köpeğin dişlerine sıkışan diş ipi gibi

‘‘Ama seni bu kadar emin kılan şey ne? Demek istediğim zaten bunu kanıtlayacak bir şeyin yok. Kesinlikle o kadar uzak düşünemiyorum, farkında olabileceğini düşündüğün nedenlerin bir kısmıyla bile.’’ Katlanmış, kumlu battaniyeyi bagajda piknik eşyalarının yanına koyarken böyle sormuştu. Cevabım yoktu; sadece uzaktaki bir arabanın sesi ve gece böceklerinin kıpraşmaları duyuluyordu.
Kasım '20

‘‘Ama seni bu kadar emin kılan şey ne? Demek istediğim zaten bunu kanıtlayacak bir şeyin yok. Kesinlikle o kadar uzak düşünemiyorum, farkında olabileceğini düşündüğün nedenlerin bir kısmıyla bile.’’

Katlanmış, kumlu battaniyeyi bagajda piknik eşyalarının yanına koyarken böyle sormuştu. Cevabım yoktu; sadece uzaktaki bir arabanın sesi ve gece böceklerinin kıpraşmaları duyuluyordu. Bagajı sıkıca kapattı, telefonunu dalgın bir şekilde salladı ve uygun olmayan alacakaranlığa şöyle bi’ baktı. Haftalık 1 GB Instagram paketi, salla kazan. Yol boyunca bitecek olan salla kazan. Sonra kesinlikle ruhu etrafta dolaştı ve zaten oturduğu yerin yanındaki şoför tarafına geçti.

Elleri kucağında, koyulaşan yaprakların arapsaçına bakıyorduk; belki de onun beğenisine göre biraz fazla iktidarsız sayılır bu olanlar. Henri Rousseau’nun The Snake Charmer’ını düşünüyordu. Arabamız paralı otoyola girmek için hızlanırken yapraklar ve rüzgâr penceremizin dışında yavaşça hareket etti.

 ‘‘Hadi ama, tüm makalemin bakış açısının iyi gerekçelendirilmiş olduğunu kolayca iddia edebilirsin – onu yeniden yazmamızın amacı buydu, değil mi? Son bölümümüz bile aynı şeyi söyledi. Twitter’da anket yaparak author kariyerini yönlendiremezsin. Hakemli fenomenoloji dergisine yirmi beş sayfa Husserl makalesi yazmakla, Spotify’daki Yeraltı playlisti için ghost writer trap şarkısı yazmak arasında birazcık olsun fark olmalı değil mi?’’

Ses tonu kızgın değildi, sadece ciddi ilişki yaşayan çiftlerin ortak gerilimiyle doluydu; her şeyin yolunda olmasına rağmen hiç de harika olmamasından kaynaklanan taşralı keder, eski bir şehirde kendini gösterdi. Hava 0 derece. Peyote’de eski dostlar görünce selam vermiyor artık. Eski dostlar belki de evlerinde peyote yetiştirip satıyor artık. Şikayet etmeye hakkım olmadığını düşündüm. Evet ben başlatmasaydım başkalarıyla içeceklerdi ama o zaman da onlar takip edecekti. Yani iyiler mi diye ben takip etmek zorunda kalmayacaktım. Artık başlarının çaresine kendileri bakmalı.

“Spekülasyon yapıyorsun sanıyorlar; herkesin parodi için, ironi için fazla olgun olduğunu açıkça belirt. Her bakış açının, her yazdığının münasebetsiz bir dereceye kadar özel olduğunu biliyorum. Seni ciddiye almaları için yaptıklarınla, hayatınla da kendini göstermelisin. Şehinşah’a neden taktık bu arada, biz Şam’ı tutmuyor muyduk bebeğim?”

Tam o anda ‘‘saçma derecede” dedi ve IG profilime bakarak başını yola çevirdi. Büyük, kara yılan gibi bir şey kendine dolaşıyordu. Düşünmeden direksiyonu çevirdi ve vermediğimiz molalarımız birbirine çarptı. Sedan çığlık attı; emniyet kemerleri kilitlendi. Araba, ışıksız uzak yamaçta şiddetli şekilde yuvarlanmaya başladı. Vahşet sona erdiğinde ikimiz de hareket etmedik. Büyük bir güve, muhtemelen bir white-lined sphinx çalıdan irkildi ve fara doğru ciddiyetle kendini fırlattı – iyi niyetle uçup gitti.

Demodex folliculorum kolonileri her iki kaşımızda da hâlâ işlerini sürdürürken, ne o ne de ben kıpırdanabildik. Araba dik durduğundan ve nispeten zarar görmediğinden dışarı çıkabildik.

Nabzımız attı ve nefes almayı dinledik. Hiçbir ses yoktu. Sadece bir saat önce gülmesinin parıldayan görüntüsü vardı aklımda, onun beğenisine göre çok uzaktaydık. Alnındaki kana karışarak yüzünden bir miktar gözyaşı ve ter damladı. Altıncı nefes döngüsünden sonra rengi geri dönüyordu. Yedincinin ortasında derin bir nefes daha aldı ve öksürdü. Bilinci açıktı. Bir anda ne olduğunu anladı. Yavaşça onu kucakladım ve endişelenmemesini, hareketsiz yatmasını söyledim.

Arabanın yanında bir melek vardı. İnsanların herhangi bir zaman ya da çağa dair herhangi bir irfan ya da biyolojik farkındalığının parçası değildi; ve çevredeki hiçbir şey görünmüyordu. Bir tür boyutsal geçişteki rastgele duraklamalar nedeniyle (bir “yürüyüş” yakındır, ancak gerçekten doğru değildir.), kazanın durduğu yerin hemen yanına inmişti. Ruhsal bir ruh hali denebilecek durumdaydı; bu da tam olarak doğru olmasa da (çeviri imkansızdır). “Duyuları” nın – algılama biçiminin – biçimlenmesinden dolayı, her şey (araba, ben, bebeğim, güve), canlı enerjinin nefesleri olarak göründü. Kağıt falan da yapıştırmamıştık yani, o asla böyle şeyler kullanmazdı, bir kez bile denemedi. Ona göre tüm sekans doğaüstü görünüyordu ve gizemli bir şeyi onaylıyordu.

Şehinşah’ı bu ara neden bu kadar sık dinlediğimizi, beni bu kadar emin kılan şeyleri, Henri Rousseau’nun The Snake Charmer’ı yaparken aklından geçenleri, hepsini bebeğim hepsini anlatacağım sana, şu siktiğimin ambulansı bi’ gelsin de.

@onikilamat ✪