Fransa’da olduğu kadar Türkiye’de de hatrı sayılır üne kavuşmuş ve eserlerinde hissedilir düzeyde orient/doğu rüzgarları taşıyan roman yazarı Pierre Loti, Fransız kimliğine sahip olmasına karşın, Türk kültürünün izlerini hayatında barındırmıştır.
1850 yılında Fransa’nın Rochefort kentinde doğan ve asıl adı Louis Marie Julien Viaud olan yazarın, tam olarak Pierre Loti ismini nasıl aldığı bilinmese de, ismin kendisine gençlik dönemlerinde gerçekleştirdiği Okyanusya seferi sırasında Tahitili yerliler tarafından verildiğinden bahsedilmektedir. “Loti”, egzotik iklimlerde yetişen egzotik bir çiçeğin adı olarak bilinmektedir. Ünlü eseri Aziyade’ye ismi verilen Osmanlı kadınıyla İstanbul’da tanışan yazar, İstanbul’da geçirdiği dönemlerde Eyüp’te ikamet etmekteydi. İstanbul’a bıraktığı izler, Eyüp’te bulunan Pierre Loti tepesinde yaşamaktadır.
Yazar, gergin Avrupa siyasi koşulları altında, 17 yaşında iken Fransız Deniz Kuvvetleri’ne katıldı. 14 yıl içerisinde gösterdiği çalışmalar ve başarılar sayesinde Albay rütbesine kadar yükselen Loti, romanlarında da konu ettiği yabancı kültürleri tanıma fırsatını, bir deniz subayı olmasıyla pek çok yer gezerek buldu. Bu yolculuklarında edindiği deneyimlerini ve gözlemlerini daha sonra kitaplarına yansıttı.
1879’da ilk romanı olan ve o dönemin Osmanlı kültürü ve yaşamı hakkında içeriksel ayrıntılar içeren Aziyade’yi yayınladı. Loti daha sonraki dönemlerde yayınladığı eserleriyle, kendini edebiyat çevresine kabul ettirmiş bir yazar oldu. Eserlerinde yalın bir dil kullanımına dikkat eden yazar, bu sayede kitaplarının geniş kitlelere ulaşmasına imkan sağladı. Romanlarını, insani duyguların birleştirici özelliği olan aşk ve ölüm kültlerini özümseyerek kaleme alen Loti, biraz şefkatin biraz da acımanın ekseninde serüven sürmekteydi.
Milli Mücadele döneminde gösterdiği yakınlık ve Anadolu’daki direnişe destek vermesi ülkesinde yadırganırken, Türkiye’de sevgiyle karşılanmaktaydı. Öyle ki, Türkiye Büyük Millet Meclisi 4 Ekim 1921’de Pierre Loti’ ye şükranlarını sunan bir mektup yolladı. Bununla birlikte Pierre Loti, 1920 yılında “İstanbul Şehri Fahri Hemşehrisi” olarak kabul edildi. İstanbul’da Divanyolu’nda bir caddeye “Pierre Loti Caddesi” ve Eyüp’te bir kahvehaneye de “Pierre Loti kahvesi” adı verildi.
1923 yılında hayata gözlerini kapatan Pierre Loti, Türk kültürünün izlerini Rochefort’daki evinde de yaşatmaktaydı. Evi, Türk salonu, cami mihrabı, İslami eseler gibi çok çeşitli Türk öğesi bulundurmaktaydı. Cinsel tercihleri bakımından birçok söylentinin başlıca sebebini ise Fransız Akademisi’ndeki cüretkar bir pozu oluşturabilir. ✪