Ben aslında gördüğün o cool kadın değildim*

İlkay Yıldız, Dünya Kadınlar Günü münasebetiyle bir süredir dert ettiklerini kağıda döküp Futuristika'ya gönderdi. Kadınları, Kadınlar Günü’nde hatırlayan erkek egemen zihniyetin çok yüzüne karşıyız, sözü ancak bir kadına verebiliriz. Bizimki bir durum tespiti sadece, başka türlü bir medya talebi ise defnedevrimi.com'da...
İlkay Yıldız, Dünya Kadınlar Günü münasebetiyle bir süredir dert ettiklerini kağıda döküp Futuristika’ya gönderdi. Kadınları, Kadınlar Günü’nde hatırlayan erkek egemen zihniyetin çok yüzüne karşıyız, sözü ancak bir kadına verebiliriz. Bizimki bir durum tespiti sadece, başka türlü bir medya talebi ise defnedevrimi.com’da…

Daha doğduğumuz gün hayalkırıklığıyız bazılarına. Cinsiyetimiz doğumhane kapısında heyecanla bekleyenlere ilan edildiğinde asılan suratlar, tanıştığımız ilk şiddettir. Doğar doğmaz öğreniriz; bizim memleketin resmi cinsiyeti erkektir.

Bu topraklarda kız çocuğu olmak zordur. Türkülerdeki “bir yarim var 13-14 yaşında” nameleri buralarda her gün gerçek olur. Küçük kadınlar kardeşe anne olur, babası yaşındaki adama gelin olur, öfkeye bedel, töreye berdel olur.

Erkek nasıl ki her geçen gün anlar büyüdüğünü, bizim de aklımız tam tersine ermez. Millet oramıza-buramıza bakıp laf atmaya başladığında anlarız artık çocuk olmadığımızı. Sonra ömrümüz bu ülkenin kadınına da erkeğine de yaranamamakla geçer.

Karşı komşunun kızı vardır, adı Zeynep filandır, daha 14 yaşındadır, niyeyse pek hamarattır; ne börekler açar, jilet gibi ütü yapar. O’nun yarısı kadar olamayız, yıllardır anamıza söylenmekten bıkıp kafayı bize takan babannenin diline dolanırız.

Bizim kafamız daha “ondalık sayılar”a basmazken bilmemkimin kızı seviye tespit sınavında en birinci olur; annemiz komşu gününde “bizim kız da çok bir şey Aysel Teyzesi” havası atamaz, kadıncağız mahçup olur.

Daha baba evinde aileye, evden eksik olmayan akrabaya, mahallede konu komşuya, hatta O’na ne oluyorsa bakkala-çakkala bile yaranmayı bir türü beceremez, hayata 5-0 yenik başlarız. Büyüdükçe sağdan soldan etiketler yapışıtırılır üstümüze, kendimizi korumaya çalışmaktan savaşamayız.

Mesela özenir, makyaj yaparız, hemen “boya küpü” derler, yapmazsın “Erkek Fatma” olursun.

Yıllarca çalışırsın profesör olursun zeki olduğun kabul görür ama elbet bir kusurun bulunur, bir bakarsın “çirkin kadın” olursun.

Miss bilmemne seçilsen, “güzel ama aptal” olursun.

Bir şirkete genel müdür olursun, “kim bilir kimlerle yatmıştır” derler, “kevaşe” olursun.

30’una kadar evlenmediysen, kesin “kız kurusu” olursun.

Jennifer Lopez’inki, Beyonce’ninki dolgun kalçadır, seninki koca popodur; onlar alımlı, seksiyken sen “patates” olursun.

Gömleklerin komşununki gibi “beyaz ötesi” değildir, taa karşı balkonlardan buyrulur “beceriksiz kadın” olursun.

Aldatılırsın, aldatanın ahlaksızlığı sorgulanmaz da sen kocasını boş bıraktığı için gözünü dışarıya diktiren “ilgisiz kadın” olursun.

Ya kendi inancınla ya da aile zoruyla başını kapatırsın “türbanlı”, göze batarsan “sıkmabaş”, biraz sesin çıkarsa “siyasi simge” olursun; eğer canın ister de ayağına spor ayakkabı giyersen “üstü kaval altı şişhane” olursun.

Hayranlık duyulacak bir şey yaptığında “taşaklı hatun”sundur; erkek sıfatıyla onurlandırıldığına (!) tepki verirsen anında “çirkin feminist” olursun.

Aşık olduğun adamın kaşına gözüne değil; kalbine, beynine vurulursun “paragöz” damgası yer oturursun.

Derdini anlatmak için konuşmak istersin, “vırvırcı” olursun.

Mini etek giyersen tacize razı olursun, tecavüze uğrarsan “aranan kadın” olursun, gün gelir “su yolunda kırılan testi”, çok gezersen “motor”, çok eğlenirsen “kaşar” olursun.

Kendini bu ülkenin kızlarına adarsın, Türkan Saylan olursun; kanser illetiyle acı çekerken “yıllarca türbanla uğraştı, sonra türban takmak zorunda kaldı, takdir-i ilahi” derler vicdansızların cümlesine özne olursun.

Dayak yersin, kolun kırılır yeninin içinde kalır.
Sevgilin kıskançlık krizi geçirir, bıçaklar böğründe kalır.
Çarşıya, pazara çıkarsın laf atılır, çamuru senin üstüne kalır.
Abinin kurşunuyla töreye kurban da gidersin; babanın zoruyla kocaya da.

Münasip görülmeyen saatlerde “kız başına dolaşırsan” yolda tacize uğrarsın, evde tecavüze.

Kadın işte. Şiddetin her biçimi her an ensesinde. İlla el kaldırmak da gerekmiyor aslında, her gün başka türlü canlarını yaktığınız kadınlarınız var.

Mesela böreğin dağılmış kenarını kendine, iyi tarafını tabağınıza koyan; “eline sağlık” demediğiniz anneniz, “başarılı erkeğinin” arkasında sessiz sedasız duran eşiniz, kahveyi bir türlü istediğiniz gibi yapmayı beceremeyen “evde kalmış” kızınız, sizden daha çok kazanmasının acısını başka yerlerden çıkardığınız kız arkadaşlarınız, kendi hayallerinizi gerçekleştiremediğiniz için başarılarını küçümsediğiniz sevgiliniz, önüne duvar olup adına kararlar aldığınız kız kardeşiniz, küçükken bebeğini camdan attığınız kuzeniniz, 20 dakikada “iyi kız”dan “adi karı” ya dönüşüveren iş arkadaşınız, arabayı park etmeyi bir türlü beceremeyen “salak” komşunuz, üzerinize ne vazifeyse namusuna bekçi, ahlakına polis olduğunuz kızlar… Size bir türlü yaranamayan kadınlar.

Bu ülkenin onlara biçtiği kaderden, hayatın çifte standartından, elalemin küfründen, komşunun önyargısından, sokaktaki adamın cehaletinden, bir anlık öfkenizden, can yakan dilinizden kendi kadınlarınızı koruyun. Bugün her birini arayın, olmadı bir mesaj atın, Kadınlar Günü’nü kutlayın. Hatta sonra şuraya da bir imza atın: http://defnedevrimi.com/

* Ajda Pekkan’ın Cool Kadın adlı şarkısından

Fotoğraf için:

Dünya Kadınlar Günümüzü kutlayan Bozbaykuşlar’a selam olsun.

Aslında ofsayta da, ofsayttan doğan endirekt vuruşa da basardı kafamız ama siz maçı izlerken kimimiz size meyve soymakla, kimimiz bulaşık yıkamakla meşguldük. Kafamızı uzatıp televizyona bakacak olduk “sen anlamazsın” dediler, futboldan geri kaldık. Bir Messi’yi biliyoruz, bir de penaltıyı. Bizden bu kadar. Kusura bakmayın beyler. ✪

29 Comments Bir yanıt yazın

  1. Yazımı “isbilir” in yorumlarına bir cevap niteliginde yazmıstım, ufak bir acıklama olsun :) ortaya yazılmıs görünüyor yorumum.

    Sorun yasamayan kadın yok diyerek ben de “Beyonce- if were a boy” sarkısını armagan ediyorum herkese :P Ajda’dan sonra dinleme listesine ekleyebiliriz :)

  2. evet bu makale doğruları içeriyor, ilkay hanım iyi bir gözlemle doğru tespilerde bulunmuş ve bu yazılan talihsiz olaylardan illaki biri bir kadının başından geçmiştir… fakat çok acımasızca ve sanki hiç bir çıkış yolu yokmuşcasına yazılmış bir yazı.. büyük bir muhtaçlık içeriyor.. yazıyı okuyunca ne kadar zavallı bir varlığım Allah ım,niye yarattın beni diye düşündüm… batsın bu dünya yani….

    bence DÜNYA da kadına karşı bir aşağılama dürtüsü var hatta hep vardı; freud “penis kıskançlığı” ndan bahsetmiştir mesela, ya onu bırakın kadın bile kadını aşağlıyor… hatta bahsettiğiniz olayların çoğu yine kadın eliyle gerçekleştirilmiş… burada bahsedilenlerin büyük bir kısmı türkiye ye has bir durum bile değil ; kadın herzaman her yerde  2. planda.. kadın az maaş alır, kadının sorumlulukları vardır ve onları öteleyip kendine zaman ayıramaz (ama erkek yeter bu kadar diyip kafayı dinler. gerçi şu da var ki sorumluluklar aslında insalık gereğidir de ..neyse bu konu fazla detay ister uzatmayayım.), kadın aciz kimsesiz muhtaç vb ise tecavüze uğrar vs vs… kadının kaderi bu, kadullenmek lazım :) demiyorum tabi ki.. ama dert yanmaktansa ,kahretmektense herkes kendini engellere rağmen gerçekleştirmeye çalışsa; yani yapabildiği yere kadar sınırlarının son hududuna ulaşıncaya kadar çalışsa,  elinden gelini ardına koymasa bunlardan bahsetmeye gerek kalmayacak ki sadece bahsettmek bunları kabullenmekten öteye de gitmez.. ehh bunları yapabilmek için farklı perspektiflerden bakabilmek, bakış açılarını genişletmek değiştirbilmek, bilinçlenmek lazım bunlar içinde eğitim lazım bunu ulaştırmak için de bizler gibi bilinçli insanların (bilinçliyiz sanırsam ) onlara yani kendini kandıran,kendini ve cinsini aşağılayan aslında yapabileceği çok şey varken elinden hiç bir şey gelmiyormuş gibi davranan insanların elinden tutmak lazım bi birliktelik lazım bayanlar… 
    ben kadınlar gününü bu kadar önemsemiyorum hatta umurumda bile değil sadece gönül almak için uydurulmuş günlerden biri olarak görüyorum. bir gün biz önemseneceksek hadi anneler gününü ve sevgililer gününü de katalım 3 gün önemseneceksek bırakın önemsenmeyelim, duygularımız okşanmasın daha iyi… sadece 3 gün aşırı sevgi ve saygı insanın dengesini bozar bence :) her gün biraz da olsa o iki kavramı görebilmektir aslolan…

    insan kendine önem ve değer vermeli başta,her şey insanın kendinde bitiyor aslında; kadın erkek değil mesele bu ayrıma da karşıyım ben.. tamam kadınlar gnü münasebetiyle yazılmış bir makale ama erkekler de yukarda sayılan çoğu şeye maruz kalabiliyor mesela benim de hoşlanmadığım bir kavram olan karşılaştırma, karşılaştırma yaparak insanların bir yere geldiğni ve doğruları bulabileceğini düşünen zihniyet her iki cinsiyet içinde bunu kullanıyor ters teptiğini kendinden de bile bile… velhasıl çok geniş bir konu yazacak çok fazla şey var ama kısaca düşüncem bunlardan ibaret.. yazanın eline sağlık, çözümlerde buluşalım diyorum… :)

  3. Komik yani. Yok mini etek bu topraklarin kıyafeti degilmis, biz gelisememis ve erkekleri kötüleyen taraf olmusuz. Hangi topraklari örnek gösteriyorsaniz oralara da bir gelisi var mini etegin. bBiz kapanirken millet acik sacik gezmiyordu. Her toplum kadınlarini kapatti.
    Sorunlar cözülsün diye insanimizi egitelim iyi güzel de egitim sadece kadinlar istedi diye olmuyor maalesef. Is ne yazik ki erkeklerin elinden geciyor. Ilklere imza atmis olabiliriz ama bi o kadar da gerilemis bi milletiz. Bunun sucunuda oturup sadece kadinlara atamazsiniz.
    Cinsel obje olmaktan öteye gidemiyoruz bu bi gercek, ne kadar yirtinirsak yirtinalim gelebildigimiz nokta yine ayni yer. Istediği kadar kültürlü bir erkek olsun isine gelmeyince aninda satiyor kadini.  “Kadinin görevi sadece ona hükmedecek erkeklere hizmet etmek icin yasamaktir” fikrini benimseyen kadinlar var. Bu konuya bisey diyemem ama bir kadini asagilamayan, taciz etmeyen, hor görmeyen bi erkek asla yok! Sezarin hakki sezara yazidaki her tespit dogrudur. Biraz arabesk olacak ama yasamadan ne biliyorsunuz da yüksek tepelerden atiyorsunuz :)

  4. -Gelişiminizi tamamlayamamanız konusu çok geniş bir konudur ki. gelişime başladığınız nokta ile son bulan bir doğrultuda ilerliyor. (Kadınların Seçme ve Seçilme Hakkı ilk sizlere verildi ve sizler örnek alınacak kadınlar olmalıydınız…) koca milletten kaç tane yapabileceklerini bilen kadın var? Yurt dışında  örnek alınan kaç Türk Kadını var?

    Sorarım!

    -Genelleme yaparak yazmanız açıkçası tüm erkekleri karalamanız da oluyor bi’anlamda çünkü siz ve sizin gibi düşünen şahıslar etrafındaki erkeklere hep bu gözle bakıyorlar. ön yargı ile yaklaşıyorlar ki bu yaklaşım hastalıklıdır. Sizin bu yukarıda yazdıklarınız gibi. Lütfen sövmeyin! Eğitici olun rahatsızlığınız ortadan kalkacaktır. Bu ülkenin eğitime ihtiyacı var!  Kadınların eğitilmesine! Bizleri kadınlar yetiştiriyorsa bu böyle olmalı.

    -Bu ülkenin geçmişinde mini etek gibi bir kıyafet yoktur ve şimdiki zamanımızda da olmamalı da demiyorum. Toplum daha yeni kabullenmiştir mini etek denilen kavramı. Kabullenme sürecinde evet bu gibi şeyler de yaşanmıştır. Kimse işte böyle bakıyorlar şöyle yapıyorlar diyemez. sadece bunu diyemez. böyle yapılmamalı denir ve nedeni açıklanır. Kimse kimseyi sövmesin istiyorsanız bu böyle olmalıdır. Tıpkı sizin sövdüğünüz gibi. Ben MP3 çalarımı bile  toplu taşımada çıkarmaya utanırken nasıl olurda cinsel isteği doğuracak olan bölgeler bu kadar açık seçik ortada olabilir. (Kendini bilmez ve aşırıya kaçanlar için) Sonucta Türban bu toprakların bi kıyafeti değilse ve HAYIR diyorsam Mini etek te bu toprakların kıyafeti değil ona da eyvallah çekemicem.

    -Yazınızda iyimser bir taraf gözükmemekte! İyimser olun. Size verilen haklar var ve kullanın. Toplumu izleyin hastalıklı taraflarını görüyorsanız mücadele edin eğitici olun yok yapamam diyorsanız da topluma uyun. Saygı görmek herkesin hakkı. İlla başınıza bi’şey gelince harekete geçmeyin.
    En azından yazınızda “bunu böyle düşünmeyen insanlar da var!” bile yazmıyor. Yazmadığınız için de ben burdan saldırıyor görünüyorum belkide yanlış anlaşılıyorum.
     
    ***çözülebilite diye bir kelime TDK da yok evet ama dili halk belirliyor.

  5. değerli yazar,

    bir insanlık sorununu kadıncalıktan ziyade, insanca dile getirdiğin ve bunu yaparkenki sahiciliğin için tebrik ederim. insanlığının farkında olan herkes, cinsiyeti ne olursa olsun, senin gördüklerini gören bir yerlerde duruyordur. durmayanların da katedecekleri bir yol olması gerektir.

    tek itirazım, şikayetini bu ülke kapsamında dile getiriyor olman. senin başka kültürleri de tanıdığını, tanımadıklarını da okuduğuru tahmin ediyorum. bu erkek egemen çarpıklığı yalnızca ülkemize değil, dünyanın büyük bir kısmına hakim. yine de bütün bunları yazabiliyor olman, bin yıl sonra bunların değişebileceği ümidini hissettiriyor.

    kalemine sağlık

  6. Sevgili İlkay, yazini okumam icin bana not yollamissin, okudum ama BUradan anonim bir sey yazmam için mi kendi adresini yazmadin:)
    sevgiler,
    BU

  7.  
    isbilir isimli yorumcuya:
    “kendi gelişimini tamamlayamamış” tanımlamanızı çok talihsiz ve fütürsuz buluyorum.  Mesela, “mini etek giyip taksimde dolaşan bir kadının tacize müstehak görülmesi” savında bir kadının gelişimini hangi şekilde tamamlayıp buna karşı koyabileceğini düşünüyorsunuz? Ya da töre yüzünden öldürülen bir kadın gelişimini ne şekilde tamamlayıp kendinden sonra gelenleri bu yaramaz adetten kurtarabilir?

    Bu yazı kadın gözüyle değil, kadına bakılan gözle yazıldı; paranoya dediğiniz maddelerin her biri bu topraklarda yaşayan kadınların hayatları boyunca maruz kaldığı etiketler. Bu, didaktik bir metin değil, amacı öğretmek, akıl vermek hiç değil; bu bir iç dökmedir. O yüzdendir ki, okuyan her kadın her satırında kendisini ve kendi gibi kadınları buldu.

    “Çünkü bunlar birer sorunsa, çözülebilitesi vardır” demişsiniz. (çözülebilite diye bir kelime yok gerçi ama anladım ben dediğinizi) elbette bunlar birer sorun ama çözümü kadınlardan çok erkeklerin elinde. Niye? Çünkü bu ülkedeki kadınların kaderi erkeklerin elinde.  İster kadın ister erkek olsun hiç kimse kendisi ile ilgili algıları kendi kendine değiştiremez. Önyargılarla savaşılacak ki, kadınlar kendilerinde bir şeyleri değiştirme gücü bulacak. Kadına bakılan göz aynı göz yıllardır. Önce o gözler başka tarafa bakacak, o eller kalkmayacak, önce bu ülkenin erkekleri değişecek ve sanırım önce sizden başlamak gerekecek. Zira “kendi gelişimini tamamlayamış” ifadeniz yazıda örneği verilen hakaret ve etiketlerden hiç farklı değil.
     
    Vakit ayırıp yorum yazdığınız için teşekkür ederim.

     

  8. ah kadınlar öyle vah kadınlar böyle…
     
    yahu bu dünyada ilk oy kullanan bir milletin torunları olarak, kendi gelişimiminizi halen tamamlayamamanız yine siz kadınlardan kaynaklanıyor. Paranoyayla bu işler yürümüyor. Karşıdaki kadın size kem gözle bakıyor veya sizinle dalga geçer gibi bakıyor olabilir sizde aynısını buradan yapıyorsunuz. İşlediğiniz konuyu daha detaylı ve ögretici işleyiniz madem bir kadınsınız ilk öğretenseniz bunu yapmalısınız! Çünkü bunlar birer sorunsa, çözülebilitesi vardır. Sövücü, düşürücü olmak yerine biraz öğretici, yapıcı olun…

  9. muhteşem! ellerine  yüreğine sağlık.

  10. İsimler ve olaylar tanıdık geldi nedense (bir dost:)) Ancak yazıyı okuyup da katılmayan kadın yoktur herhalde. Ben de Kadınlar Günü’nde tebrikler aldım. Bir tanesi de bu yazıya cuk oturuyor: “Kadınlar Günün kutlu olsun, çocuğu olmayanın Kadınlar Günü kutlanmaz ama…”?!?!?! Bunu söyleyen yaşlı bir kadın akraba. Artık herşeyi -senin de yazında anlattıklarını- özümsemişiz demek ki, ne güzel (?). Kadınların kafasının da değişeceği bir dünya dileğiyle…Sevgiler

  11. super derleme
    herşey denmiş, tüm içini dökmüş yazan. güzel de gözlem yapmış bravo

  12. ilkaycıgım olmasını hic bır zaman istemedigım şeyler ama gerceklere cok iyi degınmıişn tebrık ederım amcam .

  13. Benzer duygularla dolu içim. Kaşla göz arasında bulduğum vakitte bende birşeyler karalamıştım konu ile ilgili. Dünya kadınlar gününe denk geldiğini fark etmeden hem de, ben yalnızca kadın şöförlere küfrü basan bir erkeğe bozulmuştum ve bir ara bu konuda yazmalı demiştim. Facebook’ tan yayınlarken de açıkcası çekinmiştim biraz, sizin de bahsettiğiniz gibi, feminist kadın yakıştırması ya da erkek düşmanı ilan edilirsem diye. Hiç yanıt gelmedi :)) hiç yorum yapan olmadı :)) İtiraf ediyorum, çok güzel toparlayıp, canımızı yakan, haksızlığa ugradıgımız her maddeyi dile getirmiş ve benim yazmaya calıstıgımdan çok daha derli toplu bişi cıkartmıssınız.

  14. Muhteşem bir yazı, beni bu kadar iyi anlatan olmamıştı. bayıldım,tebrikler.

  15. Kadin ”tasakli” cikti .

    “Auto F5 reload window” options

    Default timeout
    *

    Timeout for this page
    *

    Add random value to timeout between 0 and
    *

    Show and hide menu

    Ignore everything after these symbols in URL(separate with spaces)

    Include the separators in the URL saved

    Hide menu when clicking outside the menu

    Prolong timeout on mouseclicks or keyboard input

    Reload all pages with default timeout, which has no timeout set

    *Format examples: hh:mm:ss, h:m:ss, m:sss, s etc. like 1:20:30 oder 500 oder 3:100

  16. Çok beğendim….başka söze gerek yok,beynine sağlık.:)

  17. her cümle kurulmuş, hepsi denilmiş

  18. Anneciğim ellerine sağlık, kadınlar ancak bu kadar güzel anlatılır…

  19. bir İlkay Yıldız klasiği… Pek akıcı, pek leziz!

  20. Eline sağlık, kalemine sağlık aman dikkat iyi yazanları götürüyorlar…

  21. annecim yazın harika olmuş .Hayıtın gerçeklerini yazmışın.ellerine sağlık

  22. her yazdığını gediğine oturmayı bilen nadide yazar …
    fazla söze gerek yok …

  23. Gerçekten şahane.. Ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi.. Ellerine sağlık ;)

  24. İnanılmaz güzel bir yazı ,
    4×4
    Denizli den sevgiler

Comments are closed.

Önceki

Ticaret yolları

Sonraki

Vicdani Ret Açıklamaları Almanağı