Dadatart

Bir süredir, güzide sanat çalışmalarını toparlayan, üzerinde kısa ve net yorumlarda bulunan güzel bir blog yayında. Biz de, dadaya selam çakan bu sitenin müsebbiblerine birkaç soru sorduk. Memlekette kolektif online yayınların artması dileğiyle.
Kasım '11

Dadatart’ın mutfağında kimler var?

Dadatart’ın mutfağında alternatif bakış açılarıyla hazırlanmış ve sanatta yeni çıkış yolları arayan eserlere derinden saygı ve sevgi duyan Oğuz ve Buğra adında iki kişi çalışıyor. Tasarım, kodlama, sosyal medya ortamlarındaki tanıtımı gibi hertürlü teknik detay ve içeriğin oluşturulması da bu küçük ekip tarafından sağlanıyor.

Hazırlığı ne kadar sürdü?

Bu projeyi iki kişi yürüttüğümüzü söyledik. Proje Almanya-Türkiye hattında 4 aylık bir süreç boyunca planlandı. Çünkü birimiz o süreçte Almanya’daydı. Tasarımın ve teknik detayların nasıl olması gerektiği ile Buğra, search engine optimization ve sosyal medya gibi konularla da Oğuz ilgileniyor. İçerik her ikisi tarafından oluşturuluyor. Bunların dışında işin en kafa yoran kısmı logosuydu. Logonun serbest ve basit bir çizgide olması bizim için çok önemliydi ve bu yüzden çeşitli yerlerde kullanılmak üzere şuan sitedekinden farklı birkaç emblem daha tasarlandı. Zamanı geldikçe bunları da göstereceğiz.

Konularınızı hangi kriterlere göre seçiyorsunuz?

Konular aslında gündelik hayatta bizim hoşumuza giden, bireysel olarak ilgilendiğimiz konular. Dediğimiz gibi alternatif bakış açısına sahip ve yeni çıkışlar arayan her türlü sanat bizim net sitemizde yer bulabilir. Bu noktada şu da belirtilmelidir ki bunun dışında kalan sanat eserlerine uzaydan gelmiş gibi bakmıyoruz. Internet’in rastgeleliği içinde karşımıza çıkarlarsa onları da yayımlamaktan çekinmeyiz. Zaten sitede de gördüğünüz üzere sürekli başka sitelere refere etme durumu söz konusu ve zaten net dünyasında ilginç şeylere rastlamak biraz da bu yolla oluyor diye düşünüyoruz. Ayrıca bir bellek oluşturma gayretindeyiz ve amacımız ilgi çekici eserlerin tarayıcımızın yer imi klasöründe yitip gitmemesi.

Gündelik hayatta iyi veya kötü şekilde yorumlayamadığımız her konu da Nema Komenta bölümünde kendine yer buluyor. Kim bilir, bir yorumlayan çıkar belki…

Yazı girişlerinizde özel bir çalışma var mı yoksa weblog mantığını mı önde tutuyorsunuz?

Birçok içeriği yurtdışında yayın yapan sitelerden buluyoruz, açıklamalarını Türkçe’ye çeviriyoruz. Bu konuda tek derdimiz anlaşılabilir olabilmek ve sitenin ziyaretçi tarafından kolay takip edilebilmesi. Özel bir çalışmamız yok.

Sokak sanatı içeriğine önem veriyoruz. Siz de bu konuda kategori yapmışsınız. Türkiye’de sokak sanatını nasıl görüyorsunuz?

Türkiye’de sokak sanatı, başladığından bu zamana fazlasıyla yol kat etti. 2003 ve 2004 yıllarındaki stillerle şimdikileri yan yana koyduğunuzda, fark bariz olarak ortaya çıkıyor zaten. Ama sokak sanatının estetik bir stencil, sticker veya graffitiyi içermesinin yanında bir de fikir aktarmasını istiyoruz ki bu durum Türkiye’de hâlâ yerini tam anlamıyla bulmuş değil gibi geliyor bize. Bunu iyi şekilde gerçekleştiren insanlar var tabii ama diliyoruz ki herkes ucundan kenarından bunu yakalasın. Biraz daha fazla mizah olsa fena mı olur?

Graffiti bireyin kamusal alanda kendi varlığını kanıtlayabildiği bir sanat olarak da algılanabilir. Bu nedenle üzerinde durulması gerektiğini düşünüyoruz.

Türkçe içerik üreten bir web site olarak Türkiye’de dijital yayıncılık konusunda görüşleriniz nedir?

Dijital yayıncılık bir kişinin fikirlerini söylemesini ciddi anlamda kolaylaştırıyor. Maliyeti düşürüyor. Eskinin fanzinleri artık ekrana taşınmış gibi. Fanzinler de pek iyiydi tabii, hala da varlar çok severiz. Fanzinlerin dijitallikle harmanlanmış bir punk kültürü olarak karşımızda durması bize farklı bir tat yaşatıyor. Ayrıca alternatif konuları insanlara Türkçe aktaran bloglar görüyoruz, pek memnun oluyoruz. Bir ara deneysel filmler inceleyen bir weblog bulmuştuk, güzeldi.

www.dadatart.com/ ✪

Önceki

Arap Baharı, #OccupyWallStreet ve A.B.D.’de Ortadoğulu olmak

Sonraki

Freedom Express with Baba Zula