“Winston Churchill ile Röportaj” Bram Stoker’ın kurgu dışı makalelerinden biri. Bu yazı, Stoker’ın 1907’de yaptığı bir dizi röportajın ikincisiydi. İlk kez ABD’de New York’ta The World’ün 5 Ekim 1907 tarihli sayısında yayımlandı. Ertesi gün Evansville Courier’in 6 Ekim 1907 tarihli sayısında yeniden basıldı. İlk olarak İngiltere’de The Daily Chronicle’ın 15 Ocak 1908 tarihli sayısında “Mr. Winston Churchill: Talks of his Hopes, His Work, and his Ideals to Bram Stoker” başlığıyla yayımlandı.
Bay Winston Churchill’e kendisiyle röportaj yapmak için randevu isteğimi yazdığımda şöyle cevap verdi: “Aslında yapmamayı tercih ederim; ama eğer isterseniz de sizi reddedemem.” Onunla kütüphanesinde tanıştığımda daha açık bir şekilde şöyle açıkladı: “Röportaj yapmaktan nefret ediyorum ve genellikle de reddediyorum. Ama sizin için kuralı çiğnemek zorundayım, çünkü siz babamın arkadaşıydınız.” Sonra zarifçe benim için kişisel bir neden daha ekledi: “Ve çünkü siz Drakula’nın yazarısınız.”
Bahsettiği, birkaç yıl önce yazdığım ve kendisinin genç hayal gücüne hitap eden bir vampir romanıydı. Kendisi de yaratıcı bir yazardı. Okuduğumu hatırladığım ilk şey, Man Overboard adlı güçlü bir kısa hikayeydi! (Kızıldeniz’in Bir Bölümü) – boğulmakta olan bir adamın son düşüncelerini takip eden acımasız, çarpıcı bir hikaye.
Daha önce de yazdığından, yaklaşık on yıl önce, politik bir roman olan Savrola, ona başka romanlar yazmak isteyip istemediğini sordum, tabii ki, siyasi çarkın devrimleri aracılığıyla bunu yapmak için zamanı olması durumunda. Düşünceli bir şekilde cevap verdi:
“Bence hayır; roman değil. Umudum yazmak, kamusal hayatın bana fırsat vereceği kadar yazmak. Ama kurgu olacağını sanmıyorum.
“Tarihin daha hafif biçimlerinde bir şeyler yazmayı tercih ederim – bir tür hakikate dayanan hikaye anlatımı. Bana öyle geliyor ki, modern tarihsel araştırmanın tüm eğilimi, meselenin her bölümü veya yönü hakkındaki incelemeyi ayrı ayrı alt bölümlere ayırmak ve konudan uzaklaştırmak şeklinde. Her şey bölümlere ayrılıyor. Sonuç tatmin edici değil. Eskiden daha az ayrıntıya, ancak genel bir resme sahiptik, oysa şimdi çok fazla ayrıntı elde ediyoruz, ancak genel bir eskiz, resim veya hikaye yok. Eser ne çok uzun olmalı ne de çocuklar için yazılmalı. Bir konuyu bir bütün olarak ele alacak ve bilmek isteyen ama fazla zamanı olmayan sade insana akıllıca aktaracak yazarlar için dev bir fırsat var. Fitchett’in İmparatorluğu Kazanan Eylemler kitabının popülaritesi ne demek istediğimi gösteriyor.”
Zamanın İntikamı
25 sterlin. Beşinci Tümen Alt Komisyonu tarafından, söz konusu tümenin Özel Görevlisi adına, kaçan savaş esiri CHURCHİLL’i canlı ya da ölü olarak bu ofise getirene 25 sterlinlik ÖDÜL VERİLECEKTİR.
Beşinci Tümen Alt Komisyonu adına.
LODK DE HAAS, Sekreter.
Köleliğin kötü zamanlarında kaçak köleler için kullanılan yukarıdaki kaba saba aranıyor metni, Winston Spencer Churchill’in Aralık 1899’da Pretoria’daki Model Okulu’ndaki hapishaneden kaçışını izleyen bildirimdir.
Yedi yıl sonra Transvaal artık bir İngiliz Kolonisiydi ve eski mahkûm Winston Churchill, İngiliz Hükümeti’nin Koloniler Müsteşarı oldu; Yeni İngiliz Kolonisi’nin yeni anayasasının oluşumunda önemli bir paya sahip -o paya sahip olmayı açıkça belirtmiş- Müsteşar. “Böylece,” diyor Feste, “zaman girdabı intikamını da yanında getiriyor.”
Bay Churchill’i Piccadilly’nin dışında, Bolton Caddesi’ndeki güzel evinde çalışırken buldum. Koloniler Müsteşarı çalışan bir bekar; genellikle evlerde oturma odası için tahsis edilen birinci katın tamamı burada bir çalışma odası olarak kullanılıyor, iki oda tek oda yapılmış. Bolton Caddesi’nin bu bölümündeki evler büyük değil ve her santim alanı genellikle akıllı mimarlar tarafından pratik kullanım için düzenlenmiş. Odanın renk tonu koyu yeşilve aynı koyu renkli ahşap, ağır maun paneller büyük bir kitaplık tarafından biraz kasvetli de olsa aydınlanmış. Yeşil sandalyeler ve kanepelerden oluşan kadife sert halı da yeşil.
Çalışma masası dikkat çekici. Maun ağacından bacakları ve ince biçimde oyulmuş eğimli kenarları olan son derece büyük ve geniş bir Chippendale parçası; sanki özel olarak belgeleri harmanlama işi için yapılmış gibi görünüyor. Birleştirilmiş çift odanın başka bir yerinde, lale ağacından yapılmış İmparatorluk mobilyalarının güzel parçaları dizilmiş raflar, Churchill ailesinin Katolik zevkini gösteren, çoğunlukla nadir baskılar olmak üzere çeşitli kitaplarla dolu, bu baskıların çoğunda Lord Randolph Churchill’in özel kitap plakası var. Burada tarih, felsefe, siyaset ve kamusal yaşamla ilgili daha ağır eserlere ek olarak, Edgar Allan Poe, Carlyle, Richardson, Jane Austen, Dean Milman, George Grote, Bronte’ler vs. de görülüyor.
Elbette burada mektup ve kağıt birikimleri yok; Mavi kitaplar ve bir devlet adamının ofisini dolduran belgelerin dosyaları. Bütün bunlar Sömürge Ofisi ve Avam Kamarası’ndaki odalarında. Bir Bakan olarak çoğunlukla evden çalışabilse de -halihazırda öyle yapıyor- yapılacak iş seçilip sadece gerekli olan belgeler ve yetkiler beraberinde getirilebiliyor.
Çocukken Churchill
Dış odadaki şöminenin üzerinde, panelde ressam Romney’e ait, Kaptan Peletan’ın üniformalı bir subay biçminde güzel bir portresi var. Pencereler çift çerçeveli, böylece kıyamet gibi hava ve yakındaki Piccadilly’nin trafik kükremesi etkili bir şekilde dışarıda tutulabiliyor. İç odanın duvarında, ona bakan kişi ile yüzleşecek şekilde ayarlanmış, Rt. Hon. Lord Randolph Churchill’in gerçekçi bir portresi var.
Henry Irving’in menajeri olmak için Londra’ya geldiğimde, Lord Randolph ile İrlanda’da başlayan arkadaşlığımız devam etti. İlişkilerimiz her zaman dostaneydi. Irving’in büyük bir hayranı olduğundan sık sık Lyceum Tiyatrosu’na gelir ve ara sıra eski Beefsteak Room’da akşam yemeği için kalırdı.
Bir akşam tiyatroda -sanırım Faust’un uzun soluklu gösterimiydi- perde arasında arasında koridorda yürüdüğüm sırada arkamdan onun sesini duydum: “Ah, Bram Stoker, oğlumu seninle tanıştırmak istiyorum.” Döndüm ve tanıtım yapıldı. Genç Winston, o zamanlar on üç yaşlarındaydı, kızıl saçlı ve çok kırmızı yanaklı, güçlü yapılı bir çocuktu. Parlak görünümlü bir çocuk, sağlam ve son derece sağlıklı görünüyor. El sıkıştığımızda babası şefkatle elini çocuğun omzuna koydu ve sevgi dolu bir şekilde okşayarak şöyle dedi: “Henüz büyük değil ama tam bir fırlama.” Ve oğlunun “tam bir fırlama” olduğu ortaya çıktı.
Oğul, babanın beklentilerinin de ötesine geçti. Şu anda, yaşayan İngiliz devlet adamlarının önde geleni, hatip olarak büyük yetenekleriyle bağlantılı gösterişli, hırçın yöntemleri, kamusal sorunları ele almadaki berrak gücü ve onu tüm rakiplerinin üzerinde ayıran olağanüstü görüş genişliğiyle dikkat çekiyor.
“Neden?” diye sordum ona, “ordudan bilerek mi ayrıldın? Askerliği sevmiş ve uyum sağlamış görünüyorsun.”
“Orduda çok mutluydum. Askerlik yapmayı seviyordum. Ancak gerçek şu ki, barış zamanında aktif olmak isteyen bir adam için orduda pek alan yok. Tabii ki, çok aktif derken farklı şekillerde demek istiyorum, çünkü askerlik hizmetinde her zaman bol miktarda rutin iş vardır. Her neyse, bir insan kendi yaşam tarzını seçmeli ve eğer bir insanın istediği sadece savaşsa, politikada bolca var zaten. Kişi sadece kendi eğilimini takip ederek gerçekten uyumlu bir hayat sürebilir.”
“Bununla tam olarak ne demek istediğini tanımlamayacak mısın?” diye sordum. Gülümsedi. Tanımları pek umursadığını sanmıyorum; kararını kendi yolunda, kendini tatmin etmenin bir yolu olarak veren biri.
“Ahenkli yaşam. Bir insanın çalışmasının aynı zamanda keyfi olduğu bir hayat ve bunun tersi de geçerl. Neşeli bir mizaçla birleşenince dünyevi armağanların en iyisini sunar.”
“Neden neşeli mizaç? Sadece bilgilenmek için soruyorum.”
“Çünkü başka birçok şeyi yansıtır: örneğin sağlık ve güç. İnsanoğlunun büyük çoğunluğu günün büyük bir bölümünde çalışmak zorunda ve daha sonra kendilerini eğlendirmebilirler- eğer çok yorgun değillerse. Ancak şanslı azınlık, en keskin ilgi ve zevklerini, iş ve atıl saatler arasındaki herhangi bir karşıtlıktan değil, işin kendisinden alır. Kesinlikle fiziksel sağlığın bununla iyi bir ilgisi var. Henry James, sağlıklı bir yararlılık dininden bahsediyor.”
“Bay Churchill,” dedim, “devlet adamlığı ve devlet adamı demek istediğim yerde siyaset ve politikacı sözcüklerini kullandığınızı not ediyorum. Fikirlerinizle uyuştuğunu kabul edebilir miyim?” Cevap verirken yüzünde bir gülümseme vardı:
“Bir insanın kendisinden devlet adamı olarak bahsetmesinin en azından yakışıksız olacağını düşünmüyor musunuz? Siyaset ve politikacı bana çok iyi ve yeterli kelimeler gibi görünüyor, onlardan beklenen amacı karşılıyor. Siyaset yeterince büyük bir kavram, sizi temin ederim.”
“Sizce siyasetin modern eğilimi nedir?”
“Bu ülkedeki siyaset ve bence tüm dünyada da, sosyal ve ekonomik ayrışma hatları boyunca bölünüyor. Geçmişin hareketleri hiç bu kadar etkili olmamıştı. Reformasyon, doğrudan ve dolaylı olarak, vicdan özgürlüğünü güvence altına aldı. 17. yüzyılın İngiliz isyanı ve ayaklanması Parlamenter hükümeti kurdu. Fransız Devrimi, çok önemli ölçüde siyasi eşitliğe –ulus fikrine– sınıf önyargısıyla ayrılmamış yurttaşlara ulaştı; ama tüm anormalliklerin, sosyal ve ekonomik adaletsizliğin en büyüğü hala ortada. Bütün siyaset buna odaklanıyor.
“Belki de Amerika’nın yol göstermesi gerekiyor. Sermaye ve emek arasında çıplak bir mesele vardır. Amerika’nın insanlığın ilerlemesi hareketine katkısı, bilimsel uygarlığın karşı karşıya olduğu ekonomik sorunların mutlaka karmaşık bir çözümü olacak.”
“Derin Ciddi Amaç”
Geleceğe dair bu tahmini bitirdiğinde bu kez yüzünde gülümseme yoktu. Bunun yerine, yoğunlaşmış ağır bir bakışı vardı – derin, ciddi bir amaç, içindeki insandan bir şeyler gösteriyordu. Çocukluğunun maskesinin ardında oldukça farklı– genel görünümünden şüphelenilmeyecek tutkulu bir ciddiyeti ortaya çıkaran bir şey. Alnının pürüzsüz derisinde sadece ara sıra görülen yeni başlayan kırışıklıklar derinleşiyor, keskin ağzın ince çizgileri sertleşiyor gibi; yeni ve ciddi bir görünüm elde eden gözler.
Winston Churchill 34. yaşında, heybesinde dört seferin geçmişi ve bir Ballantyne veya Kingston donatmak için yeterli macera anıları var. Yıllarca Parlamento’da hep kendini paralayan ve cesur üyelerden biri olarak yer aldı. Siyasi muhaliflerin yirmi yıllık saltanatından sonra kargaşaya giren yeni Parlamento’da ilk resmi günün hararetini yaşadı. Avam Kamarası’nda, sömürge meselelerinde partisinin ve kabinesinin resmi sözcüsü oldu ve her şeye rağmen kendini değerli tutmayı başardı. Ama görünüşte hala bir çocuk. Onu, çalışma odasında mutlu ve keyifli, şömineye yaslanmış halde gözümüzün önüne getirelim.
Orta boylu, olduğundan daha ince görünüyor, çünkü derli toplu bir fiziği var. Çocukluğunun kızıl saçları alev renginin kısmen kaybetmiş ve şimdi kırmızıdan ziyade kızılımsı kahverengi görünüyor. Gözleri açık mavi, içlerinde bir kuşun gözlerinin o özgür canlılığından bir şeyler içeren büyük gözbebekleri var. Ağız bir hatibin ağzı: net biçimli, ifade edilebilir ve küçük değil. Alnı hem geniş hem de yüksek, burnun üzerinde oldukça derin bir dikey çizgi var; çene güçlü ve iyi biçimlendirilmiş. Elleri biraz dikkat çekici; hem yaşamına hem de genel karakterini yansıtıyor. Belirgin şekilde güçlü eller. Avuçları dürüstlük göstermek olarak kabul ettikleri genişlikte büyük; parmaklar hem uzun hem oldukça kalın, fakat sivriliyorlar; başparmak üst eklemde hafifçe geriye doğru bükülü. Böyle bir eli olan adam hayatta çok ilerler.
Ondan parti değişikliği konusunda beni aydınlatmasını istediğimde tekrar gülümsedi, ama bu sefer farklı bir şekilde, biraz anlaşılmaz bir gülümsemeyle, Çocukluğun neşeli yüzüyle bakan yaşlı bir bilgelik. Bence, değişime yol açan her şeyden ve değişim için yapılacaklardan zevk alacak. Sözleri, söylendikleri tonla ve görünüş, ifade ve tavırla hep birlikte aktarılan aydınlatıcı bir şeyle birlikte, kişinin aklını tatmin edecek şekilde tınlıyor.
“Yetiştirildiğim Muhafazakar Parti’deyken, Muhafazakar Demokrat olarak adlandırıldım. O zaman bile partinin ilerici kanadına aittim. Boer Savaşı’ndan sonra Muhafazakar Emperyalizmin üst düzey temsilcisi olarak Parlamento’ya geldim. Ama aslında buna karşı tam bir tepki içindeydim. Gerçekten de, parti değişikliğim geldiğinde, gidecek çok da bir yol yoktu. Muhafazakar tarafta siyasete girdim, tıpkı bir adamın babası orada olduğu için Oxford’a gidebileceği gibi. Babam Muhafazakar Partili bir Demokrattı ve ben de o atmosferde büyümüştüm.”
“Muhafazakar Demokrasi Nedir?”
“Geçmişin liderliği aracılığıyla hepimizin birlikteliği – düşündüğümde bulduğum anlam buydu. Ancak daha sonra, o görüşün özlemlerinin, sadece işçilerin oylarını ve popülaritesini kazanmak için Muhafazakârlığın kazanılmış çıkarları tarafından sömürüldüğünü gördüm.”
“Umutsuzluğun fısıltılarını süpürmek için buradayız. Geri dönmüyoruz: devam ediyoruz. Hareketlerimiz toplumun daha iyi, daha adil örgütlenmesine yönelik ve inancımız güçlü ve büyük, milyonlarca yurttaşın monoton bir şekilde çalıştığı donuk, gri bulutların yeni ve asil bir çağın güneş ışığında sonsuza dek kırılacağı, eriyeceği ve sonsuza dek yok olacağı zaman kesinlikle gelecek – çabalarımızla beklenen de erken olacak.”
Kaynak gazete sayfası:
F! Notu: “An Interview with Winston Churchill” ilk olarak Haziran 2002 ‘de A Glance of America: and other Lectures, Interviews and Essays adlı kitapta yayımlandı.
Çeviri Ömer Naci Jr. ✪