“- Zenginler, ne senin ne de benim gibi.”
“- Evet, onların parası gani.”
F. Scott Fitzgerald ile Ernest Hemingway arasında bir sohbetten (Apokrifa)
Dubai, ABD, Rusya, Çin ve diğer pek çok ülkenin zenginlerini “doğal” ortamlarında fotoğraflayan İngiliz fotoğraf sanatçısı Martin Parr, “Luxury” adını verdiği sergisini bu yılın başında, konunun anlam ve önemine uygun olarak ilk önce Dubai’de açmıştı. Sergi, 2 yıl boyunca dünyayı dolaşacak diye duymuştuk, şu sıralarda ise -öğrendik ki- çalışmaları Virginia, Charlottesville’de Second Street Gallery‘de görülebiliyormuş.
Magazin basını ve bir takım özel programlar, haberler dışında zenginleri “doğal” ortamlarında ancak aralarına karışabildiğimizde “yakından” görebiliyoruz; nitekim fotoğrafçıların genelde dünyanın her köşesindeki fakirliği konu olarak seçmesine de alışmışız. Belki de sadece bu yüzden, sanatsal açıdan -en azından bana- pek de ilginç gelmeyen bu çalışmanın bir değeri var diyebilir, torunumun torununun torununu tedirgin etmeden rahatça yaşatabilecek zenginlikte olan bir kadının elbisesindeki “sıradan” leke gibi ayrıntıları yakalayabilir, dikkat çekmek için yapılan absürdlüklere gülebilir ve harcanan parayı kınayabiliriz, ne ala!
Dedesine özenerek başladığı fotoğrafçılığın eğitimini 1970-1973 arası gören Parr, 80’li yıllarda renkli çekimlere, meşhur Thatcher dönemi işçi sınıfı kareleriyle başlar. Bu dönemde uluslararası üne kavuşur ve 1994 yılında Magnum’un üyesi olur. Yirminin üzerinde kitabı olan Martin Parr, Tokyo, MoMA New York, Tate Modern, Stedelijk Müzesi gibi pek çok mekanda da sergiler açmıştır. Parr, 2008 yazında santralistanbul‘daki “Assorted Cocktail” adlı sergisiyle de aramızdaydı, hatırlarsanız…