Sınıflı toplumlarda kentleşmenin bölme, ezme, yerinden etme, yaşanamaz hale getirme vb. karakteristik özelliklerinden kaynaklanan sürdürülemez canavarlaşma eğilimi, kapitalizm tarihinin farklı dönemlerinde yaşanan
Gezi Parkı Direnişi boyunca söylenen “Haklıyken haksız duruma düşmek istemiyoruz” dayatması tam olarak Schopenhauer’ın aktardığı kibre ve kötülüğe denk geliyor.
Erdem Üngür, Gezi parkı henüz Türkiye’nin ve dünyanın gündemine girmemişken tamamlanan yazısında, parkta Walter Benjamin’in diyalektik imge kavramıyla dolaşıyor ve -bize göre-
Gezi Direnişi'nde taraftar gruplarının yığınsal halde meydanlara akmasına şaşıranlara şaşırmamızı anlatıyoruz.
Roza N. Legere, Gezi Parkı direnişinde duvarlardaki sonsuz yazılardan birinde beliren Virginia Woolf ile çocukların büyük kahkahalarına eşlik eden diyagramlar ve
Ozan K. Dil dikkat çekiyor: Atilla Çapraz, Jean Luc-Godard ve çatlaklar.
Ali Ersen Erol, Gezi Parkı Direnişi'ndeki çok sesliliğe, dayatılan çoğunlukçu siyasi kültürle karşı
Bu yazı günlerce süren karamalar sonucunda, direnişin tam da birinci ayı dolduğunda yazılabilmiştir. Tarih değil- tarihsel bir kırılma an be an sokakta