Henüz 18 yaşında olmasına rağmen, dikkat çeken çalışmaları bulunan Lydia Braun, çok az, ama çok az ünlü heavy steel grafikeri Pushead‘i andırıyor. Kendisiyle the Jist ve Phirebrush konuşmuş.
Çizim yapmaya ne zaman başladın?
Beş yaşındayken. Babam için Quake canavarlarından oluşan bir defter hazırlamıştım. Hatta “Kanlı Kutup Ayısı” gibi bir isim bile verdim. Eğer Home windows ile büyüseydim yüksek ihtimalle Doom karakterleri çizerdim ama ben bir Macintosh ile büyüdüm.
Ailende sanatçı var mı? Yoksa çizim yapmak kendi kendine başardığın bir şey mi?
Tabi ki sanatçı bir aileden geliyorum. Annemin ben doğmadan önce kendine ait bir saç tasarım stüdyosu varmış ve babamın da Little Photos isimli kendine ait bir tasarım ofisi var. Aslında babamın kendine göre yeni nesil bir sanat anlayışı var. Babamın tarzını seviyorum ama benim farklı bir duruşum var.
Önce düşlerimi çizdim. Daha sonraları, hayal kırıkığına uğradığımda çizim yaptım. Şimdi ise eğlenmek için yapıyorum. Düşüncelerimi bir kağıda dökmek oldukça güzel.
Çizim sırasında hangi araçları kullanıyorsun? Elle çizip tarıyor musun?
Eğer çizimim yeterli görsel duygumun olmadığı noktalar içeriyorsa, internette dolanıp fotoğraflara, resimlere ve hatta anatomiye bakıyorum. Daha sonra kurşunkalem ile taslak çıkartıp detayları ekliyorum. Sonrasında boyalı kalemlerle üzerinden geçip kurşunkalemi siliyorum. Böylece elimde büyük ayrıntılarıyla bir taslak kalıyor. En nihayetinde noktaları da ekleyip tarayıcıya gönderiyorum. Photoshop’ta gerekli düzeltmeleri yapıyorum tüm çizimi tek parça siyah bir parça haline getiriyorum. Bu noktadan sonra, bitti diyene kadar farklı layer’larla renklendiriyorum.
Çalışmalarınızda kurukafalar gibi grotesk öğeler ve şiddet görünürken, karşımıza aniden kırmızı güller ya da bir kadın vücudu gibi tanıdık öğeler de çıkıyor. Bu görsellerle yapmak istediğiniz kombinasyon nedir?
Dürüst olmak gerekirse, çalışmalarım bitene kadar üzerinde uzun uzadıya düşünmüyorum. Kemiklere ve kurukafalara ekleyebildiğim ayrtıntıları sevdiğim için onlarla daha çok çalışıyorum. Ayrıca aynada kolaylıkla görebildiğim bir nesneyi çizmeyi de seviyorum: bir dişinin bedeni. Nasıl çizeceğimi bilemediğim bir konum olursa, aynaya bakıp o pozisyonun neye benzeyeceği üzerinde çalışıyorum. Diğer eklediklerime gelince… Açık söyleyeyim, hepsini uykularımdan alıyorum.
“Drawback Alfabesi” isimli ilginç bir çalışmanız var. Bu fikir nasıl oluştu?
Aslında hiçbirşey üretmemekten çıktı. Düş göremiyordum be aklıma bir şey gelmiyordu. Bir gün kadınları farklı durumlarda çizmeyi düşündüm. Heyecan, bulumia, kanser… Alfabenin her harfiyle birlikte gerçek sorunlar. Serinin sonunu tekrar bir üretememe durumu yaşayacağım zamana saklıyorum.
Çalışmalarınızda enteresan bir cinsellik de bulunuyor. Mesela “Hatalı bir karar” isimli çalışmanız da oldukça ilginç. Bu çalışma hakkında ne düşünüyorsunuz?
Bu çalışmayı hamile olduğumu düşünüp yaptım. Tabi öyle değildim ama bir şeyler beni öyle düşündürüyordu. Konuyla alakalı birkaç tane garip rüya görmüştüm. Bir tanesinde bir sürü sinek, kırık yumurtalardan oluşan bir yuvadan kendilerine ziyafet çekiyordu. Diğerinde ise ben ve belirsiz biri vardı. Benimle beraber olup orada öylece bırakıyordu. Fikir aslında, sadece seksi düşünüp sonuçlarıyla ilgilenmeyen bir adamı tasvir etmekti. Onu mavi kravatıyla tasvir ettim, ayrıca bir iskelet yaptım. Belki de insan olmadığınının sembolüdür.
Sırada ne var?
T-shirt tasarımı dünyasına girdim. İşlerimi büyük şirketler keşfetsin diye beklemekten sıkılıp bir online dükkan açtım. Oldukça heyecanlıyım. ✪