Kafası allak bullak olmuştu kafedeki insan seslerinden. Yazı yazıyordu sözüm ona; ama bu çıldırtıcı sesler, uyuşturucu sesler, tedirgin edici…
O dakikaya dek yazdıklarına baktı şöyle bir:
Koca bir hiç.
Kalem kutusunu çıkardı çantasından; bir silgi aradı, bir kalemtıraş, bir sevinç aradı; çantasına koydu kalem kutusunu.
Küçük makyaj kutusunu çıkardı çantasından; bir ruj aradı, bir rimel, bir sevinç aradı; çantasına koydu küçük makyaj kutusunu.
Birkaç cümle daha yazdı deftere. O dakikaya dek yazdıklarına baktı yeniden:
Bir hiç!
Bir hiç?
O zaman, aklını çıkardı kafasından; bir insan, bir sıcaklık, bir sevinç?
Bu kez, aklını koyacak bir kafa bulamadı bir daha, -aklını koyacak o kafayı.
O da bırakıp kalabalığı arkasında, azgın bir köpeği gezdirir gibi gezdirdi onu, her yerden hiçbir yere,
hiçbir yerden her yere,
tasmasını sımsıkı tutarak,
tı-pış tı-pış,
tı-pış tı-pış. ✪
Tı-pış Tı-pış
Görsel: Ahmet Atıl Akar - Kısa kısa öykü: Yasin Akdemir