İlhan Berk için lettera amorosa
Turgut Uyar der ki, “Şiir olmasaydı, İlhan Berk onu icat ederdi.” Aşkın naif bir şeytan olduğunu, kasık kasığa yaşandığını yazan İlhan Berk, dağların, nesnelerin, yaprakların ve duruluğun ve Pera’yı adımlayarak saymanın ve Galata’da güvercin kovalamanın ve dahi binlerce yetersiz sıfatın şairi sulara karıştı.
Garip tesadüfler sonucu, mektup arkadaşı olma onuruna erişmiştim kendisiyle. Kendisine gönderilmesi gereken bir mektup bana, bana gönderilmesi gereken bir aşk mektubu ise ona gönderilmişti ve dolayısıyla bir Bodrum daveti almak, bu yüzyıl içinde gerçekleşti.
Üsküdar’da denize inerken bir gün, çalan telefonu açtığımda, sesini daha önce duymamış olmama rağmen hatırladım hemen, İlhan Berk’in sesi. “Tanıştık değil mi daha önce? Ben yazdım sanki. Sen ben misin?” Yeryüzünde başka bir ruh hali anlatamaz. Birileri, diğerinin ruhunu ve bedenini zaman zaman işgal eder. Bodruma’a gidip kaynattığı otlardan içmek bir başka zamanda, başka bir dünyada olacaktır. Haberini aldığımda, aynı anda bir yaprak düştü önüme. Kül ile yıkadım onu.
Ardından ya da önünden bir şeyler yazmanın kendi adıma zor olduğundan, çok ama çok uzun yıllar önce, bir gün bugünün geleceğini düşünüp, bir mezartaşı sayfası hazırlamıştım. Dumanlıydım ve karanlıktaydım, ayrıntıları pek hatırlamıyorum. Diğer yanım yıllarca saklamış. Hem “Zaman ki senden başka nedir.”
✪