Devlerin Aşkı

Bu yazı, Devlerin Aşkı filminden detaylar içermektedir. İzlemeyenlere tavsiye edilmez.
Ağustos '13

[av_font_icon color=”#000000″ icon=”115″ size=”40px” position=”center” link=”” linktarget=”no”]

Bu yazı, Devlerin Aşkı filminden detaylar içermektedir. İzlemeyenlere tavsiye edilmez.

[av_hr class=’short’ height=’50’ shadow=’no-shadow’ position=’center’]

Filmin Adı: Devlerin AşkıDevlerin_Aşkı_1976_afiş
Yönetmen: Osman F. Seden
Yapım Yılı: 1976

Filmin başında siyah-beyaz fotoğraflar vardır, oyunculardan, yönetmene kadar. Her şeyin bir anıdan ibaret olduğunu ve elde kalan tek şeyin anılar olacağı hissediliyor.

Başlamadan önce üç ana karakterin neyi temsil ettiklerini söylemek gerek:

Tarık: ID
Süreyya: EGO
Türkan: SÜPER EGO

İlk görüntülerde ise Avni Bey’in firması vardır. Süreyya Seden’den bahsederek, onun tehdit olduğunu söylüyor. Hayat da her şeyin bir karşı-durumu vardır ve bunun için çözümleri almaya başlamanın yararlı olduğunu sanılır. Böyle düşünen Avni Bey, Süreyya Seden’i ortadan kaldırma planları yapar. Basit ve aşağılık bir şekilde… Avni Bey burada hayatı simgeliyor. Güçlü olan kazanır felsefesinin uygulayıcısıdır.

İlerleyen dakikalarda Tarık Sürayya’yı suda boğulurken kurtarır. Kendi iç güdülerimizin, kendimizi kurtarması gibi. Egomuz bize göre çok zengindir. Onu kurtarmak, boynumuzun borcudur aynı zamanda. Tarık’ın arabası da kaza sırasında patlıyor ama tekrar araba alacak gücü ve parası yoktur. Burada önemli bir ayrıntı gizli. Eğer bundan ID, EGO’yla bir anlaşmaya varmazsa o arabayı tekrar alamaz. Tarık’ın arabası bir nevi çocukluğu ve çocukluk istekleri. Bundandır ki; Süreyya Tarık ile iş yapmak istiyor. Dostluk kurmak istiyor. İlk zamanda Tarık’a para teklif ediyor, egoya yakışır bir biçimde ama Tarık bunu reddedince anlıyor, onun dostu olabileceğini.

Süreyya, Tarık’la iş yapmaya başlar. İlk iş gemi satımıdır. Gemi özgürlüğü temsil eder. Tarık burada “Bize ne alan yürütsün” der satılmak istenilen gemiye. Onarılmadan gemiyi satmak. Süreyya doğrudan katılır bu duruma. Bozuk bir özgürlüğe talep artar, tıpkı bizim yüz yılımızda olduğu gibi..

Maden işinin Tarık tarafından ortaya atılması onun ID olduğunu kanıtlar. Eskiye geri dönüş yaparak, Süreyya’nın babasından kalan madenleri değerlendir. Çocukluğunun anılarını su üstüne çıkarmak gibi bir şeydir bu. Ve bir ayrıntı da madende konuşulunca Süreyya’nın kız arkadaşının çaldığı müziktir. Geçmişe gönderme yaparak, geçmişle yüzleşir Tarık. Türkan’la onun arasında olan müzik ilk burada devreye girer. Süreyya’nın kız arkadaşı Avni Bey gibi hayatı temsil eder. Elit tabakayı. Zaten bu olaydan sonra kız Avni Bey’in yanına gider onun metresi olur. Daha kızın Avni Bey ile münasebeti Türkan’la Tarık’ın aşkını ortaya çıkarır.

Tarık yurt dışına çıkar maden işleriyle ilgilenmek için. Geçmişinde kaybolur yani. Döndüğünde Türkan, Süreyya ile sevgili olmuştur. ID geçmişe bir bakış atarsa Ego ile Süperego ona acılar yaşatır.

Film boyunca en önemli ayrıntı Süreyya’nın habersizliğidir. O habersiz bir şekilde Türkan’a tutulur. Türkan’da zenginliğe. İşi sadece ID yani Tarık bozar. Her şeyi bilen ama geçmişine gömülen bilinçaltı…

Müzikle geçmişinde oluşan çatlaklar Türkan’ı gördükten sonra açılır. Geçmişe gider. Süreyya habersiz bir şekilde Tarık’ı sevmesini ister. Türkan “Yakışıklı çocuk” dedikten sonra Süreyya kilit cümleyi söyler: “Evet, ama çocuk!” ID’i küçümseyen Ego, Süperego’nun ona neler getireceğini bilemez.

Tarık kendi içinde geçmişine döner. Türkan’ın yazdığı mektubu okur. Ayrıntı olarak mektup tam haliyle görünmez. Parça parça görünür. ID yavaş yavaş kendi içine gömülecektir. Ego ve Süperego durumun felaket boyutunu anlamadan, takılır. Gezer.

Tarık onlara katılır. Türkan onu hayran hayran izler. Şu diyalog kendi savunlarının özetidir:

“Tarık: Kutlarım, on ikiden vurmuşsun manikürcü Türkan.
Türkan: Sende durumundan pek şikayetçi değilsin Şoför Tarık.
Tarık:Paralı adam düşlediğinden daha zengin.
Türkan: Parası olması suç mu? … Yerimde olsan sen ne yapardın?
Tarık: Yerinde olmamaya çalışırdım.
Türkan: Neden?
Tarık: Ben satılmam.
Türkan: Beni satın alan adam senide kiralamış Tarık. ..Fazla bir şeyimiz yok. ”

Buradaki diyalog kişilik çökmesidir. Kendiyle konuşuyormuş gibi ikisi de haklılıklarını yüzlerine vuruyor. Tarık kiralandığı ilk defa duyuyor. Halbuki kiralanmadığından emindir. O dostudur, Süreyya’nın yani egonun. Son söz olan fazla bir şeyimiz yok durumun nihilist yönünü ele alır.

Başka biriyle dans eden Türkan’ı alması için Süreyya Tarık’a söyler. Ego burada kendini açıkca belli eder. O bir şey yapmaz. ID yapar onun için. Türkan’ı aldıktan sonra üçü bir yerde kalır. Türkan şarkı söyleyecektir.

Burada Türkan gerçek yüzünü belli ediyor. Bu şarkı’da Türkan’ın para yüzü sempatikleşmeye çalışıyor. Süperego’nun bize getirdiği paralı olmak kavramı ancak bu kadar iyi ironikleşebilirdi.

Şarkı bitiminden sonra oluşan diyaloglar Tarık üstünedir. Aşk konusu gelir ve Tarık susar. Şerefe denildikten sonra viskisini kültablasına döker. Geçmişte içilen onca sigarada saklanan anılara müdahale gibi…

Sonraki sahne kuşkusuz filmin en iyidir. Süreyya’nın oyunculuğu o kadar iyidir ki resmen Ego’nun kişiliğine bürünür.

“Benim olan benimdir, kimseyle paylaşmam. Kimse bana ait olan bir şeyi alamaz.”

Süreyya’nın burada iyi mi kötü mü olduğu anlaşılmaz. Tıpkı egonun varlığı gibi. “Nefret garip bir duygudur Türkan. Çok kuvvetli bir duygu.” derken içinden geleni yapar. Kıskançlığı nefretten üstün görür. Kıskançlık, tek maddedir o an süperegonun ve herşeyin!

Sonraki partide Süreyya’nın eski kız arkadaşı Türkan’la Tarık’ı fark eder. Avni Bey bundan faydalanır.
Hayat egoya zarar vermek için ID ve Süperego’yu kullanıyor.
Süperego kaçırılıp, ID yanına gelince Ego tek başına kalıyor. Ego’nun güçlülüğü burada çok önemlidir.
Türkan’ı kaçırıldıktan sonra gören Tarık hiçbir şey olmamış gibi ona sarılır. Sever. Anlaşmaya göre Tarık, Avni Bey’in yanına gider.
Ego’nun yine haberi yoktur olanlardan. O olayların perde arkasını görmez.

Tarık’la Türkan’ın sahilde buluşması eski sahneleri akla getirir. Geminin satıldığı sahnelere. O gemiyi Süperego ile ID satın almıştır ama o geminin bakımsız olduğunu Tarık bilir. Bunun için Türkan’ı orada reddeder.

Süreyya ise tek başına işine devam eder. Gemisini sigortalatmak istemez ve bu Avni Bey’in kulağına gider. Süreyya gemiden bahsederken “Ben bunu şimdiye kadar ödemediği sigorta paralarıyla aldım.” der. Hayatında hiçbir şeyi sigorta yapmayan Süreyya gittiği yurt dışından kötü haberlerle dönecektir.

Önemli bir ayrıntı vardır burada. Tarık ve Süreyya yurt dışından döndükten sonra felaketlerle karşılaşır. Biri maden için gitmiştir diğeri kazaya uğrayan gemi için. Biri geçmişini satmak için diğer felaketleri görmemek için.

Türkan tamamen ID’i ister artık. Çünkü paralı bir ID her zaman insanların istediğidir. Süperego daha ne isteyebilir ki? Tarık’la sonra evde buluşurlar. Türkan çok üzgün görünür ama Tarık onu kovar. Merdivenlerden inen Türkan’a seslenen Tarık belki de en büyük hatayı yapmıştır.

Çok önemli bir ayrıntı daha vardır burada Türkan gitmeden Tarık’a “Tamam haklısın ama sen hiç hata yapmadın mı hayatında” der. Tarık o ana kadar hiç hata yapmamıştır. En büyük ve tek hatası Türkan giderken arkasından “TÜRKAN” diye bağırmasıdır. Süperego onu uyarmıştır hem gitmeden 5 saniye önce.

Sonrası güzel günler diye görünür. Ta ki Süreyya yurt dışından dönene kadar… Döndükten sonra Tarık’la olan fotoğraflarını Türkan’a atar. Geçmişine bak ve gör gibi. Süreyya olayların perde arkasını bilmediğinden Türkan’a söylediği sözü hatırlatır. “Benim olan benimdir” sözünü.

Sonraki sahnelerde ID ve Süperego kaçar. Ego peşlerine düşer. Tarık ve Türkan’ın yurt dışına çıkma istekleri ilerde oluşacak felaketlerin habercisidir. Son gün Ego izlerine bulur ve binayı kuşatır.

Türkan o kadar iyi duygu sömürüsü yapar ki; Tarık’ın elindeki silahı bıraktırır ve gelinliğini giyer. Aslında film bir nevi evliliğe de göndermede buluyor. Evlenen insan egosuz olmalıdır. Sadece ID ve Süperego yeter onlara. Modern toplumun evlilikleri böyledir…

Son sahnede üçü bakışır. Süreyya silah çeker ama Tarık ve Türkan yollarına devam eder. Ve hala işin garip tarafı Süreyya hiçbir olayın perde arkasını bilmiyordur. Süreyya gerçek ve kirlenmemiş bir insandır. Kimse ona anlatmaz gerçeği.

“Bırak gitsinler..Onları kimse durdurmaz..Ölümü bile aşmışlar” lafını söylediği anda bu oyunda kazanan tek kişi vardır oda Süreyya’dır bana göre…

Tarık ve Türkan felaketlerin eşiğine giderken o en büyük babalığını yapmıştır hayat üstüne. Süreyya Seden, egosundan arınmış bir egodur…

devlerin-aski ✪

Önceki

Hayalet Yapılardan Hortlaklara: Taksim Topçu Kışlası Vakasının İmgeler Üzerinden Mekansal-politik Belirlenimi

Sonraki

Melancholia mon cher!