Kıyamet çıkmazı – 3

3)Anla: Askerler, akrabalarından gönderilen mektuplarla, kısa süreliğine iletişim arzularını gideriyorlardı.
Mayıs '09

(3)Anla:

Askerler, akrabalarından gönderilen mektuplarla, kısa süreliğine iletişim arzularını gideriyorlardı.

Lance’ inkinde yazan, oğlunun Disneyland hakkındaki görüşüydü:

Burası kadar muhteşem bir yer olamaz.

Ancak yaratıcıları aynı olsa da, ülkeleri Vietnamdaki karnalava daha çok özen gösteriyordu;

bu yüzden Lance’ in fikri -savaşın sebebinden bağımsız olarak- bulunduğu ortamın daha güzel olduğuydu;

ne de olsa o, artık ruhunu henüz kendisinin dahi anlamayadığı tanımsız bir özgürlüğe bırakmıştı.

Biraz sonra, henüz mektuplardaki sevinç döşemeli yakarışların okuması bitmemişken, düşmanın sıcak öfkesine kapıldılar.

Kendilerine gelip, karşı koyana dek, kıyametin ağız kokusuna bir ceset bırakmak zorunda kaldılar:

Arka-fonda, askerin annesinin gönderdiği ses kaydı ise hala akmaktaydı;

geçmişten gelip, ‘şehitliğine’ yapılmış bir çağrı gibi.

Bu esnada, kıyametin imaj anlayışı gösterime sunuldu:

Kurtz’ e giden yolda, Fransızlar tarafından bir harabenin ortasında karşılandılar.

Bulundukları alanı hiçbir şekilde terk etmeyeceklerini, sebepleriyle birlikte açıklarlarken, geçmişteki başarısızlıklarını andılar.

Çocukları ise hayata karşı sağlam cephe alabilmek için Baudelaire’ in ‘sert’ şiirlerini ezberliyorlardı.

Kadın, afyonla birlikte eskiden kocasına da söylediği sözü hediye etti:

İçinde iki kişi var;

biri öldüren, biri seven.

İkisi de sensin.

Ruhuna ve beynine, afyonun ağırlığı kadar bir huzur parçasını yerleştirdi ve ardından kendini kadının, dağların ardından yankılanan sevgi çağrısına bıraktı.

Çok geçmeden, yola çıkacaktı.

Düşmanlar bu sefer de bir başka askeri ‘filmden’ silmek için saldırıyorlardı.

Ancak bu saldırı kayıp-adamın gözünde, korkutmak amaçlı olarak gözükse de, saniye sonrasında adamlarından birine kaybetmesine sebep oldu.

Lance arkadaşını, nehrin altında yatan, anılarından çok uzakta kalmış olan diğer ölülerin yanına yolladı.

Zaman, yılışık bir hale geliyordu;

bir sinek vızıltısı gibi, sürekli varlığının ağırlığını hissettiriyordu.

Kurtz’ un kızıl esintisi.

Gelecek, geçmişi es geçer.

Yaşamsız bir baş-kaldırış,

insanları diğer tarafın krallığından

izler.

Tanrı’ nın zihninde çoktandır var olan kapı,

kendisini yeni gelen ziyaretçilere açar.

Bataklığının çıkış kokusu, etkisini bu kıyametin lideri olan, öldürmekle görevlendiriliği Kral’ ın ter kokusundan alır.

Ve bu, çok yakından gelmektedir.

Törenin başlamasına, bir göz kırpması kadar kısa ancak alna dayatılan bir namlunun patlamasını beklemek kadar da uzun bir zaman vardı. ✪