Yaşam pınarını uyuşmaya karşı gelmekten, olanın yanlış olduğuna dair ateşli bir inançtan, ve olanı olması gerekene dönüştürmeye yönelik etkin bir girişimden alan
Çağdaş dil olgusunun gelişimindeki önemli veçhelerden birini çözümlerken, Chomsky, sadece anlatı kalıplarının ya da dilsel/biçemsel söyleyiş biçimlerinin değil, zihinsel refleks zamanının bile
Nietzsche’den sonraki muhtemelen en önemli “oluş filozofu” olan Gilles Deleuze, oluşu karıştırılabileceği diğer dönüşüm süreçlerinden, özellikle de evrimden ayıran en önemli özelliğin
Bulgakov, kitaplarında mükemmel eleştirdiği SSCB’ye karşı aşağıdaki mektupları yazar; ilki 1929’da doğrudan Stalin’e, ikincisi ise 1930 Mart’ında SSCB hükümetine hitap eder.
Gezi Parkı Direnişi boyunca söylenen “Haklıyken haksız duruma düşmek istemiyoruz” dayatması tam olarak Schopenhauer’ın aktardığı kibre ve kötülüğe denk geliyor.