktan, çatılarını palmiye ağaçlarından yapmaya, avlanmaya birlikte çıkıp, yiyeceklerini paylaşmaya, kadınlar palmiye yapraklarından ördükleri sepetlerde odunlarını taşımaya, çiftlerin kendilerini kapattıkları bir evde bir hafta geçirdikten sonra evli kabul edilmeleri geleneğine, vücutlarını farklı anlamlara gelen sembollerle boyamaya, atalarından öğrendikleri şarkıları ve savaşçı marşlarını söylemeye devam ediyorlar. Kültürlerinin değişmeyen en önemli parçası ise, doğayla kurdukları ilişki; ona egemen olmaya çalışmak yerine, onunla uyum içinde yaşamak ve asla ondan ihtiyaçlarının fazlasını almamak.
Bugün sadece kültürleri değil, yaşam alanları da tehlike altında. Bunun nedeni ise yapılması kırk yıldır planlanan hidro elektrik üretecek Belo Monte Barajı. Eğer yapılırsa, dünyanın üçüncü barajı olacak Belo Monte, evleri Amazon olan ve bu eko-sistem içinde varolan bütün canlıların yıkımı olacak. Barajın ırmakları yutması, bitki örtüsünün yok olmasına, kuraklığa, yerlilerin beslenme kaynaklarının ellerinden alınmasına ve zaman içinde artacak malerya gibi ölümcül hastalıklara neden olacaktır. Amazon Kızılderilerinin kırk senedir büyük bir başarıyla karşı çıktıkları ve yapımını durdurabildikleri bu baraj projesi, öyle görünüyor ki bu Eylül’de yapılmaya başlanacak.
Bu küçük sergiyle sizleri kısa bir zaman sonra belki de yok olacak bu kültürden haberdar etmek istedim. Amazon’da güzel bir Kızılderili günü geçirmeniz dileğiyle.
ALEX PILCHIN
✪