[sws_3_columns title=””]
[sws_divider_small_padding]
Pınar İlkiz sordu, Sırrı Süreyya Önder, Ece Temelkuran, Fikret İlkiz, Behiç Aşçı, Pınar Öğünç, Çiğdem Mater, Cengiz Alğan [DurDe!], Oğuz Sönmez [Savaş Karşıtları] ve Şeyda Öztürk [Cogito] cevapladı: Sivil itaatsizlik ve Türkiye’deki konumu nedir?
[sws_divider_small_padding]
Cengiz Alğan:
[sws_pullquote_left] “Tüm sonuçlarını bilerek ve göze alarak vicdani reddini açıklamak tam da sivil itaatsizliğin özüne uygun bir eylem biçimidir” [/sws_pullquote_left]
[/sws_3_columns]
[sws_3_columns_2thirds_last title=””]
Sivil itaatsizliğin fikir babası ABD’li yazar Thoreau’dur. Meksika savaşı sırasında konulan bir vergiyi ödemeyi reddeder ve hapse atılır. Hapiste ziyaretine gelen bir arkadaşı ona orada ne işi olduğunu sorar: “Neden buradasın?”. Ve sonraki yıllarda efsane olacak cevabını verir Thoreau: “Sen neden burada değilsin?”. Buradan esinlenerek yazdığı Sivil İtaatsizlik(Civil disobedience) makalesi kendisinden sonra gelen çok sayıda ünlü ‘pasif direnişçiyi’ etkilemiştir. Bunlar arasında Gandhi, Tolstoy, Martin Luther King, Rosa Parks ve Marks’ın damadı Lafargue gibi simalar vardır.
Çok kabaca söylersek yasalara veya idarenin politikalarına uymamayı, karşı koymayı öneren şiddet içermeyen, vicdani bir aktivizm biçimidir. Gandhi’nin İngiliz sömürgeciliğine karşı geliştirdiği açlık grevi vb içeren direniş ve Martin Luther King’in ABD’de başlattığı Sivil Haklar Hareketi en bilinen sivil itaatsizlik eylemleri arasında sayılabilir. Sivil itaatsizlik yasaların uygulanma biçimine bir itirazdır ama aynı zamanda hukuk devletine doğru bir eğilimi sergiler. Bu bakımdan sivil itaatsizlik adına yayılan eylemler kamuya açık, aleni, vicdani ve aynı zamanda siyasi bir eylem biçimidir.
Türkiye’de de pek çok örneğini gördük. Son olarak yakın zamanda Kürt siyasi hareketi, adını da sivil itaatsizlik şeklinde duyurarak çeşitli eylemler gerçekleştirdi. Öncesinde çok sayıda açlık grevi ve ölüm orucu eylemlerine tanık olduk. Bunlar protestonun ötesine geçen, hukuki sonuçlarına katlanmayı göze alan, barışçıl eylemlerdi. Greenpeace örgütüyle özdeşleşen kendini zincirleme eylemlerini de bunlara dâhil edebiliriz.
Bence Türkiye’de sivil itaatsizliğe en çok yaklaşanlar vicdani retçiler oldu ve olmaya da devam ediyor. Askere gitmenin zorunlu olduğu, üstelik toplum tarafından da bunun sıkı biçimde benimsendiği, deyim yerindeyse ‘askere gitmeyene kız bile verilmediği’ bir ülkede, tüm sonuçlarını bilerek ve göze alarak vicdani reddini açıklamak tam da sivil itaatsizliğin özüne uygun bir eylem biçimidir. Sayıları giderek artan vicdani retçiler Türkiye siyasetine sivil itaatsizliğin ne olduğunu öğretebilir.
Cengiz Alğan
DurDe Girişimi sözcüsü
[/sws_3_columns_2thirds_last] ✪