-Yangoz

...Zamanı yavaş ve temkinli kullanan yumuşakçalar şubesine üye, kabuklu bir hayvan üzerine düşünmek istiyoruz...

Temmuz '08

Şerafettin sokağın sonunda, sağ köşede simitlerini satarken Gündüz Vassaf okuyan Mesut’un etrafa saçtığı susamları yiyen güvercinler bu yazının konusu olamayacak kadar hareketliler, serçeler daha da zor.

Zamanı yavaş ve temkinli kullanan yumuşakçalar şubesine üye, kabuklu bir hayvan üzerine düşünmek istiyoruz.

Düşünelim.

Arkamızda simitçi, Şerafettin sokak boyunca yürüyoruz, tabii ki yağmurlu bir gün, ahmak ıslatan bile yeterli olabilir. Sokağın sol tarafında olduğu yerde güçlü, kuvvetli ve kendinden emin duran, bahçesindeki çam ağaçlarının her daim rüzgar altında kalmaktan savruk bir şekilde büyümüş olan dallarına bakakalsak da, Erenköy Palas apartmanı yan duvarları üzerindeki hafif kıpırdanmaları da fark etmiyor değiliz.

Biz kimiz?

Biz belki de Asya yakasına yeni dönmüş, Aki Onda’nın “Fish don’t know it’s raining” parçasını loop halinde yaklaşık 2 saattir dinleyen ve yavaşlığın gerekliliği üzerine düşünen birisiyiz. Salyangozlar ile karşılaşmamız büyükçe bir mısır koçanının duvar kenarındaki anlamsız duruşu ile birleşiyor.

Salyangozlar hassas hayvanlar, çok soğukta vücutlarında bol miktarda su bulunduğundan donabiliyorlar, çok sıcak havalarda da tam tersi. Yağmur yağar ve salyangozlar belirir diyebilir miyiz? Salyangozlar yağmur tanelerinin yavaşlamış düşünce ile buluşmasından oluşur diyebilir miyiz?

Bir salyangoz ile yaşamak için nemli bir evimiz olmalı galiba. Neyse salyangoz işte yavaş yavaş düşündüren animalia aleminden, mollusca şubesinin, gastropoda sınıfının utangaç üyesi.

Peki son soru, salyangoz yağmur yağdığını bilir mi? ✪

1 Comment Bir yanıt yazın

  1. Şimdiki zamanda hayatın yeni bir şey getirmeyeceğinden eminken, mısır koçanına dadanmış beş salyangoz: Yağmurun yağdığını bilmekle ilgili antropologlar araştırmalar yapmış, etüdler sunmuşlar. Bunun bilinebilir olmasını algılayamayan, anlamayan, dahası, bu duruma içerleyen yaban kültürler var. Elimizdeki örnekte, yağmur sularıyla sürüklenen koçana tutunmuş halde kalan beş kafadarın yağmurdan haberlerinin olmaması düşük bir olasılıkmış gibi görünüyor. En solda duranı çünkü hayal meyal tanıyor gibiyiz: Bunu Şişli’de eşarbımızda taşımış, ona sinemada The Assassination of Jesse James by the Coward Robert Ford’u izlettirmiş ve geceyarısından sonra bir apartman bahçesindeki ergen fidanın dibine bırakmıştık.

Comments are closed.

Önceki

Sokağın düşünürü…

Sonraki

En kümülatif türler ilişkisi: sinema ve edebiyat