Eskilere Dair

Ben alıştım galiba her gün senin yanına gelip sohbet etmeye, belki de sadece konuşmaya.

http://img5.mynet.com/ha6/b/birzmn3.jpg

Sen dükkanı açmadığın zamanlarda nasıl huzursuz oluyorum bilemezsin abi. Ben alıştım galiba her gün senin yanına gelip sohbet etmeye, belki de sadece konuşmaya. Olsun, bu da iyi geliyor bana.

Gözlerimin kızarıklığı düşündürmesin seni, dünden beri hiç uyumadım. Fotoğraf albümlerini karıştırdım, siyah beyaz yeşilçam filmleri izledim, dünden bugüne ne değişti bunun cevabını aradım sabaha kadar. Hâlihazırda beni tatmin eden bir cevap da bulamadım. Belki bir şeyler kendiliğinden değişir de bozacı geçer sokaktan diye saatlerce balkonda bekledim. Araba alarmları, sarhoş nârâları ve polis sirenlerinden başka hiçbir ses yankılanmadı semâda. Kim bilir nesli tükenmiş kaç meslek vardır dedim kendi kendime.

Çok var mıdır abi?

Ama en afili meslek seninki bence. Tabi, saat tamir etmek her baba yiğidin harcı değildir. Büyük bir teessürle izliyorum her seferinde. O ufacık vidaları, çarkları nasıl bir ustalıkla minnacık yerlerine oturtuyorsun anlamıyorum. Hakikatli adamsın vesselâm, sayende millet zamanla yarışıyor.

O gözlükler hiç düşmüyor mu abi gözlerinden?

İnsanlar canımı çok sıkıyor abi. Eskiye dair ne varsa, çöpe atmakta kararlı adımlarla ilerliyorlar. Oysa ben sevdiğimle yazlık sinemada Türkân Şoray filmleri izlemeyi çok isterdim. Bilirsin, bizim mahallede bir tane varmış yazlık sinema. Ben iki yaşıma girdiğimde kapanmış, yerine belediye binasını dikmişler. İlk zamanlarda ahâli biraz kızmış ama kapalısını yapacağız deyince belediye, üstüne düşmemişler bu mevzunun. E tabi, bir müddet sonra herkesin evine televizyon da girince kapalısını da önemsemez olmuşlar.

Çocuklar da değişti abi. Eskiden çok ses çıkarıyoruz diye kovarlardı komşular kapı önlerinden. ‘Gidin kendi kapınızın önünde oynayın.’ derlerdi. Keşke insanlar şimdi de bu dertten mustarip olsa. Kuş sesini geçtim, çocuk cıvıltısı dahi yok sokaklarda.

Gözlerimden uyku akıyor, gideyim de biraz uyuyayım ben. Sabah sabah kafanı şişirdim yine kusuruma bakma.

Bu arada aklıma gelmişken sorayım; eskiden çingeneler ayı oynatırmış sokaklarda, etrafına çocuklar, mahalleli toplanıp izlermiş. Sâhi ne oldu onlara? Artık çalınca bile oynamıyor ayılar. Bu insanlar bir şey mi yaptı yoksa?

Neyse, hadi hayırlı işler! ✪

3 Comments Bir yanıt yazın

  1. ilginize teşekkürler efendim…

  2. bu yazıyı öyle çok seviyorum ki.. eskiz defterimin en ön sayfasına yazdım ki eskiyi özledikçe içim daraldıkça okuyorum mutlu oluyorum.

  3. Yoğurtçular da vardı. Kabınızın darasını alıp sonra istediğiniz kadar koyarlardı.Şimdiki matematik derslerinde dara diye bir şey öğreniliyor mu hesaplama yaparken?
    Bizim mahalledeki Melisa Pastanesinin sahibi bir gün  “sokaklarında çocuk görmüyorum geldiğime pişmanım” demişti GOP Uğur Mumcu caddesi için de o zaman dikkatimi çekmişti. Gerçekten öyleydi ve üstü de vardı.Akşam yürüyüş yaparken geçtiğim sokaklarında  ne çoluklu çocuklu aile sesleri ,ne de ışığı yanan odaları olmayan evlerle doluydu sokaklar. Elektronik oyunların kabus dünyasında gibi hissettiğim için sonunda ” ne dolap beygiri gibi ne dönenip duracam buralarda” deyip yürüyüşten de vazgeçtim.Gasavet basıyordu beni Baba Zula’nın bir türküsündeki gibi…

Comments are closed.

Önceki

Otomorfoz2 // Otomorphose2 | Alper Bıçaklıoğlu @ Hush Gallery

Sonraki

Gülümseyin, bu bir kamera şakası!