Çeliğin, insanın ve tanrıların buluşması: Kuş yuvası

8 Ağustos tarihinde 2008 Olimpiyat oyunlarının açılışının gerçekleşeceği Beijing Ulusal Olimpiyat stadı, ya da takma adıyla “Bird’s Nest/Kuş Yuvası”, sadece insan emeği, tasarım yaratıcılığı ve çeliğin muhteşem birleşimi değil, aynı zamanda bir ülkenin, dünyanın geri kalanına kendini sonsuz bir ispat çabası gibi görünüyor.
Ağustos '08

8 Ağustos tarihinde 2008 Olimpiyat oyunlarının açılışının gerçekleşeceği Beijing Ulusal Olimpiyat Stadı ya da takma adıyla “Bird’s Nest/Kuş Yuvası”, sadece insan emeği, tasarım yaratıcılığı ve çeliğin muhteşem birleşimi değil, aynı zamanda bir ülkenin dünyanın geri kalanına kendini sonsuz bir ispat çabası gibi görünüyor. Açılışa 80 dünya liderinin katılması bekleniyor. Bazı rakamlar verirsek, Kuş Yuvası’nın 8 Ağustos Cuma günü gerçekleşecek açılışta ev sahipliği yapacak olmasının önemini ve 2008 Olimpiyatları’nın iki ikonundan biri olmasının nedenini daha net görebiliriz.

    -Kuş Yuvası’nın inşaatına 24 Aralık 2003 tarihinde başlandı, 18 Nisan 2008 tarihinde stad ilk kez kullanıma açıldı.
    -Açılış ve kapanış seremonileri, atletizm ve futbol finallerinin gerçekleşeceği stad, 258.000 metrekare ve 91.000 kişi kapasiteli.
    -3.5 milyon RMB’ye (500.7 milyon ABD$) harcandı.
    -42.000 ton çelik kullanıldı.
    -Çevredeki 2.043 konuttan 4.707 kişinin yeniden iskan edilmesi gerekti.
    -2004 yılında inşaat, tahmin edilenden fazla masraflı olduğundan durduruldu. Tasarımda normalde olması gereken 9.000 koltuk, 12.000 ton çelikden vazgeçildi.
    -Olimpiyat oyunlarının ardından, Kuş Yuvası Beijing Guoan futbol takımının olacak.

Tabii, Olimpiyat oyunlarının dünya tarafından takip edilmesi, protestoculara da yarıyor. Güvenliği geçen 4 protestocu, Kuş Yuvası’nın etrafına dev bir “Tibet’e Özgürlük” pankartı açtı.

Kuş Yuvası’nın mimarı Jacques Herzog (İsviçreli mimarlık şirketi Herzog & de Meuron), mimar ortağı Pierre de Meuron ile önce taraftarı da oldukları FC Basel’in stadını tasarladılar. Kendisi yaptığı eser için “Bir mimar olarak yapıyı gördüğünüzde, kaliteli yanlarından çok hatalarını fark ediyorsunuz.” diyor. Buna rağmen, Kuş Yuvası’nın, üstün çelik kullanımı ve tasarımıyla en sıra dışı statlardan biri olduğu gerçek. Mimar Herzog, bazılarının Çin için böylesine güzel bir yapı inşa etmiş olmalarını eleştirse de, yapının ülkeyi değiştireceğini belirtiyor.

Aslında pek haksız sayılmaz. Nasıl ki Ortaçağ’da şehirler katedralleriyle, kaleleriyle, dini yapılarıyla ölçülüyordu, modern zamanlarda da şehirlerin simgeleri statlar olabilir.

Herzog en çok, Çinlilerin açık ve kamusal alanı kullanma düşkünlüğüne şaşırmış. Bu nedenle Kuş Yuvası’nın da oyunlardan sonra böyle bir kullanımı olmasını diliyor. Kuş Yuvası için, Eyfel Kulesi’ni rol modeli seçmiş olması ise, ileride Beijing’in simgesinin bu yapı olabileceğini düşündüğünü gösteriyor. Herzog’a göre mimar sadece yapıyı tasarlar ve yapar. Ancak aslında, yapıyı kullanan insanlar mimar olurlar ve orayı nasıl kullanacaklarına karar verirler.

Aslında, Çin’i bir diktatörlük olarak niteleyip böyle bir yapının onlara fazla olduğunu söyleyenlere de şaşırmak gerekir. Yani ayağımızdaki ayakkabıdan, bilgisayarlara kadar neredeyse her şeyin Çin malı olduğu ve tüm dünyanın Çin ile büyük ekonomik ilişkilerde bulunduğu bir dönemde, Çin’i siyasal olarak yargılamak, en hafif deyimle ikiyüzlülük.

Sonuçta, ucuz işçilik, yerlerinden edilen insanlar, dev çelik profillerin kullanılması, tasarımın gücü ve muhteşem bir yapı olarak karşımızda. Her şey bir yana Çin Seddi yapılırken, Özgürlük Anıtı taşınırken ya da Ayasofya inşa edilirken kenarda durup izler gibi, çağımızın en önemli yapılarından birinin yapımına şahit olmanın keyfini çıkarmalıyız. Olimpiyatlar başlasın!

Kuş Yuvası’nın diğer tasarım finalistleri.

Görsel:

[simpleviewer=57,500,600] ✪