Hermine Moos, Alma Mahler kuklası üzerinde çalışırken

Oscar Kokoschka ve Alma Mahler: Gerçeksizliğe fetiş

Gustav Mahler’in dul eşi Alma Mahler, 1911 yılında Viyanalı sanatçı Oscar Kokoschka ile bir araya geldiğinde, sanat ve seks kucaklaşmıştı. Günler sert sevişmeler ve çok sayıda izlenimci resimler yaparak geçiyordu. (Evet, böyle hayatlar da vardı.) 1913’e gelindiğinde ise, ilişki tökezler. Çünkü, sevişmenin de sonu var. İnsan sonsuza dek bedenini yuvarlayacak değil ya. Alma hamile kalınca, Oscar karşı çıksa da, bebeğini aldırır. Deliyazan Oscar 1914 yılında, üzerimizde patlayacak dünya savaşına katılmak için Avusturya ordusuna gönüllü yazılır. Ah başını alıp nerelere gidersin. 1915 yılında Rusya toprağındayken ağır denebilecek yarasıyla kucaklaşınca, ülkesine döner. Döner ki dönmez olaydı. Alma, mimar kılıklı Walter Gropius ile
Ocak '17

Gustav Mahler’in dul eşi Alma Mahler, 1911 yılında Viyanalı sanatçı Oscar Kokoschka ile bir araya geldiğinde, sanat ve seks kucaklaşmıştı. Günler sert sevişmeler ve çok sayıda izlenimci resimler yaparak geçiyordu. (Evet, böyle hayatlar da vardı.)

1913’e gelindiğinde ise, ilişki tökezler. Çünkü, sevişmenin de sonu var. İnsan sonsuza dek bedenini yuvarlayacak değil ya. Alma hamile kalınca, Oscar karşı çıksa da, bebeğini aldırır. Deliyazan Oscar 1914 yılında, üzerimizde patlayacak dünya savaşına katılmak için Avusturya ordusuna gönüllü yazılır. Ah başını alıp nerelere gidersin. 1915 yılında Rusya toprağındayken ağır denebilecek yarasıyla kucaklaşınca, ülkesine döner. Döner ki dönmez olaydı. Alma, mimar kılıklı Walter Gropius ile evlenmiştir. Ressam Oscar, acıların şoförü Orhan’a dönüşür. O arada doktorla Oscar’ın aklının sağlıksız olduğuna karar vermeye yeltenirken, Oscar bir ressamdan beklenebilecek şekilde, acısını byük boyutlarda resimlere sindirir. Bir kukla sanatçısı Hermine Moos ile bir araya gelir ve Alma Mahler’in gerçek boyutlu, gerçek detaylarını taşıyan kuklasını yapmasını ister, emreder, yalvarır, rica eder.

Mektup ve taslak

“Dün aşkımın gerçek boyutlu resmini gönderdim ve bunu büyük bir dikkatle kopyalayıp gerçeğe çevirebilir misin diye sordum. Kafanın ve boynun ölçülerine özellikle dikkat et, göğüs kafesine, kalçasına ve bacaklarına da. Tabii ki konturlara filan da özenle yaklaş, boynun sırta inen çizgisine, belinin eğimine. Lütfen dokunma duyumun, yağ ve kas hatlarının olduğu bu noktalardan, derinin kapladığı sert yerlere aniden geçişini hissetmesini sağla. İçeride ilk katta lütfen oldukça iyi, kıvırcık at kılı kullan; belki bir eski koltuk ya da benzer bir şey almalısın; at kılını iyice temizlemelisin. Sonra üzerine, yumuşak ayva tüyleri, pamuk tıkalı keselerle kıçını ve memelerini yerleştirmelisin. Tüm bunların asıl amacı benim kucaklayabilmemi sağlaması! Acaba ağız açılabilir mi? İçinde diş ve dil yerleştirilebilir mi? Umarım mümkündür!”

Hermine Moos’un uğraşısı altı ay sürdü. Sabırsız Oscar sürekli söyleniyordu, “Eğer bazı erkekler benim sahte kadınıma dokunmaya yeltenir hatta bakmayı bile denerse kıskançlıktan ölebilirim! Ne zaman ellerime alabileceğim?” Oscar aylar geçerken Hulda isimli bir hizmetçi kızı resimlerinde manken olarak kullanmaya başladı. Hulda,Oscar ne derse yapmasına, memelerini ve kasıklarını istediği açılarda sergilemesine rağmen, Oscar’ın aklını hazırlanmakta olan kukladan alamıyordu. “Kuklanın bir an önce ulaşması için büyük heyecan duyuyorum. Paris’ten elbiseler ve iç çamaşırı aldım. Şu Alma Mahler işinin bir an önce bitmesini istiyorum. Bir daha asla, asla bana bu kadar acı çektirmiş olan Pandora’nın ölümcül kutusunun kurbanı olmayayım.”

Derken, 1919 Şubat ayında Alma Mahler Bebeği geldi. Oscar şöyle dedi: “Ateşli bir beklentiyle, Orpheus’nun Eurydice’i Yeraltı’ndan beklediği gibi, Alma Mahler’in oaketini açtım. Gün ışığında havaya kaldırdım, belleğimde saklı kalmış imgesi yeniden belirdi.”

Hermine Moos, Alma Mahler kuklası üzerinde çalışırken

Görüntüde tatmin olmuştu, lakin iş dokunmaya geldiğinde, kukla tüylerle bezendiğinden, büyük bir hayal kırıklığı yaşadı ve öfkesini Hermine Moos’a nefret mektupları yazarak gösterdi. “Gerçeklikle belirli bir mesafesinin olacağına her ne kadar kendimi hazırlamış olsam da, yaptığın kukla sana bir çok kez belirttiğim umutularım ve talep ettiklerimle zıt olmasıyla beni şok etti! Dış yüzeyi kutup ayısı gibi, bir kadının yumuşak ve hafif tenindense, sefil bir kıllı battaniye gibi. Neticede kuklayı giydiremiyorum bile. Biliyorsun ki amacım buydu. Bir çorap giydirmeyi denemek dahi bir Fransız dans ustasına kutup ayısıyla vals yapar mısın demeye benziyor!”

Alma Mater – Kukla

Oscar çözümün kendisinde olduğunu biliyordu. Tıpkı gerçek Alma’ya yaptığı gibi, kukla Alma’yı da çizip resmetmeye başladı. Hulda’ya kuklayla ilgili söylentiler yayması görevini verdi. Aralarında kuklaya “Sessiz Kadın” diyorlardı. Birlikte uzun yolculuklara çıkmaları, birlikte operaya gitmeleri, hatta kamuya pek açık olmayacak ama pek de lezzetli anların söylenmeden geçilemeyeceği söylentiler yürüdü gitti.

Oskar Kokoschka, Kendi Portresi, 1921

Bir kukla nereye dek gerçeğini yerini tutabilecekse, Alma Mahler kuklası fazlasını yaptı. Lakin kuklaların ömrünün insandan kısa olacağı anlar vardır. Oscar’ın arkadaşlarına açık ev partisinde, Dresden’de, aşk nefret ve arabesk nihayetine ulaşır. “Nihayet defalarca resmini yaptıktan sonra, onunla işim bitti. Arzumun iyileştirilmesini sağlamıştı. Bu yüzden büyük bir şampanya partisi verdim. oda müziği, arkadaşlar, Hulda’nın tüm o güzel elbiseleriyle birlikte sergilediği kukla da oradaydı. Partide, paramparça ettim ve kafasında şarap şisesi kırdım.”

Partideki kukla – Alma isimli tiyatro oyunundan

Oskar Kokoschka’nın kukla içeren resimleri üç farklı şekilde belirmiştir. Kukla bir sandalyede otururken, koltukta uzanırken ya da köpek veya tavşan gibi hayvanlarla birlikte poz vermişken. Partinin sabahında atölyeyi polis basar, cinayet ihbarı alınmıştır. Bahçede kan ve organ parçaları görenler vardır. Üzerinde geceden kalma oda orkestrası kıyafetleriyle Oscar iner ve “Evet” der, “Bu puslu havada, burada aslında bir cinayet işlendi, Alma’yı öldürdüm.” ✪

Önceki

Konutların hayaletleri – Doğu Berlin, Türkiye

Sonraki

Michel Foucault ile Tatar Ramazan’ı Anlamak